"Bakıyordum ona; siyah saçları ve yaralı vücuduyla çimlerde uzanmış bir çocuk. yaralı da olsa narin ve kediyi anımsatan bir beden...işte o beden benim kaderimdi"
Jay şehir hayatından uzakta yaşamak için babasından kalan çayırlıktaki eve taşınmıştı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Son kez baktığım boy aynasından sonra komidindeki parfümü alıp iki fıs boynuma doğru sıkmıştım. Kravatımı da halledip odadan çıkacaktım fakat aniden karşıma çıkan Jungwon ile olduğum yerde kala kalmıştım
Karnı burnunda da olsa beyaz takımı öyle güzel taşımıştı ki birkez daha hayran kaldım ona. Beyaz tenindeki uyumu baş döndürücü iken geçen doğum gününde aldığım kolyenin de boynunda olması ayrı bir mutluluk sebebimdi. Yaklaşıp alnına bir öpücük bıraktığımda kıkırdaması kulaklarıma dolmuştu. Gideceğimiz düğünde böylesine güzel birisi giriş yaptığında emindim ki bütün gözler onun üstünde olurdu ve ben bunu istemezdim, gerçekten zor bir gün olacağa benziyordu
Boyun girintisinde gördüğüm kızarıklık ile gülümsememe engel olmazken geçen gün geldi aklıma, doktor hamilelikte cinsel arzunun artıcağını söylediğinde bunu ilk başta öylesine bir söylenti olarak düşünmüştüm fakat, kucağıma tırmanan ve beni kışkırtmaya çalışan Jungwon ile bunun gerçek olduğu tanısına varmıştım. Tamam dürüst olacağım o beyaz teni öylesine özlemiştim ki kendimi zor dizginlemiyor değildim, fakat hamile iken herhangi bir ilişki bebek için riskli olduğundan da sabretmekten başka birşey yapamıyorduk. Bazen öpüşüyorduk bazen ise işler ileri boyuta sarma eğilimindeyken şimdiki gibi boynuna bazı minik izler bırakıyordum. Bunun için kaç kez Riki'nin ağzına düştüm sayamam açıkçası
"Çok güzel görünüyorsun Jungwon"
"Sende jay, takımın içinde ayrı bir güzelsin"
Dediği ile son bir dudaklarına öpücük bırakıp elini kavradığım gibi odadan çıkmıştık. Aşağı kata indiğimiz gibi bütün kediler bacaklarımıza dolandığında paçalarım ne kadar tüy de olsa umursamadan mutfakta şuan kahvaltı yapan çiftin yanına gitmiş ve gideceğimizi söylemiştik
"Vaaay kuzen, jilet gibi olmuşsun"
"Woah, ikinizde birbirinize çok güzel uymuşsunuz"
Sunoo hayranlıkla bakıp dediği şeye karşı bir teşekkür mırıldanıp çıktığımızı söylemiştik, arabaya yerleştiğimiz gibi şehirdeki kiliseye sürerken Jungwon'un düşmüş yüzü dikkatimden kaçmamıştı açıkçası, kilise ile ilgili bir anısı olduğunu biliyordum ve galiba onun moralini bozan buydu
"İyimisin Jungwon"
"Hm hm, birşeyim yok sadece çok uykulu hissediyorum"
"Şu düğün işi aradan çıksın, geldiğimiz gibi uyursun sevgilim, hediyeyi aldın mı?"
"Evet yanımda"
Tekrar yola dikkatimi çevirince görüş açıma giren kilise ile arabaya bir yer bulup park etmiştim. Arabadan inmesine yardım ettiğim Jungwon kabanını giyerken bende koluma girmesini beklemiş ve beraber kiliseye giriş yapmıştık
