Kızımızla bu yana 6 ay geçmişti
Bu 6 ay'da hiç üzüldüğümü nedense hatırlamıyorum. Babam ile annemin mezarına bile gittiğimizde küçük kızım yanımda olduğundan üzülememiştim bile. O minik kıkırtıları, kokusu ve daha bir sürü şeyi ile benim yüzümde güller açtırıyor, ağlamama izin vermiyordu
Kızım büyüdükçe fark ediyordum ki Riki'nin dediğinin aksine Jungwon babasına benziyordu. Gözlerin Jungwon'un gözlerinden biraz daha çekikti ve çok karakteristlik bir hava taşıyordu açıkçası. Güldüğünde yanağındaki çukur bizi selamlarken koyu renk saçları da beni anımsatıyordu. Her ikimizden, ama en çok ta Jungwon babasından genlerini alması çok muazzam bir şeydi
Jungwon demişken de...o çok mükemmel bir ebeveyn olmuştu
Kızımla çok iyi ilgileniyor ve ilk başlarda bakamam dediğinin aksine mükemmel bakıyordu ona. Herşeyini kontrol ediyor ve en ufak sorununu benden önce anlıyordu. Bebek ile anne veya baba'nın arasındaki bağ öyle kuvvetli olurmuş ki bir bakışta bile anlarmış onun sorunu. Gerçekten de öyleydi. Jungwon ona bir bakışında sorununu hemen anlıyordu. Dürüst olacağım ki baba olmak ona benden bile daha çok yakışmıştı...
Bunları kafamda düşünürken yanımın boş olduğunu o an anladım zaten. Yaz sıcağından dolayı açtığımız pencereden esen hafif rüzgar ile ne olur ne olmaz yanıma hırka alıp yataktan bacaklarımı indirerek yavaşça çıkmıştım odadan. Çaprazımdaki odanın aralık kapısı ve loş sarı ışığı ile girdiğim odada koyduğumuz koltukla görmüştüm varlığına şükrettiğim iki bedeni
Jungwon omuzlarına ve bebeğimize sardığı battaniye ile kızımızı beslerken gülümseyip içeriye yavaşça adımlamış ve yanlarında durmuştum
Kızımız emdiği biberondan beni görmesiyle bacaklarını heyecanla oynatırken bu haline bayılıyordum. Beni veya Jungwon'u gördüğünde heyecanla bacaklarını oynatıp çıkardığı değişik sesler öylesine hoşuma gidiyordu ki anlatamam, cennet misali bir kuş gibiydi bize
Kızımızın odasına astığımız saate baktığımda sabah 7'ye geliyordu. Bu saatten sonra binna pek uyumaz gibi geliyordu ama gene de denerdim onu uyutmayı. O uyurse bizde uyuyabilirdik ve gerçekten şuan buna ihtiyacımız olduğu kanlanmış gözlerimizden belliydi
Biten biberon ile sıra gaz çıkarmaya geldiğinde Jungwon'dan önce atlamıştım buna. Kucağıma aldığım kızımın sırtını aşağı yukarı okşayıp arada yavaşça patpatlarken birkaç dakikanın ardından çıkan gaz ile bu sefer bezini kontrol etmiştik. Bezinde herhangi bir şişlik olmadığından bu sefer de kucağımda yatırıp yavaşça sallamıştım onu. Her yüzüne baktığımda bana kıkırdamasıyla bende gülerken ne kadar sallasam da en ufak bir kıpırdama yoktu
"Gece kaçta uyudu?"
"10'da"
Ve evet bundan sonra hayatta uyumazdı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fairy Cat #Jaywon ✓
Fiksi Penggemar"Bakıyordum ona; siyah saçları ve yaralı vücuduyla çimlerde uzanmış bir çocuk. yaralı da olsa narin ve kediyi anımsatan bir beden...işte o beden benim kaderimdi" Jay şehir hayatından uzakta yaşamak için babasından kalan çayırlıktaki eve taşınmıştı...