Ölüm yiyenler etrafta görünmüyorlardı. Bahçeye çıktıklarını tahmin ediyordum.
Önümde iki seçenek vardı. Mattheo ile gidebilirdim. Beni koruyacağını söylüyordu. Fakat babasını karşısına alması gerekecekti. Bunu yapacağından emin değildim. İkinci seçeneğim ise ailemle olmaktı. Bu kesinlikle daha mantıklıydı. Şu an benimle konuşmuyor olsalar bile sonuç olarak onları Voldemort'tan kurtarması gereken kişi bendim, yani beni hayatta tutmaları lazımdı. Ayrıca ne olursa olsun onları tanıyordum. Bana zarar gelmesine izin vermezlerdi. Ne yapmış olursam olayım.
"Aurora!" Arthur Weasley'nin bana seslendiğini duydum. "Bizimle gel. Onlara karşı savaşmalıyız." Orta yaşlı adamın konuşmasıyla birlikte Mattheo'nun elimi tutuşu daha da sıkılaşmıştı. "Onlarla gitmem gerekiyor, babanın sana düşman olması işimize gelmez."
Bana iyice yaklaştı. Artık aramızda mesafe kalmamıştı. "Saçmalama cadı. O aptallar mı koruyacak seni?"
Göz devirdim.
"Aptallar diye bahsettiğin kişiler benim ailem Riddle. Ayrıca unutma ki istediklerini elde etmek için bana ihtiyaçları var."
"Seni onlara bırakmam."
"Sen kimi kimden saklıyorsun ya?" James amcamın sesiydi bu. "Aurora buraya gel kızım. Bir an önce gitmemiz gerekiyor!"
"Bak Mattheo, biliyorum ki beni korumaya çalışıyorsun. Fakat vaktimiz çok az. Ayrıca az önce de dediğim gibi, babanı karşına almanın bize hiçbir yararı olmaz. Lütfen. Bırak gideyim." Kafasını salladı. Dediklerim onun da aklına yatmış olmalı diye düşündüm.
"Başına en ufak bir şey geldiği anda beni haberdar edeceksin. Tamam mı?"
"Bak hâlâ konuşuyor ya! Kızım hadi gel artık sende!" James amcam bağırmaya devam ediyordu. Mattheo ise ciddiye bile almadığı için cevap da vermiyordu. Sadece göz devirmek ve kafasını sallamakla yetinmişti. Normalde bunlar bana komik gelebilirdi ama şu anda durumumuz çok kötüydü.
"Seni seviyorum Mattheo ve şimdi gitmem lazım."
"Sana aşığım cadı. Kendine dikkat et ve dediğim gibi sana gelecek en ufak zararda haberim olacak."
—
Eve dönmüştük ama kimse benimle tek kelime konuşmuyordu. James amcam Mattheo varken böyle davranmamıştı ama şimdi beni görmüyor gibiydi. Bana kızgın değildi, kırgındı. Ve bu işleri daha da kötü yapıyordu. Babamlar hakkında konuşmak bile istemiyordum. Sirius belki de hayatında ilk defa bu kadar sessiz bir adam haline gelmişti. Daha önceki rekoru 2 dakikaydı. Onu da James amcamla girdikleri iddia için zar zor elde edebilmişti. Odama çıkıp ailemle eski fotoğraflarımıza baktım. Bunların benim suçum olduğunu biliyordum. Her şey bu kadar zor olmak zorunda mıydı? Ne olurdu yani Mattheo bir Weasley olsaydı. Mattheo'yu, Weasleylerden biri olarak düşünmek gülmeme sebep olmuştu. Kızıl saç ona cidden hiç yakışmazdı. Ayrıca kesinlikle bütün kardeşlerini yok ederdi.
Bunları düşünürken asıl problemimden uzaklaştığımı farkettim. Voldemort peşimdeydi. Beni öldürmek istiyordu. Oğluyla ilişkim olduğunu biliyordur diye düşünmüştüm ama eğer bilseydi Mattheo'nun yaşamasına izin verir miydi? Keşke birkaç dakikalığına zihnine girebilseydim dedim kendi kendime.
Planım belliydi. Voldemort'u yok etmeli ama Mattheo'nun zarar görmesine izin vermemeliydim. Bu nasıl olacaktı pek bir fikrim yoktu. Tabii, eğer babasını mahvetmeye çalışırken Mattheo hâlâ benimle olur muydu bilmiyordum.
Lily teyzem ve Hermione'yi düşündüm. Muggle doğumlulardı. Eğer ben ölürsem onlar da ölecekti. Eğer benim ölmemle tüm bunlar sonlanacaksa seve seve kabul ederdim. Ama Dumbledore bana her şeyi anlatmıştı. Kehanete göre Voldemort'u öldürecek kişi bendim. Eğer ben ölürsem geride bıraktığım herkes de benimle birlikte ölecekti. Bütün ailem, sevdiğim insanlar yok olacaktı. Şu ana kadar bunu hiç bu kadar detaylı düşünmemiştim. Mattheo'ya ne kadar güvenmek istesem de tamamen güvenemiyordum. Beni öldürmeye çalışsa şu ana kadar eline geçen bir sürü fırsat vardı. Bunları değerlendirmiş olması gerekirdi. Belki de işleri düzeltebileceğini düşünüyordu. Fakat bu işe yaramayınca babasına daha fazla karşı gelmenin saçma olacağına karar verecekti.
"Rora, yemek hazır." Bill'in sesini duyduğumda irkildim. Teşekkür edip hemen geleceğimi söyledim. Son kez aile fotoğrafımıza baktım. Keşke hep bugünlerde kalsaydık diye düşündüm.
Odamdan çıkıp aşağı indiğimde yemeğin hazır olduğunu gördüm. Molly ve Lily yine bir sürü güzel şey hazırlamışlardı.
Yemeğimizi yerken kimse tek kelime etmiyordu. Ortam çok gergindi ve ben bunu biraz düzeltmeye çalışma kararı aldım.
"Bir planınız var mı?"
"Sen düşmanın oğluyla birlikte olmadan önce evet vardı." Tonks, Moody'nin koluna 'sus' anlamında vurdu. "Neyse neyse. Şu an tek yapabileceğimiz şey beklemek."
"Dumbledore öldü. Onsuz ne yapabiliriz ki?" Harry konuşmuştu.
"Dumbledore ölümünü kendi planlamıştı. Zaten biliyordu." dedim sessizce.
"Bunu sen nereden biliyorsun Rora?" Konuşan Lily teyzemdi.
"Tahmin ediyorum diyelim."
Yemek boyunca bir daha kimse konuşmadı. Şaşırtıcı bir şekilde Ron bile. Belki de bu evde yenen en sıkıcı ve ruhsuz yemekti.
—
MATTHEO
"Mattheo, sonunda gelebildin. O kızı hâlâ öldürmedin sanıyorum?" Babamın iğrenç sesini malikaneye girdiğim an arkamda hissettim.
"Öldürmedim. Öldürmeyeceğim."
"Öyle mi?" Sinirlendiğini hissedebiliyordum. İğrenç bir kahkaha attı. "Bellatrix! " Sinirle bağırdı. Birkaç saniye sonra içeri annem ve Malfoy ailesi girmişti. Lucius'un Azkaban'dan çıktığını zaten biliyordum. Adam orada çökmüştü. Sakalları uzamış, gözaltları torbalanmıştı.
"Bir isteğiniz mi var Lord'um?"
"Oğlun aptal bir kız çocuğu için planlarımızı mahvetme kararı almış!" Aptal bir kız çocuğu? Draco ile göz göze geldik. Aptal çocuk.
"Kızı kendime bağladım. Gücünün farkındasınız. Onu kendi tarafımıza çekeceğiz. Onunla birlikte her şey çok daha kolay olacak."
"Kendine bağladın? Kendine bağladıysan kız şu an nerede oğlum? Her şeyi tek başıma yapabilirim Mattheo. Seninse tek görevin buydu. Sana son bir şans, o kızı ortadan kaldır. Yoksa ben buna müdahale etmek zorunda kalırım." Korkutucu bir şekilde sakince konuşuyordu.
"Bana biraz zaman ver. Her şey bizim istediğimiz gibi olacak."
"Tamam. Sana tek bir şans oğlum. Sakın eline yüzüne bulaştırma."
—
Uzun bir aradan sonra selamlar!!! Bu aslında bir geçiş bölümüydü. Bu hafta içinde bir bölüm daha atacağım. Aslında final bölümünü getirecek bölümü atacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crucio|Mattheo Riddle&Draco Malfoy
FanficAurora Lupin Black Hogwarts'da 6. Sınıfa giden zeki ve güzel bir öğrencidir. Draco Malfoy ile olan 'mükemmel' ilişkisi, yeni başlayan okul senesi ve Lord Voldemort'un oğlu Mattheo Marvolo Riddle'ın okula gelmesiyle gittikçe güçsüzleşmektedir. Matthe...