10. Bölüm

46 2 0
                                    

..................................RÜZGAR.............................................

Uzun bir süredir ormanda onu aradıktan sonra artık ümidimi yitirmeye başlamıştım. Onu polislerin yakaladığını düşünmeye başlamıştım. Sonunda yürüyecek gücüm kalmadı ve bir ağacın dibinde oturdum. 

Bu gece çok fazla yıldız vardı ve ben kafam karışık sadece onları seyretmeye başladım. İnsan bu kadar yıldızı her zaman göremiyor. Özellikle de bir hastanede tıkılı kaldıysa. En son ne zaman bu kadar özgür olduğumu hatırlamıyordum. Ama kendimi mutlu hissetmiyordum. Vicdanım sızlıyordu. Ve bunun sadece Nefes'i bularak geçeceğini biliyordum. Bu yüzden aramaya devam ettim.

Bir süre daha yürüdükten sonra bir ışık gördüm. Önce polislerin orada olduğunu sandım ama bir müzik sesi duyunca bunun bir kız olduğunu anladım. Bu Nefes'ti. Hemen o yöne doğru koştum. Ne olduğunu bilmiyordum ama o kadar rahat hissediyordum ki. Onu bulmak beni gerçekten mutlu etmişti.

Ona yaklaştığımda adımlarımı yavaşlattım. Beni fark etmediğini anlayınca yaslandığı ağacın diğer yanına yaslandım. Şarkısı beni sakinleştirmişti ve istemsizce gülümsememi sağlamıştı. Bunu nasıl yaptığını bilmiyordum ama ben uzun süredir böyle hissetmemiştim. Daha doğrusu gülümsememiştim.  Sesi gerçekten huzur doluydu. Onun daha önce şarkı söylediğini duymamıştım ve bunun son olmasını istemiyordum. Sesi annemin sesine benziyordu. Onun sesi de bana aynı duyguları yaşatırdı. Huzur ve güven. 

Bu durum beni biraz korkuttu. Ona alışamazdım.  Bu sesi bir daha duymamalıydım. Duygusallık bizim hiç bir işimize yaramaz. Hızlı bir şekilde kalktım ve sonunda karşısına çıktım.

" Sen kafayı mı yedin?"

" Ne oldu?"

" Hem yanımdan gidiyor ve ormanda kayboluyorsun hem de şarkı mı söylüyorsun bir de polisler bizi ararken!"

" Ben kaybolmadım tamam mı? Hem uzak dursana benden herkes kendi yoluna demedik mi?"

" Sen kendine bakamazsın diye seni buldum işte. Daha ne istiyorsun? Bana teşekkür etmen gerekiyor."

"Teşekkür mü? Gelip huzurumu bozuyorsun."

" Huzurunu bozuyormuşum. Merak edip buluyoruz kızı gördüğümüz muameleye bak."

" Tamam be. Otur işte."

" Zaten gitmeye niyetim yok." dedim yere otururken.

" Yiyeceğin var mı?"

" Bütün gün seni aramaktan yemek için pek fırsatım olmadı."

" Eee ne yapacağız?"

" Biraz ileride meyve ağacı görmüştüm."

" Ne kadar ileride?"

" Çok uzak değil. Bize ışık lazım yalnız."

" Ben yardım edebilirim. Yani ışık için."

" Hadi o zaman." dedim ve ikimiz de oturduğumuz yerden kalktık ve gösterdiğim yöne doğru yürüdük. Biz yürürken Nefes elinde ateşle yolumuzu aydınlatıyordu. 

...........................................NEFES...................................................

Rüzgar her zamanki gibi soğuk ve kabaydı. Bu çocuğu hiç anlamıyordum. Bana böyle davranınca eline ne geçiyordu. 

Rüzgar'la meyve ağacının yanına vardık. Rüzgar hemen bir iki hamlede ağacın üstüne çıkmıştı bile. Ben de onun için etrafı aydınlatıyordum. Topladığı elmaları tişörtüne koydu ve aşağıya indi. Meyvelerin bir kısmını bana verdi ve kamp yaptığımız ateşin yanına döndük.

Meyveleri büyük bir iştahla yiyordum. O kadar çok acıkmıştım ki. Rüzgar da benim gibi acıkmış olmalı çünkü meyveleri neredeyse bir lokmada bitiriyordu. Sonunda doyduğumda kafamı ağaca yasladım.

" Gerçekten çok acıkmıştım." diye konu açmaya çalıştım.

" Aynen."

" Biz ne yapacağız?"

" Hangi konuda."

" Hayatta kalmak konusunda."

"Daha önce dediğim gibi yurt dışı."

" Tabi sen gidersin. Ben ne yapacağım."

" Sen de benimle geleceksin."

" Ben de mi? Ama sen.. Ciddi misin?"

" Evet. Bu yola beraber çıktık ve askerlerimi geride bırakmam ayrıca eğer yakalanırsan ötersin."

" Bir an gerçekten kabalaşmadan konuşabilirsin sanmıştım. Yanılmışım." dedim sitemle.

 Ufak bir gülümsemeyle karşılık verdi. Ben de gülümsedim. 

Üstümde bir yorgunluk vardı ve artık gözümü açmakta bile zorlanıyordum. Ben sırtımı ağaca yaslamış bir şekilde uyumaya çalışırken Rüzgar hırkasını üstüme örttü. Buna çok şaşırmıştım. Neden bunu yapmıştı ki. Ama uyanık olduğumu belli etmedim. Gerçekten üşüyordum ama bu hırka bana iyi gelmişti. Ve farkına varmadan uykunun tatlı alemine daldım.

Sonsuza dek YalnızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin