11. Bölüm

110 2 3
                                        

"Bi kadın ancak bu kadar yanardı. Bi adamın sakallarına.."

Şarkı: Demi Lovato- Heart Attack

Multimedia: Hande

-

Yol boyunca ne yüzüme bakmıştı ne de konuşmuştu. Sadece direksiyona odaklıydı. Bi insana seni seviyorum diyince neden böyle yapar ki? Ya kendinden emin değildir. Ya da hissettiklerinden. Aras'ın yaptığı tek şey yok saymak. Tek cümleyle, tek kelimeyle..

Arabayı büyük bir evin önünde durdurunca sonunda bana bakabilmişti. Son günlerde bana karşı gülen gözleri şimdi kin, nefret, öfke besliyordu. İstemsizce ürktüm.
Eliyle üstümden uzanıp kapının kulpunu tuttu ve açtı. Yaptığı her hareketi izliyordum.

Açık olan kapıya kafamı çevirdim. Soğuk bacaklarımı ve kollarımı dondururken Aras'ın davranışları kalbimi ve düşüncelerimi donduruyordu. İnmeyi denedim ama kolumu tuttu. Baygın bakışlarla yüz hatlarına odaklandım.

"Mia, belki bu söylediklerimden sonra yüzüme dahi bakmak istemeyeceksin ama.. söylemem gerektiğini düşünüyorum. Çünkü senin duyguların öne çıkmaya başladı ve bunun beni ne kadar yıprattığı hakkında hiçbir şey bilemezsin." Kollarını belime sardı. "İnsanlar hayatlarında bazen öyle şeyler yaşarlar ki acının derinliklerini hissederler. Bunları sana söylemek istemezdim emin ol. Ama ben sana bir şeyler hissetmeden önce açıklamam gerek. Evet. Senden uzak durmam imkansız. Bunu inkar edemem ama eğer beni istemezsen giderim. Yaklaşmam. Kısacası; Uzak Biri olurum."

Yüzünü boynuma gömdü. İlk defa bu kadar uzun konuşmuştu. Ucunda ne var bilmiyordum ama canımın yanacağını hissetmem saçma değildi.

"Kardeşiz."

Vücudumdaki bütün kan çekilmişti. Gözlerim tek bir noktaya odaklanmıştı. Babam onun bana zarar vereceğini söylemişti. Ben.. bedenime zarar vereceğini düşünürken o duygularımı paramparça etmişti.

"Konuş benle! Bir şey söyle. Seni kaybetmek istemiyorum."

Kardeşiz biz Aras. Konuşamıyordum.
Her şey donuktu. Nefes almam zorlaşırken kendimi arabadan zor attım. Açık hava iyi gelmişti. Aras'ın bağırmasını umursamadan partinin yapılacağı eve doğru yürüdüm.

Canım yanıyordu. Fazlasıyla.

Açık olan kapıdan içeri girmemle yüzümü buruşturmam bir olmuştu. Bunun sebebi içki değil de şarkının ritminin normalden de üstte olmasıydı. Belimde hissettiğim elle boynuma çarpılan nefes bir olmuştu.

"Biraz konuşmama izin ver. Ardından yüzümü bile görmeyeceğine yemin edebilirim. Konuşalım?"

Hiçbir şey söylemeden sağ tarafımızda olan merdivenlere adımlarımı attım. Çoğu kişi okuldan tanıdıktı. Bu içimi rahatlatsa da yine de huzursuzdum. Aras'la kardeştik. Nasıl bir his bilemezsiniz. Sevdiğiniz kişinin kardeşiniz olduğunu sadece bir dakika düşünün. Parçalanmış hissi veriyor.

Koridora gelince kolumu ellerinin arasından çekip karşısına dikildim.

"Ne yalanlar uyduracaksın merak ediyorum Aras?"

Sabır dilenir gibi başını yukarı kaldırdı. Ardından karanlıktan başka hiç bir şey içermeyen gözleriyle bana baktı. Korkuyordum. Onu sevememekten. Bu saçma şeyin yalan olmasını her şeyden çok isterdim.
Ben onunla birlikte olmak isterken hayat bize oyun oynuyordu resmen.

"Kardeş olmayı istemezdim emin ol. Ama ne yazık ki gerçek bu ve ben seni kardeşim gibi görüyorum. Canımın ne kadar yandığını bilemezsin. Babalarımız bir Mia. Annelerimiz ayrı. Yani sadece baba tarafından kardeşiz. Bu hiç bir şeyi değiştirmez ama.."

Haklıydı. Haklı olması canımı yakarken onu bir daha görmemenin daha çok acı çekeceğimi gösterdiği ortadaydı. Gitmesini isteyecektim.
Ayaklarımda olan bakışlarımı onun ilk defa yumuşak olan bakışlarına çevirdim.

"Gitmeni istiyorum Aras. Hayatıma girdiğin için pişman değilim ama seni görmek istemiyorum."

Söylediklerim boğazımda sebepsiz bir ağrıya neden olurken kendimi merdivenlerde buldum. Gitmesi gerekiyordu. Her güvenilmez insan gibi. Ayaklarıma dolaşan eteğimi her yukarı çektiğimde sinirden nefesimi tutup geri bırakıyordum son iki merdiven kala düşmüştüm. Ya da düşmemiştim. Bunu anlamamı sağlayan dirseklerimden sıkıca tutan bir adet Mert di.

"Daha dikkatli olmalısın." Dedi.

Gülümseyip kollarımı bırakmasını izledim ardından ellerini belime koydu ve içeri yönlendirdi. Gözlerim hemen Bora ve Hande'yi aradı. Bora tabaktaki kurabiyeleri yerken Hande de mızmızlanarak ona bir şeyler söylüyordu. Hafif kıkırdayıp yanımdaki Mert'i onların olduğu masaya doğru yönlendirdim.

"Ya Bora beşinci tabak beşinci. Yemin ediyorum hayatımda gördüğüm en obur erkeksin."

Hande ellerini saçlarının arasına götürmüş sinirle Bora'ya laf sayıyordu. En sonunda Bora'nın onu dinlemediğini anlamış olmalı ki elindeki portakal suyunu Bora'nın yüzüne fırlattı ve "Turuncu sana çok yakışıyor." Dedi.

Kahkahamı tutarken Mert gülmeye başlamıştı bile. Gözüken gamzelerini yoksayarak tekrardan Hande'ye ve Bora'ya döndüm. Bora Hande'nin şalına üstünü silerken Hande ortalıklarda yoktu.

"Hande! Nerdesin aşkım?"

Sorusu üzerine çoğu bakışlar bize dönmüştü ama Bora umursamadan elindeki şalıyla evde dolanmaya başlamıştı bile halıyı kokluyor ve masaların altına bakıyordu. Bir kaç kızın altına bakmıştı ama sevgileri tarafından yumruğa tutulunca en son bahçeyi akıl etmişti ki dışarı çıkarken görmüştüm.

"Aras nerde?"

Mert'in sorusu üzerine yüzümdeki gülümseme yerini somurtmaya bırakmıştı. Unutmaya çalıştıkça daha çok hatırlarsın sözü sanırım benim için yazılmış gibiydi.

Omuz silktim. "Umrumda değil." Söylediğime şaşırmış olacak ki gözleri önce açıldı sonra başka bir tarafa doğru baktı. Ardından tekrar bana döndü. "Birazdan gelirim biri ile konuşmam gerek." Kafamı salladım. Masa da duran vişne suyunu önüme çektim. Sıkılmıştım. Hayatıma bakılırsa Aras ve ailem dışında her şey harikaydı. Babamı dinlemem gerektiğini şimdi düşünüyordum ve bu fazla gereksizceydi.

"Aras'la böyle bir şekilde ayrılman ne üzücü. Çok üzüldüm ya."

Sesi cıyaklayan bir kediyi andıran Buse'ye döndüm. Hayatımda gördüğüm en yüzsüz insanlardan biriydi. Bi insan istenmiyorsa gitmezdi değil mi? Gözlerimi devirip vişne suyumu yudumlamaya devam ettim.

"Mia. Hiç öpüştünüz mü? Çok güzel öpüyor biliyor musun?"

Sabrımı taşırıyordu. Sadece seni sinir etmek için yapıyor Mia. Kendine hakim ol. Beynime verdiğim uyarıyı milyon kez tekrarlamıştım ama koluma dokunduğu anda tokadı yapıştırmıştım. Ne yapabilirim sinirlerimi bozuyor.

"Yavşak davranışlarından banane!"

Yanağını tutuyordu ve bu nedense gülümsememi sağlamıştı. Korkuyordu. Gülüşüm yayılırken belimde hissettiğim elle kendime geldim ve Mert'e baktım.

"Gel dışarı çıkalım."

Onaylamamla kapıya doğru sürüklenmem bir olmuştu. Soğuk hava ürpermemi sağlamıştı. Mert belimdeki elini bi çardağa geldiğimizde çekmişti. Gözleri yüzümden ayrılmıyordu ve gülümsüyordu.

"Asi bir yapın var. Herkesi kendinden nefret ettirmek de üstüne yok. Ama yaklaşmak isteyenlere de izin veriyorsun. Garipsin.. genelde kızlar yakışıklı bir erkek gördüğünde imandan çıkarlar ama sen sadece kesiyorsun. Kendimi sana yaklaşmak isterken buluyorum ne yapmalıyım?"

Uzun süreden sonra ilk defa bir erkek farklı olduğumdan bahsetmişti. Ve sanırım mutlu hissetmiştim.

Sanırım.

"Öpebilirsin."

-

Okuyucu şok.

Uzak BiriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin