Bu kitabın cidden okunduğuna inanamıyorum! İsminden dolayı beğenmezsiniz sanmıştım. Her neyse... Yorumlarınızı ve votelerinizi eksik etmeyin lütfen...
*
Arabaya bindiğimizde arka koltuğa baktım. Tek bir damla kan bile yoktu, bırak kanı izi bile yoktu. Yüzümdeki gülümsemeyle önüme döndüm. Derin bir ara bana baktıktan sonra geri önüne dönüp
"Niye gülüyorsun?" diye sordu. Boğazımı temizledikten sonra
"Hiç canım, niye olcak?" dedim ve dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemeye çalıştım. Derin sağ yanağını kaldırarak güldükten sonra
"Tamam, koltuğu temizlemiş olabilirim ama, bu benim için bir şey yapmayacağın anlamına gelmez!" dedi. Kaşlarımı anlamamışca çatarken arabasını okulun oto parkına park etti ve arabayı durdurup bana döndü.
"Yani, demek istediğim... Benim partnerim olur musun?" diye sordu. Yüzümü buruşturduktan sonra
"Niye ki?" diye sordum. Dişlerinin arasından nefes aldıktan sonra
''Gideceğimiz gece kulübüne partnersiz kişi içeri alınmıyor, hem sen de gitmek istiyordun ya, gitmiş olursun." dedi. Gözlerimi kapatarak güldükten sonra ellerimi çırpıp Derin'e sarıldım. Ondan geri ayrıldıktan sonra yanaklarına iki üç kere hızlı hızlı öpücük kondurdum. Arabadan indikten sonra zıplayarak ve el çırparak Derin'in inmesini bekledim. Derin arabadan indiğinde boynuna sarıldım ve bacaklarımı dışa doğru katlayarak kaldırdım. Derin belime ellerini yerleştirdiğinde ondan ayrılıp ciddileştim ve
"Tamam,bu kadar mutluluk yeter!" dedim. Derin tek kaşı kalkık bana bakarken dayanamadım ve zıplaya zıplaya okula doğru yürüdüm. Derin kolunu omzuma attıktan sonra yürümeye devam etti, ben de zıplamayı kesip kolumu beline sardım.
Sınıfa girdiğimizde yüzünü tanıyamadığım öğretmen bizi sarmaş dolaş görmüştü. Birden bağırarak "Bu ne utanmazlık böyle, bir de resmen karşımda sarılıyorsunuz!" dedi. Yeni gelmiş olduğu belliydi.
Ön sırada oturan Selin adındaki kız "Hocam onlar hep böyleler, gerçekten onları ayırmaya kalkarsanız siz pişman olursunuz." dedi. Bu kızı neden hatırlamıyordum, neden sadece adı vardı aklımda? Hoca dişlerinin arasından
"Geçin yerlerinize!" dediğinde kolumu yavaşca Derin'den çekip ondan ayrıldım. Sıralarımıza geçtiğimizde hoca "Ha bir de yan yana oturuyorsunuz? Oğlum kalk sen şuraya otur!" dedi. Burnumdan hızla nefes aldıktan sonra dişlerimi sıktım. Derin ayağa kalktıktan sonra
"Gerçekten bize bulaşmak istemezsiniz hocam, şimdi dersinize dönün!" dedi. Hoca çantasını aldıktan sonra
"Müdüre gideyim de görün siz!" dedi ve sınıftan çıktı. Derin yerinde rahatça yayılırken ben de oturdum. Müdür, Derin'in babasının arkadaşıydı, bu yüzden bize bir şey demezdi. Zaten müdür bile bizim arkadaşlığımızı çok iyi biliyordu. Hoca ve müdür içeri girdiğinde müdür
"Kim ağlattı hocanızı?!" diye bağırdı. Herkes ayağa kalkarken Derin
"Ağlatmadım, sadece yerimin değiştirilmesini istemedim." dedi. Müdür, Derin'i görünce uzunca bize anlamazca baktı. Yine o Selin adındaki kız söze atlamıştı.
"Müdürüm, hepinizin bildiği gibi Derin ve Duru asla ayrılmaz. Bu kendini beğenmiş hoca ona olanları söylediğimiz halde size geldi, üstelik karşınızda ağladı ha? Ciddi misiniz hocam, ağlayacak kadar gurursuz musunuz?" Kızın bu lafları üzerine cidden ona teşekkür etmem gerektiğini hissettim. Müdür, kıza
"Bu konu seni ne ilgilendiriyor küçük hanım? Burnunuzu sokmanız da neyin nesi?" diyerek sesini yükseltti. Kıza bir borcum varış gibi hissetiğim için müdüre