Bölüm 20

9.9K 570 63
                                    

Elimi gözüme götürüp ovuşturdum.

Önüme konulan kahve ile bakışlarımı yukarı kaldırdım.

Göz devirip kahveyi geri itip ayağa kalktım.

"Kızım var burda işte nereye?" Diye homurdanmaya başlayan Cihan'ı takmadan kantinin sırasına girdim.

Bakışlarımı yerde gezdirirken sıra bana gelmişti.

Üç çikolatalı gofret bir de çay alıp masaya yöneldim.

Bir çikolatayı Batu'ya diğerini Cihan'a verdim.

Kendikilerimi de önüme alıp yemeye başladım.

"Ooo bizim Barkınlar da buradaymış" arkadan gelen erkek sesiyle bakışlarım oraya dönmese de odaklanmıştım.

İçtiğim çaydan bir yudum daha aldım.

"Yeni kızımız, bakmaya bile tenezzül etmiyorsun demek zenginliğe çabuk alıştın ha.." gülerek kurduğu cümleye göz devirdim.

Cihan yumruklarını sıkmış derin nefesler alıyordu.

"Senin gibi gereksizlerle uğraşacak vaktim yok." Çikolatadan bir ısırık alıp arkama yaslandım.

Cihan'ın kasılan yüzü gevşemiş Batu ise sırıtıyordu.

"Benim gibi gereksizler?" Güldü.

"Yanındakilere hiç bakmıyorsun sanırım, ha yeni kız" diye konuşunca göz devirip elimdeki çöpü buruşturdum.

"Senin cinsini cibiliyetini görürsün lan sen.." diye bağırıp ayağa kalkan Cihan ile bende hızla ayaklandım.

Batu'yu kolundan tutunca bekleyip bana döndü.

"Cihan.." çocuğun üzerine atlayıp bağıran Cihan'a bakıp elimi alnıma vurdum.

"Seni gebertirim lan sen kimsin benim kardeşime karışırsın" hem bağırıp hem vuruyordu kolundan tutup tüm gücümle çekince üstüme düşmüştü.

"Yani ne var seni çağırdığımda kalksan.. Batu gel bir yardım et!" Dedim.

"Burada bekleyebiliriz aslında güzel yer " dedi gülerek kafasına vurup göz devirdim.

"Ezildim be ben" dedim sinirle Batu yardım edince ikimiz de kalkmıştık.

Karşıdaki çocuk ise patlamış dudağı ve kaşıyla ona yardım edenleri sinirle ittiriyordu.

"Barkınlara karışmanın bedeli bu" dedi Batu büyük bir havayla.

"Çete mi oldunuz şimdi" diyip üstümü başımı düzeltirken içeri giren müdürle oraya döndük.

"Siz! hemen odama" diye bağırıp çıkınca göz devirdim şimdiye kadar çok kez üstüme atılan suçlar yüzünden o odaya gitmiştim.

Yüzümdeki sert ifadeyle kantinden çıkarken konuşmaları da duyuyordum.

"Şuna bak ya yobaz" sinirle olduğum yerde dururken bana laf atan kıza döndüm.

"Ben senin inanışına giyim tarzına düşüncelerine saygı duyuyorsam sende bana saygı göstermek zorundasın eğer saygı göstermek istemiyorsan da o sesini kes" dedim kızın suratına bakıp.

Kısa mor ve pembe saçlarını savuşturup sinirle bana döndü.

"Neyi yargılayıp yargılamayacağımı sana soracak değilim yobaz" dedi gıcık bir sesle.

Elimle kendimi gösterip kızın üzerine yürüdüm.

"Konu bensem bana soracaksın kimse sana o kısacık eteğin ne öyle her yerin dışarda hiç rahatsız olmuyor musun kızım, demiyor değil mi?" Dedim ona bakarak.

ᴇʙʀᴀʀHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin