Gizemli oda

309 18 7
                                    

"Geçti"

Sonrası  derin bir sessizlik yüzmeyi bilmiyordum ve suya batıyordum...

Çağan Efe ak

"Peki iyi olucak'mı dayı" tedirgince doktor olan dayıma sorduğum soruyla dayım'dan cevap bekliyordum

"Çağan'cım oğlum  bakın bunu hepinize söylüyorum bu evdeki herkese!  bu kız iki canlı ona dikkat etmelisiniz  bugün o kadar strese girmiş ki bunalıma giricek derecede hemde, ve bu kız 1 saat önce havuz'a düşüp başını mermere çarptı alnını görüyorsun demi nasıl yaralanmış, sizin aklınız nerede? Siz ilk  defa torun sahibi olucaksiniz diye bu kızı harcamaya hakkınız yok... Kendinize gelin!" Dayım sert bir şekilde hepimizi azarliyordu haklıydı da kimse ağzını açıp tek bir kelime dahi etmiyordu bende dahil

"Tuana iyilesicek demi?"  Ülkü'nün sorduğu soruyla dayım kaşlarını çattı ve o ülkü'ye bir soru yöneltti bu kez

"Sen kim'sin seni ilk defa görüyorum?" Dayım'ın ülkü'ye yönelttiği soruyla ülkü bı an bile düşünmeden cevap verdi

"Kardeşim" dedi "hayatta'ki tek yaşama sebebim ,annem, babam, Ablam ,kardeşim o benim bu hayatta'ki herşeyim..." Ülkü tuana'ya o kadar değer verirken tuana'dan başka kimsesi yokken biz tuana'yi ülkü'den ayırmıştık ikiside bu yüzden mutsuz'du ama ikiside belli etmemeye çalışıyordu

"Hm... Güzel" diyerek geçiştirdi dayım çünkü ülkü'ü üzülmüştü onları söylerken gözleri doluyordu zaten...

"Kıvırcık" dayım yağız'a yöneldi bu kez ortadaki gergin havayı dağıtmak istiyordu yagiz'in saçını dağıtırken Yağız saçına elletirmemeye çalışıyordu ama saçı bozulmuştu bile

Yağız dayım'dan uzaklaşarak söylenmeye başladı "ya dayı napıyorsun burda kız var'ya karizma'mı bozuyorsun bunlar rajona ters" Yağız'da dayıma uyarak gergin havayı dagitmisti

"Hangi kız bu?" Dedi dayım büyük bir ciddiyetle ama hangi kız olduğunu anlamıştı çünkü ülkü ve o bekardi sadece aramızda, dayım önce ülkü'ye baktı sonra işaret parmağıyla 'seni gidi hınzır' der  gibi parmağını salladı "düğün ne zaman çağan'ın düğününe gelemedim şehir dışında olduğum için bari senin düğününe geliyim kıvırcık" diyerek güldü

Annem yine bu kadar eğlence yeter der gibi yine o gergin havayı ortaya soktu "emir bırak şu çocukça haraketleri artık sanki bilmiyorsun leya ve yagiz'in sözlü olduklarını elbet onların düğününe gelirsin"  diyerek sırıttı ve "hem sen torunumun durumundan haber ver bebek nasıl, Ona bir zarar gelmedi demi?" Annem hiç bir zaman değişmiyecek...

"Abla bebek iyi annesj onu eliyle korurken elini imcitmis zaten sen merak etme bebeği annesi onu korumuş senin bir zamanlar yapamadığın o şeyi yapmış bebeğini korumuş kendisini koruyamazken hemde!" Annem Dayım'ın sınırlarını zorluyordu annem'le sadece dayım başa çıkabiliyor'du  zaten,dayım ama yinede bunu hatırlatmamalı ve dememeliydi...

"Haklısın ben koruyamadım , bunu bana hatırlatmaktan hiç vazgecmiyceksin demi emir?" Diyerek iç çekti annem

"Sen başkalarının canını yaktikça ben vaz geçmicem yeliz" dayım'la  anne'm

Birer kardeş kavgasından öte düşman gibilerdi ama ikiside birbirini o savaşta birbirleri uğruna öldürebilirdi   birbirlerinin canlarını yakabilirlerdi ama başkasının o canı yakmasina asla izin vermezlerdi

kaderimin oyunu 🗡️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin