Öncelikle merhaba! Bu kitabı yazmayalı fazla uzun bir zaman oldu, bu yüzden kitabı bile unuttum doğrusu. Şu son bir saat içerisinde kitabı okudum ve yazım yanlışlarını düzelttim. Bir de şunu fark ettim ki, kitabı hızlı ve atlayarak yazıyorum. Yani kitabı ayrıntılı yazmak yerine basitçe yazıp bitiriyorum. Bunun olmaması için artık çok çabalayacağım. Yazım stilim değişmiş olabilir, beni affetmenizi istiyorum. Ve elinizden geldiğince kitabı tavsiye edip okuma listelerinize ekleyin!
Artık her bölüme istek bir parça koyacağım, isteyenler yorum yapabilir veya mesaj atabilir!
Bölüm Şarkısı; Tove Lo - Cool Kids
Bölüm ithafı; WaithKD
*
Üzerime beyaz lakos ve siyah dar paça, yüksek bel pantolonumu giydim ve ayaklarıma siyah çoraplarımı geçirdim. Okulda bu kıyafetlerin giyilmesi zorunlu kılınmıştı. İstesem giymezdim ama, böyle bir şey yaparsam kimliğim açığa çıkabilirdi. Hava yavaş yavaş soğuyordu bu aralar, ne de olsa sonbahar ayına giriyorduk. Odamdaki boy aynasının karşısında saçlarımı düzelttim ve kirpiklerime rimel sürüp dudak kremimi dudaklarıma sürdüm. Sıradan ama hoş görünüyordu.
Buraya taşınalı bir hafta oldu, evimi yeni yeni düzene soktum. Babam kredi kartıma sürekli para yatırıyordu, fazla kullanmıyordum. Ara sıra alış verişe çıkıyordum ve marketlerden gerekli-gereksiz yiyecekler alıyordum. Buraya alıştım çünkü, küçük olduğu kadar sıcak bir semtti.
Sırt çantamı ders programına göre hazırladıktan sonra çantamı omzuma taktım ve mutfağa geçtim. Kendime sütlü gevrek hazırlıyordum. Buraya geldiğimden beri bir çok şeyi yapmaya başladım. Yatağımı düzeltiyor, çamaşırları yıkıyor ve küçük balkonuma asıyor, evi temizliyor ve yemeğimi kendim hazırlıyordum. Her şeyi kusursuz yaptığımı söyleyemem çünkü, daha dün bir porselen takımını bozdum.
Kahvaltılık gevreğimi yedikten sonra bulaşıkları bulaşık makinesine yerleştirip çantamı omzuma taktım. Mutfaktan çıkıp çelik kapının önüne geçtim ve kapının arkasındaki ayakkabılıktan spor ayakkabımı alıp ayağıma geçirdim. Üzerime de siyah ceketimi giydim ve evden çıktım. Cebimdeki telefonumu elime aldım ve kulaklığı telefona takıp müzik açtım. Telefonu tekrar cebime koydum ve sert havanın soğukluğu ile ellerimi ceplerime soktum. Müzik dinleyerek yürümeye başladım. Bu okula ikinci gidişim oluyordu çünkü, ilk gün gittikten sonra diğer günler evimi, semtimi ve sokakları tanımak oldu. Her şeyim hazır olduğunda ise okula gitmek için de hazır olduğumu anladım.
Halk otobüsüne binip kartı bastım ve boş koltuklardan birine yerleştim. Camdan dışarı izlemeye başladım. Kendi arabam yerine otobüse binmek zorunda kaldım çünkü, arabama durduk yere birisi çarpmış ve epey hasar vermiş. Bu yüzden arabayı tamirata vermek zorunda kaldım. Bir kaç güne kadar arabamın hazır olacağını, bakım bittikten sonra beni arayacaklarını söylediler. Yağmur yağmaya başladı o sıra. Gözlerimi gök yüzüne çevirdim. Çok güzel görünüyordu. Gülümsemeden edemedim. Derin ile, her yağmur yağdığında, dışarı çıkar ve el ele tutuşup yağmur altında, kendi eksenimizde dönerdik. Yüzümdeki gülümseme yavaşça sönerken yere baktım. Gözlerim doldu birden. Dudaklarımdan bir hıçkırık koptuğunda gözlerimi kapatıp elimi dudaklarıma koydum. Gözlerimdeki yaşlar yanaklarımdan süzüldü. Zorla yutkundum. O olay olmasaydı, ben huzur bulduğum yerde olacaktım.
Her ne kadar tecavüze uğramış olsam da, bana tecavüz eden ile yüzlerimiz fazlasıyla yakın olduysa da, onun yüzünü hatırlayamıyordum. Sokakta görsem tanımazdım. Keşke gitmeseydim o gece kulübüne, keşke dinleseydim Derin'i bir defa.