8.Bölüm

41 1 0
                                    

.....Çok sinirlenmiştim. Ayağa kalktım ve doktorların gittiği yöne doğru yürüdüm. Onlar bağırıp küfürler savuruyor ve en az benim kadar sinirli görünüyorlardı. Arkalarına döndüklerinde beni gördüler. Sinirle "sen yaptın!" diye bağırmaya başladılar. Buna daha fazla dayanamazdım. 

........................................................ 2 SAAT SONRA KARAKOLDA.........................................................

"Nasıl olduğunu anlamadan içimdeki bütün siniri boşalttım sanki. Omuzlarımdaki ağırlık boşaldı birden. Ne olduğunu hiç anlamamıştım. Tek gördüğüm yerde yatan yüzleri yanmış doktorların korkutucu görüntüsüydü. Nasıl oldu bilmiyorum. Sadece onları dövmeyi gerçekten çok istiyordum. Ve hiç farkında değilim. Nasıl? Nasıl bunu yapabilirim? "

"Pekala yani bombayı sen patlattın öyle mi?"

" Hayır, yani evet. Off sadece yardım ettim. Ama hak ediyorlardı. Size anlattım ya bomba falan var evet ama o iki doktorun ölümü ondan değil."

" Biliyoruz. Doktorlar bombadan ölmüş olsaydı her yeri yaralı olurdu fakat bunların sadece yüzü yanmış ve hayattalar. Çocuklar getirin doktorları."

Doktorların yüzü sarılmıştı. Beni gördüklerinde korktular. Çığlık atmaya başladılar. Onlar için bir canavar gibiydim sanki. Polis onların bu halini görünce götürmelerini istedi.

" Bak kızım bu doktorlar bölgenin en iyi doktorlarıydı ve şimdi 17 yaşında bir kız çocuğundan korkuyorlar."

Ben de korkmuştum. Ne yapacağımı bilemedim. Birden kapı açıldı içeri bir polis girdi. Diğer polise bir şeyler söyledi ve gitti. Sonra içeri onlar girdi. Annemle babam. Gözlerim yaşla doldu. Onları o kadar çok özlemiştim ki. Annemin boynuna sarılmamak için kendimi zor tutuyordum. Çok değişmişti yüzleri. Yokluğumun pek güzel geçmediği belli oluyordu yüzlerinden. Ne kadar onları özlesem de onlarla konuşamazdım. Beni o tımarhaneye kapatmışlardı sonuçta.

" Kızım nasılsın? Nasıl bu hale düştün? Neden böyle şeyler yaptın? Çok değişmişsin."  dedi annem.

Konuşmadım.

" Nefes iyi misin?" dedi babam.

Yine konuşmadım. Yüzlerine bakmadım.

Polis " Konuşsana ." dedi.

"Efendim." 

"Nefes, kızım bizi affet. biz böyle olacağını düşünmedik. Ama mecburduk. Devlet zorla alacaktı seni. Bu bir eğitimdi. Bir okul." dedi annem.

" Okul mu? Okuldan nefret ederim ben ama bu okul dediğiniz tımarhane o kadar kötü ki okul yanında melek gibi bir yer kalıyor. Siz beni oraya bıraktığınız gün Nefes'i öldürdünüz. O artık sizin kızınız değil. Bu yüzden bana kızım demeyin."

" Nefes ne diyorsun sen. Kızım biz senin aileniz. Nasıl bize böyle dersin?" dedi babam.

" Üzgünüm efendim ama ben asla eskisi değilim. Ve artık şu lanet olası yerden beni çıkartmazsanız olacaklardan sorumlu değilim. " dedim bağırarak. Yine sinirlenmiştim. Yüzüm yanmaya başlıyordu. Olamaz yine aynı his. Sanırım birazdan ortalık çok karışacak.

Polis " Ne yaparsın? Seni burdan çıkartmayı düşünmüyoruz." dedi. Keşke demeseydi. Önümde duran masayı yere devirdim ve çığlık atmaya başladım. Ellerimde alevler vardı. İlk defa gördüm orada gücümün nasıl olduğunu. "Uzak durun." diye bağırdım ve kapıdan dışarı çıktım. Bütün polisler bana silah doğrultmuştu. Annemin gözlerine baktım. Korkmuştu. Nasıl birine dönüşmüştüm. Etrafıma bakınıyordum. Sanırım şimdi gerçekten bir ucubeye dönmüştüm. Birden bir ses duydum;

" Nefes buraya gel." Bu Rüzgar'ın sesiydi.

Ona doğru koştum polislerin peşimizden geldiğini biliyordum. 

Sonsuza dek YalnızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin