10. Bölüm

159 5 5
                                    

"Niye hep aynı yerden kırılıyoruz?"

Şarkı: Duman- Elleri Ellerime

-

Mia'dan...

Bana zarar vereceğini düşündüğüm son kişi Aras'tı. O, benim iyi hissetmem için bir nedendi. Bu kadar çabuk ona bağlanmam iyi değildi. Babamı dinlemek istemiyordum.
Aras'ın kötü biri olduğuna inana kadar onunla vakit geçirecektim.

Bizim için.

Yatağıma kendimi bırakırken kapı çalındı. "Gir."

Hande önce kafasını sonra da vücudunu içeri soktu. Bora'dan bahsetmesini bekledim. Bekledim. Bekledim.

"Biz çıkıyoruz!"

Yataktan kendimi çekmemle Hande'nin kahkaları odayı sardı. Ardından dans etmeye başladı.
Onu durdurmaya çalışırken yere düştüm. Kendime geldiğimde onla beraber kendimi yatağa çektim.
Yanakları kıpmırmızı olmuştu.
Gülümsemeden edemedim. En azından birileri mutluydu..

"Bora ve sen çıkıyorsunuz? Ciddi misin?"

Dili tutulmuş gibi kafasını salladı.
Dudaklarımı ısırdım. Bora'yla kavga ettikten sonra çıkıyo olmaları hiç bir şeyin griden yeşile dönmesi kadar imkansız değildi. Gri ve yeşil iki imkansız renkti. Yan yana gelmeleri her ne kadar imkansız olsada onlar beraber mucize yaratıyorlardı.

Gri karanlıktan çıkmaya yardım eden renk. Yeşil ise zaten aydınlıktı...

"Evet. Seni aradığımda olaylar azdı. Ama eve geldiğimde aradı ve çıkma teklifi etti. Yarın akşam baloda onunla eş olmamı istedi."

Yarın ki balo heyecanlanmamı sağlarken Hande'nin söylediklerine karşın gülümsedim. Mutlu olduğuna sevinmiştim. Bora'nın Buse gibi bi kızla değil de Hande ile çıkması açıkçası dans etme isteğimi ortaya çıkarıyordu.

"Ne söyleyebilirim ki? Çok sevindim, gerçekten."

Saçlarını arkaya itip kollarını boynuma doladı. "Sen de iyi ol Mia."

Kafamı salladıktan sonra kollarını benden çekti. Ona bol gelen pijamasını düzeltirken yataktan kalkmıştı bile. Kapıyı yavaşça açmaya özen gösterdi ve odadan çıktı. Baş ucumdaki komidinden telefonumu ve kulaklığımı alıp yatağıma yattım. Kısa bi süre sonra gözlerim karanlığa alıştı ve uykuya daldım.

*

Gelen çığlıkla sıçradım. Doğrusunu söylemek gerekirse güne böyle uyanmak insanda yaşama isteği bırakmıyor. Sıçradığım için kulaklığım ve telefonum da yere düşmüştü. Onları komidine koyduktan sonra Hande'ye ait olduğunu düşündüğüm çığlık için odadan çıktım.

Kimse uyanmamıştı sanırım. Saati bile bilmeden yorum yapmak her ne kadar saçma olsada.. Hande ve benim odam aynı koridorda olduğu için bir kaç adımla kapısının önündeydim.
Çalmadan girdiğim için beni farketmemişti bile. Bilgisayarın başında sinirle tırnaklarını yiyordu.

"Ne oldu?"

Kafasını hızla bana çevirdi. Ardından baş parmağını ekranda dolaştırdı ve sertçe vurdu.

"Bu Buse varya bu Buse tam bir tavuk. Benim balo için aldığım elbisenin aynısını almış."

Tavuk.

Gözlerimi devirdim. Fazla büyütmüştü. Çığlık atması sinir bozmuştu. Uyku uyuyoduk şurda.

"Hande. San iyi günler."

Kapıyı yüzüne kapatıp odama tekrar girdim. Bu akşam balo vardı ve nedense gitmeyi hiç istemiyordum. Odamda takılmak daha iç açıcıydı şahsen. Kitap okumakta iyi gelebilirdi. Telefonum çalmaya başlayınca açtığım dolap kapısını kapattım.
Arayan Aras'tı.

"Alo Aras?"

Bi kaç kez öksürdükten sonra derin bir nefes aldı.

"Akşam balodan sonra uçağımız var. Annemin yanına gidiceğimizi biliyorsun dimi?"

Biliyordum ama bu akşam gitme fikri çok ani olmuştu. Onaylamazsam kendimi suçlu hissedecektim. Onaylamam gerektiğini düşünüp cümle kurmayı denedim.

"Uçak saat kaçta?"

"Gece 11."

Anladığımı belirten mırıltılar çıkardım. Parti için olan elbisemi elime alıp boydan olan aynamın karşısına geçtim.

"Mia?"

Aras'ı unutmuştum.

"Balo için hazırlanmam gerek. Saat 7 değil mi?"

Bi kaç hışırtıdan sonra konuştu.

"Evet. Evden alırım. Görüşürüz."

Görüşürüz dedikten sonra telefonu kapattım. Balo için hazırlanmam gerekirken şimdi de çanta hazırlamam gerekecekti. Çok az şey almak en iyisi olurdu heralde. Dolabımda duran bordo rengi çantama gerekli ihtiyaçlarımı ve kıyafetlerimi yerleştirdim. Komidinde duran telefonumdan saate baktım. Daha dört saatim vardı. Makyaj ve saç için idealdi.

Makyajımı en sade şekilde halletmiştim. Saçlarımı düzleştirip arkadan tel tokaların yardımıyla tutuşturmuştum. Gümüş rengi olan çantamda çalan telefonumu elime aldım. Aras arıyordu.

"Efendim?"

"Evin önündeyim. İn handi."

"Geliyorum."

Topuklu ayakkabılarımı ayağıma geçirdikten sonra odadan çıktım. Koridordaki sesler dikkatimi çekmişti. Hande'nin kapısının önünde Berkay ve Bora kavga ediyordu. Bora sanırım fazla erken gelmişti ve Hande'nin odasına girerken Berkay'a yakalanmıştı. Eteğimi biraz havaya kaldırıp yanlarına bir kaç adım attım.

"Noluyor burda?"

Bora ve Berkay aynı anda kafalarını bana çevirdiler. Ardından gözleri üstümde gezdi. "Vaov."
Berkay'ın tepkisine göz devirdim.
Bora da inceledikten sonra "Yürü git üstünü değiştir. Aras kızmasın?"
Omuz silktim. Sevgili değildik. Karışamazdı.

Hande'yi sormak yeni aklıma gelmişti ki kapının açılmasıyla borda mini dar elbiseyle Hande'nin çıkması bir oldu. Simsiyah ruju ve kirpikleri çok dikkat çekiyordu. Onun yanında fazla sadeydim. Hande'yi süzmeyi bırakıp gözlerine odaklandım. "Çok güzelsin."
Dişlerini gösterdi. Kısa bi sarılmadan sonra Aras'ı hatırlayıp hızla merdivenlerden aşağı indim. Yine görünmezdim sanırım.

Kornanın ani sesiyle vücudumu dışarı attım. Siyah Range Rover'ın içinde gözlükleriyle beni bekleyen Aras'ı gözlerim hemen buldu. Arabanın içinde olduğu için ne giyindiğini çözememiştim. Adımlarımı başlattım.
Öne oturmak için kapımın açılması gerekiyordu. Kafamı eğip içeri baktım.

"Neyi bekliyorsun binsene."

Kaş göz işaretiyle kapıyı gösterdim. Anlamamış gibi gözlerime baktı.

"Niye orangutan taklidi yapıyorsun Mia?"

Oflayarak kapıyı sertçe açtım. Koltuğa oturup kapıyı daha büyük bir kuvvetle kapattım. Ardından ona döndüm.

Tam bir öküzdü. Öküz.

"Ya sen ne öküz, ne pislik, ne odun, ne megolaman ötesi bir varlıksın! Gerizeka-"

"Çok güzelsin.." ve eridiğimi hissettim. Olan bütün sinirlerim gitmişti. Yaklaşıp yanağımı öptü. Ardından alnımı öpmesiyle gözlerimi kapattım.
Dudakları farklıydı.

"Üzerindeki etkim.. etkileyici."

"Seni seviyorum Aras."

Söylediğim cümleyle alnımda olan dudaklarının gerildiğini hissettim. Kendini benden çekmesiyle boşluğa düşmüştüm sanki. Gözlerime bakmadan vitesi itip arabayı çalıştırdı. Onu sevdiğimi ilk defa söylüyordum. Ve sanırım fazla ani olmuştu.

Ama ne olursa olsun şunu biliyordum ki duygularını saklamak sadece seni parçalar...

Uzak BiriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin