( Multimedyadaki Nefes )
Yarım saat geçtikten sonra hemşire elinde tepsiyle geldi. Benimle konuşmadan masanın üzerine bıraktı ve çıktı. Sonunda akıllıca bir şey yapıp benimle konuşmamayı tercih etmişti.
O çıktıktan sonra hemen yemeye başladım. O kadar acıkmıştım ki hastanenin tatsız yemeklerini şikayet etmeden yedim ve bitirdim.
Bu odada canım çok sıkılmıştı. Artık o kadar bunalmıştım ki duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Buna daha fazla katlanamazdım. Ben de dışarı çıktım. Hastane koridorları düşündüğümden daha tuhaftı. İnsanlar burada kaza geçirdikleri ya da hasta oldukları için bulunmuyordu. Hepsi sağlam ama olması gerektiğinden daha sakindi. Ah hepsine sakinleştirici vermişlerdir. Lanet olası hastanenin kokusundan nefret ediyordum. Tek bir tane yaşıtım yoktu. Bu beni sinirlendirmişti. Çünkü çıkmamın bir amacı da arkadaş edinip buraya alışmam gerçeğini kabullenmiş olmamdı.
Aşağı kata indim. Kafe gibi bir yer vardı. Doktorlar ve hastalar herkes burada oturabiliyordu. Bir masa buldum ve oturdum. Başımı masaya koydum ve başımdan geçenlerin mantıksızlığını düşünmeye başladım.
Birden biri beni dürttü. Kafamı kaldırdım ve kısık gözlerle beni dürten kişiye baktım. Bu benim yaşımda olduğunu tahmin ettiğim bir kızdı. Kibar bir sesle;
"Oturabilir miyim?" diye sordu.
"Tabi ki." dedim.
"Merhaba ben Cemre."
"Nefes."
"Memnun oldum Nefes."
"Ben de."
"Sen neden buradasın? Yani bu hapishanede?"
" Ben bile bilmiyorum. Zorla getirdiler. Sen neden buradasın?"
" Biraz tuhaf bir durum. Şey... Ben telekinezi yapabiliyorum."
" Sahi mi? Bu harika bir şey olmalı."
" Her zaman değil. İyi konsantre olamazsam kazalara yol açabiliyorum. Zaten bu yüzden buradayım."
" Ben de ateşle uğraşıyorum galiba. Yani ateş bana zarar vermiyor."
"Harikaymış."
" Sana bir şey soracağım."
"Sor."
" Burası nasıl bir hastahane? İnsanlar hiç akıl hastasına benzemiyor."
" Burayı sen deli hastahanesi mi sandın? Yapma burası sıradan bir hastahane değil. "
"Nasıl yani?"
" Buradaki herkes özel yeteneklere sahip. Herkes test edilmek için burada. Bir nevi laboratuvardayız. Buranın amacı özelliklerimizin nedenlerini ve başka insanlara aktarılabilir mi onu öğrenmek."
" Nasıl? Herkes özel güce mi sahip?"
" Elbette."
" O zaman bu cehennem hayatı ne zaman sona erecek."
"Tam olarak bilmiyorum ama ben bir aydır burdayım."
" Ne? Bir ay mı?! Nasıl ben bir hafta olarak biliyordum."
" O yeni gelenler sakin olsun diye söylenmiş bir söz."
Olamaz ya. Ben burda kalmak istemiyorum. Bu yetenek artık beni sinirlendirmeye başladı.
Biz otururken yanımıza iki kişi geldi. Biri kız biri erkekti. Cemre bizi tanıştırdı. Birinin adı Zeynep diğerinin adı Rüzgar'dı. İsimleri çok hoşuma gitmişti. Zeynep'in yeteneği teknolojik aletleri kontrol edebilmesiymiş. Rüzgar'ın ise soğuğu ele geçirmesiymiş. Sanırım bu buzu kontrol etmek oluyor.
Üçü de benim için iyi arkadaşlar olmuşlardı. Ama Rüzgar nedense hep suskundu. Soğuk bir yeteneği olduğu için mi böyle soğuk bir karakterdi bilmiyorum. Tek bildiğim ben ne kadar burdan kurtulmak istiyorsam onların da en az benim kadar istediğiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuza dek Yalnız
Teen FictionFarklı oldukları için dışlanan insanların hikayesi.. Yetenekleri suçları... Bir aşk... Mecbur oldukları için kavuşamayanlar... Asla pişman olmak yok....