2. Bölüm

523 23 1
                                    

Ardından şaşkınca bakarken çalan kornayla irkildim. Arabanın farı gözümü rahatsız ediyordu. Elimi gözümün önüne siper edip sokaktan çıktım.

Yakında tanışacaksın.

Yakında tanışacaksın.

Yakında tanışacaksın.

Bu cümle beynimde yankılanıyordu.
Kim di? Ve ne zaman tanışıcaktık? Ayrıca neden tanışmak istiyordum. Buralarda ne işi vardı? Buranın insanları genelde cana yakın ve sıcak kanlı olurlardı. Kafamda o kadar düşünce varken bi de bu çocuk eklenmişti arasına.

Kafamı iki yana salladım. Çok fazla düşünüyordum. Her şeyi en incesine kadar inceleyip kendimi deli ediyordum. Sokağın sonundaki müzik aletlerinin olduğu dükkana girdim.
Burda şarkı söyleyenleri dinlemek hoşuma gidiyordu.
Nermin Teyze'ye gülümsedikten sonra üst kata çıktım. Piyanonun başında oturan siyah giyimli çocuğa gözlerim takıldı. Elleri piyanonun üstünde kendinden geçmiş bir şekilde hareket ediyordu. İlk defa bi şarkıdan bu kadar etkilendiğimi hatırlamıyordum.
Piyanonun başından kalkınca başka tarafa yöneldim.

"Ne o? Tanışmayı bekleyemedin mi?"

O ses... Sokakta benle tanışacağını söyleyen karanlık havası veren çocuk.
Ondan tarafa tekrardan döndüğümde önündeki spor çantasına bir şeyler yerleştiriyordu. Kan basıncım artarken konuşmaya karar verdim.

"Benden ne istiyosun?"

Sesim titrek çıkmıştı. Konuşmayı beceremiyordum. Hep bu yüzden utangaç diye lakap takarlardı. Kalbimin sesini duyarken simsiyah gözlerine bakmaya devam ediyordum.

"Tanışmak için beklesen daha iyi olur. Sonel."

Soyadımıda biliyordu. Beni benden iyi tanıyor gibiydi. Ellerimi saçlarıma götürdüm. Ne tanışmasıydı? Ne olucaktı sonunda?
Yanımdan hızlıca çekip gitti.
Gözlerimi bir kaç kez açıp kapadıktan sonra aşağı kata indim. Hâlâ burda mı diye etrafı inceledikten sonra kendimi dışarı attım. Gözleri... Fazla etkiliyeci bakıyordu. İnsanı kendine hapsediyordu adeta. Daha kim olduğunu bilmeden onu merak etmem çok saçma. Ama kim? Ve neden tanışmak istiyor? Zarar mı vericek?

Eve girdikten sonra salondan gelen sesleri duydum. Yine babamın ortakları olmalıydı. Her akşam ayrı bir ortağını eve çağırıyordu. Annem ayrı bi ironi zaten. Hani şu dizilerde hayatı sadece alışverişden sanan kadınlar vardır ya... Onlara benziyordu. Sürekli kavga ederdik. İstemediğim elbiselerden alırdı. Sırtımdaki elle irkildim.

"Mia!"

Ve bir kucaklaşma. Londra'da yaşıyan kuzenimdi. Kollarımı boynuna doladım. Fazla yakışıklı olmuştu. Saçlarında elimi gezdirdim. Bu çocuğun şampuanına hastayım.
Her ne kullanıyosa işini biliyordu.
Şahsen kuzenim olmasa sevgilim olması için her şeyi yapardım.

Gerizekalı gibi davrandığımın farkındayım. Susun lütfen.
Berkay'a baktıktan sonra çığlık attım.
O burdaysa Hande de burdaydı.
Salona useın bold hızıyla girdim. Cam kenarındaki koltuk da oturuyordu.
Elleriyle oynarken babamla amcamı dinliyor gibiydi. Saçını kulağının arkasına iterken gözleri bana koydu.
Sonra tiz bir çığlık. Babam ve amcam da bu çığlıkla salonun kapısında bekleyen salağa döndü. Bana!
Kendime hakaret etmeye bayılırım.

"Mia! Seni çok özledim."

Yanaklarımı öpmeye başladı. Bi yandan kahkaha atarken bi yandan da merdivene çekiyordum.
Saçlarını sarıya boyatmıştı. Açıkçası fazla güzeldi. Kıskanmasam ihanet ediyormuş gibi hissederdim.
Odama gelir gelmez kendimi yatağa attım. Ardından o da yanıma yattı.
Ve dedikodu. Hande'nin birsürü erkek arkadaşı olurdu. Erkeklerle iyi anlaştığı kesin. Onunla beraber olmak için kavga eden erkekler gördüğümü hatırlıyorum. Bağdaş kurduktan sonra ona baktım. O da aynısını yaptı.

"Ee anlatıcak mısın?"

Anlamayan gözlerle baktım. Neyi anlatıcaktım? Beline kadar uzanan sarı saçlarını arkasına attı.

"Mia. Hayatında biri yok mu?"

Tabikide yoktu. Olsaydı dünyanın sonu gelirdi bundan eminim.
Kafamı hayır anlamında salladım.

"Hande. Gerizakalı gibi davranma erkek arkadaşım felan yok."

Kahkaha attı. Gülünücek bir şey söylemedim ki. Benim hangi kuzenim normal? Hiçbiri.

"Ne biliyim kızım ya. Yüzünde öyle bi gülümseme var ki... Sanki biri yeni gelmiş hayatını şekillendirmiş gibi."

Tabii. Ben de hayatımda yeni biri isterdim mesela bi Edward Cullen...
O adamın hayranıyım. Nokta.

"Saçmalama. Dünyanın sonunun gelmesine daha çok var. Sevgili felan yapmadım. Benim tipimle daha evdeyim ben."

Ellerimi tuttu. Ne olursa olsun bu kızı seviyordum. Tamam biraz gerizekalı ama olsun.

"Tamam uzatmıyorum. Çok yorgunum. Saat zaten geç oldu uyumaya gidiyorum."

El sallayıp gülümsedim. Hande gidince pijamalarımı giyip yatağıma yattım.

*

Yatağımda zıplayan mandayla beraber uyandım. Milletin odasına güneş ışınları girer benim odama manda! Adalet istiyorum.

Öküz gibi zıplayan mandaya pardon Berkay'a baktım. Ardından bir tekme attım. Haketmişti kızmayın. Böyle uyanmak istemezdim.
Yerde ölü gibi yatan gerizakalı kuzenime baktım.

"Berkay. Lütfen öldüm de."

Horlama sesi gelince gözlerimi yuvasından çıkacakmış gibi açtım.
Uyumuştu! Bildiğin horluyordu.
Yatakdan kalkıp kıçına tekme attım.

"Camış mısın Berkay? Git başka oda da öl."

Cevap gelmeyince odadan çıktım. Ölseydi daha işime yarardı heralde.
Koridorun sonundaki odadan annem bornozla çıkınca olduğum yerde kaldım. Orası amcamın kaldığı odaydı. Tek kaşımı kaldırıp
-kaldıramazken- anneme baktım.

Amcam değildir ya. Gerizekalı olma Mia. Gerizekalı olma.
Hiç bir şey demeden salona indim.
Babam gazatesini okuyordu. Hande daha uyanmadığına göre. Sandalyeyi çekip oturdum. Omletden tabağıma koydum.

"Mia. Berkay nerde?"

Kafamı kaldırıp benle konuşan babama baktım. Benle konuştu!
Babam benle konuştu!
Salatalık boğazımda kalınca öksürmeye başladım. Sırtıma vuran öküze baktım.

"Canım kuzenim. Öl! Amin!"

Kafasına geçirdikten sonra odama koştum. Hayvan gibi vurmuştu.
Kapıyı kapatıp kitledim.
Allah'ım böyle bir kuzenim olduğu için özür dilerim. Onu affet. Azcık beyin ver. Amin.

"Ölmemene sevindim küçüğüm."

Uzak BiriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin