1.Bölüm

1.1K 67 1
                                    

Media Duru

"Tamam ya kalktım!"diyerek yataktan kalktım. Sabahtan beri kapımın önünde beni kaldırmak için bağıran Leyla ablaya sinir olmamak elde değildi. Banyoya girdikten sonra işlerimi halledip odama geçtim. Okul üniformalarımı giydikten sonra gözlerime eyeliner çekip odamdan çıktım. Mutfağa girdiğimde babamın gazete okuyup annemin notebookuyla uğraştığını gördüm. Gözlerimi devirdikten sonra masaya oturup dikkatleri üzerime çekmek istercesine

"Günaydın." dedim. Babam gazete sayfasını değiştirirken

"Günaydın kızım." dedi, annem ise başını dahi kaldırmadan

"Hı hı, sana da." demişti. Ailelerinizin böyle sorumsuz olmasından daha kötü ne olabilirdi? Bilseniz kendinizden nefret ederdiniz.

Babam ve annemin aksine ben kitap okumayı daha çok severim. İlçe dışındaki bir diğer evimizin önündeki büyük ağacın üzerine ağaç ev yaptırmıştım, sürekli oraya giderim ve kitap okurum. Arkadaşım gerçek anlamda hiç yok ancak 'merhaba,' 'selam' gibi diyologlar kurup konuştuğum kişiler çok. Okulda hiç popüler olmadım, zaten 17 yaşındayım, bundan sonra da popiler olacağımı hiç sanmıyorum. Hiç arkadaşım yok diyemem, var ama kendisi erkek. Kız arkadaşım hiç ama hiç olmadı. En yakın arkadaşım Derin'le ise anaokulunda tanışmıştık. Kendisi de benimle aynı yaşta ve benim aksime kitap okumayı sevmez ve arkadaş ortamı çok geniştir. Okulda popüler olması cabasıyken ben onun yanında olduğum halde popüler olamadım. Derin ile aramızdaki arkadaşlık bağı o kadar geniş ki size tarif edemem. Kardeşimden ötedir o benim. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez ve neredeyse her dakikamız birbirimizin yanında geçer. Benim hakkımda bilmediği gerçekten hiç bir şey yok. İç çamaşırlarıma dahi dair her şeyimden haberi vardır. Tabii benim de öyle. Ailelerimiz bile birbiriyle yakındırlar, her seferinde buluşup bizden kaçarlar ve bazen eve bile gelmezler. Derin gerçekten çok yakışıklı birsi. Uzun boyu, siyah saçları, kahverengi gözleri ve hep yaptığı o rampa saçlarıyla tüm herkesi etkiler. Tek gecelik erkek olması da onun bir diğer iğrenç özelliği. Ben onun aksine kahverengi saçlıyım, mavi gözlüyüm ve boyum ondan kısa, Derin'in çenesinin altına geliyorum. Derin'in gittiği yerlere gitmeyi hep istemiştim ama her seferinde bana karşı çıkıp götürmemişti. Onu takip etmek istediğimde ise peşime taktığı korumalar buna engel olmuştu.

Kahvaltımı ettikten sonra masadan kalkıp odama geçtim. Siyah, deri sırt çantamı aldıktan sonra evden çıktım. Okula her zamanki gibi babamın özür hediyesi Mercedes-Benz'iyle gittim. Bu arabayı bana çok kolay şekilde aldı çünkü zengin olması onu zorlamamıştı. Babam kendi emekleri sayesinde ilk önce dış mimar olmuş, sonra 6 senede biriktirdiği parasıyla bir holding kurmuş ve işini eline almış. Annem ise hemşire, babası her ne kadar okutmam, dese de o okumuş ve hemşire olmuş. Bir de babam son anda bir evrak imzalamış, evrakta fazlasıyla yüklü bir miktarda para yazıyormuş. Holdingi satın almak isteyen kadın babama bol sıfırlı rakamları sunmuş ve babam da hiç itiraz etmden alıp tekrar bir holding kurmuş. Bu parayı ona sunan her kimse cidden çok zengin birisi olmalı.

Arabamı okulun park alanına park ettikten sonra arabadan indim. Her zamanki gibi gözler yine arabamdaydı. Göz devirdikten sonra arabamın anahtarını çantama attım ve okula doğru yavaş adımlarla yürüdüm. Yanımdan geçen herkes el sallayarak "Günaydın!" derlerken, ben onlara -zorunluymuşum gibi- gülümseyerek baş sallıyordum. Arkamdan duyduğum tanıdık araba sesiyle durdum ve arkamı döndüm. Benim arabam beyazdı ve Derin'de benimkinin siyahını almıştı. Sırf ikimizin arabası da aynı olsun diye. Derin'in etrafında herkes toplanırken o, siyah gözlüklerini çıkartıp gözüyle beni aradı. Gözleri beni bulduğunda etrafındaki çığlık atan kızlara

"Bir saniye." diyerek aralarından geçmeye çalıştı. Yanıma geldikten sonra yanaklarımdan öpüp

"Günaydın meleğim." dedi. Kollarımı göğüslerimin altında birleştirdikten sonra

"Ya ya, evet, günaydın." dedim. Derin kaşlarını anlamazca çatarken

"Yine ne yaptım?" diye sordu. Gözlerimi sabır dilercesine devirdikten sonra

"Yok efendim neymiş, bu akşam randevum varmış mış. Randevuların benden daha değerli de'mi!?" diye bağırdım. Bana sarıldıktan sonra dişlerinin arasından nefes çekip

"Rahatlamam lazımdı." dedi. Göğüslerinden onu ittikten sonra

"Başlatma şimdi rahatlamana da randevuna da! Ben gel dediğimde geleceksin, o kadar!" diye azarladım Derin'i. Omuz silktikten sonra

"Tamam." dedi ve kolunu omzuma atarak yürümeye başladı. Gözlerimi devirdikten sonra elimi beline sarıp yürüdüm. Sınıfa girdiğimizde birden karnımda ağrı oluşmaya başladı. Derin ile ikimizin oturduğu sırada yerimi alırken karnımı tuttum ve içimden dua etmeye başladım; "N'olur regl dönemim olmasın!.." Karnımı tuttuğumu gören Derin yanındaki kızlara cevap vermeyi bırakıp bana döndü. Karnımdaki ağrı belime doğru çıktığı zaman kaşlarımı çattım. Derin'in yüzündeki gülümseme solarken

"Duru, iyi misin?" diye sordu. Elimi karnımdan hızla çektikten sonra gülümseyerek

"Evet." dedim. Derin elini anlıma koyduktan sonra

"Ateşin var Duru, nereye iyisin? Betin benzin de solmuş!" diye haykırdı. Karnımdaki ağrı artarken hafifçe çığlık atıp karnımı tuttum. Derin olayımı anlamış olmalı ki beni hemen kucağına aldı ve arabasına doğru koşar adım gitti. Ellerimle karnıma bastırırken Derin

"Sık dişini!" dedi. Gözlerimi yumduktan sonra kaşlarımı çatarak sakinleşmeye çalıştım. Derin arabasının arka koltuğuna beni bindirdikten sonra hızla hastane yolunu tuttu. Hep böyle olurdu zaten, yürüyemez hale gelirdim ve bu yüzden hastaneye mecburen giderdik. Hastanede verilen ilaçlar sayesinde düzelirdim ve taburcumu yaptırıp çıkardım.

Hastaneye geldiğimizde Derin hızla arabadan indi ve beni kucağına alıp hastaneye koştu. Doktorlar beni sedyeye yatırdıktan sonra özel odaya sokup ilaç verdiler. Kanamamın geçici süreliğine durmasını sağlayan iğneyi de yaptıktan sonra çıktılar odadan. Benden bir kaç yaş büyük olan bayan hemşire odaya elinde ped ile girdi ve pedi komidine koyup çıktı. Hızla beyaz perdenin arkasında pedimi taktıktan sonra koltuğa oturdum. Niye böyle oluyordu ki sanki? Odaya elinde poşetle giren Derin, poşeti bana uzattı ve

"Al üzerini değiştir. Kanlı kanlı, ıyk!" dedi ve güldü. Yüzümü buruşturduktan sonra

"İğrençsin!" dedim ve hemen perdenin arkasında üzerimi değiştirip çıktım. Derin kolunu omzuma attıktan sonra

"İyi misin?" diye sordu. Başımı salladığımda "Buunu duyduğuma nedense çok sevindim!" dedi. Kaşlarımı çatıp

"N'iye?" diye sorduğumda

"O güzelim beyaz deri koltuklarıma kan değdirdin, şimdi de onları temizleyeceğin için." dedi. Yanaklarımı şişirdikten sonra

"Cidden utanmazın tekisin!" dedim. Derin cıkladıktan sonra

"Aa, hiç olur mu öyle şey? Ben senin için diyorum!" dedi. Derin bir nefes aldıktan sonra başımı iki yana sallayıp yürümeye başladım.

20 görülme sayısı ve 3 votede yb :)

Kötü Gelin | LiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin