İki katlı beyaz tahta evime geri dönmüştüm. Anlaşılan bu saatten sonra şehirle işim bitmişti, çünkü şehir sadece bana acı vermişti, başka da birşey vermemişti
Önümdeki yıpranmış yapıya bakıp burukça gülümsemiştim. Babamdan bana geriye kalan en en değerli tek şeydi bu yıpranmış yapı. Güzel anılarıyla ve daha birçok şeyi ile ağaçlarla çevrilmiş bir yerdi ve dümdüz yemyeşil bir araziye bakıyordu, ilkbahar olduğundan ise o yeşil arazide arada pembe mavi veya sarı renkler görüyordum. Bu gerçekten bana enerji veriyordu. Böylesine bir cenneti babam ayaklarımızın altına serdiği için gerçekten ailecek tek güzel şansımızın bu ev olduğunu açıkça düşünmüyor değildim. Değildim çünkü artık tek başıma kalmış genç bir adamdım ben
Yavaşça ilerlediğimde valizimi de peşimde sürüklüyordum, etrafa bakmaya devam ediyorken çocukluğumun burada geçmesi çok ayrı birşey'di, nereye baksam bir anı vardı acısıyla tatlısıyla. Ben şuan bir dönümdeydim ve bu anıları baştan yaratmak istiyordum. Şuan yanlızdım ve bir süre daha böyle devam edeceğim sanırım, ama hayat bu karşıma neler çıkacak belli değildi. Tek yapmam gereken iyi düşünmekti, iyi düşünüp iyi yaşamaktı ve karşıma çıkan olayları pozitif karşılamaktı. Her şey bir anda kimsenin önüne çıkmazdı, çıkan da ya şanslı ya da Tanrının en sevdiği kuluydu.
Veranda'dan geçip tahta kapıyı yavaşça açtığımda eşyalar bile olduğu gibi duruyordu. Bir anlık iş yüzünden apar topar şehire gittiğimizden babam burayı sadece yaza saklamak adına üstüne beyaz bir çarşaf serili eşyaları bırakmıştı. Gerçekten güzel bir düşünceydi çünkü gerçekten birde bunun masrafına girecek güçte değildi, zaten iki üç kuruş param vardı o da burayı tamir etmeye gidecekti. İlerki zamanlar kesinlikle bir iş bulmalıydım ki zaten veterinerlikten mezun olmuş biriydim, bu yüzden iş bulacağımı düşünüyordum. Bu evin karşısındaki çayırlıkta genelde seyrek te olsa çiftçiler ve çiftlik evleri vardır. Böyle bir yerde hayvanlarına bakacak birisi doğal olarak gerçekten zor bulunur, yani anlayacağınız bu evde yaşamak aynı zamanda benim için çok büyük bir avantajdı, her açıdan. Param olmasa da aç kalmazdım, iyi kötü birşeyler diker karnımı onlarla doyururdum
Bu planlarımı ayağımın etrafında dolaşan böcekler şimdilik bozarken ev ilaçlama istiyordu ki zaten geçen seneden kalma daha açılmamış ilaçlar vardı kilerde, bu yüzden bu bana ekstra bir masraf değildi
Üst kata çıkarken aklıma bu katta kaldığım odam gelmişti, öbür odaları es geçip direkt o odaya adımlamıştım
Girdiğim gibi bir köşede toplanmış şekilde duran oyuncaklarım ile gözlerim dolmuş buruk bir gülümseme yer edinmişti yüzümde, hâla terk ettiğimiz gibiydi herşey. Geçen sene buraya sırf taşınacağıma karar verdim diye ilaçları getirirken eve girme fırsatım olmamıştı. Şimdi ise burada yaşayacak olmak çok ayrı birşeydi benim için. Oyuncaklarım, tavana yapıştırdığım parlayan yıldızlarım, hepsi benim için çok değerliydi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fairy Cat #Jaywon ✓
Fanfiction"Bakıyordum ona; siyah saçları ve yaralı vücuduyla çimlerde uzanmış bir çocuk. yaralı da olsa narin ve kediyi anımsatan bir beden...işte o beden benim kaderimdi" Jay şehir hayatından uzakta yaşamak için babasından kalan çayırlıktaki eve taşınmıştı...