9. Bölüm

233 15 3
                                        

"Ölmek istiyordu adam. Kadının haberi olmadan."

Şarkı: Adele-Someone Like You.

-

Hande'den...

Model grubunun solisti Fatma sahneye çıkarken kolumun dürtülmesiyle yan tarafıma vücudumu çevirdim. Mia'nın dengesiz arkadaşı Bora'ydı. Elindeki pamuk şekerle dişlerini ortaya çıkarmış gülümsüyordu.

Kafasına taktığı siyah bandanaya gülmeden edemedim. Tarz olmaya uğraştığı kesindi. Gözlerini üzerimde fazla hissettiğim için rahatsız olmuştum. Bu zamana kadar bir çok erkekle yakınlık göstersem bile, bir metre uzağımda durması avuç içlerimi terletiyordu. Model-Antidepresan gülümsemesi çalmaya başlayınca Bora'nın kolunu omzumda hissettim.

"Sen bana bakma parçalı bulutluyum. Sen mutluysan ben de mutluyum."

Nakaratı kulağıma fısıldamıştı. Kavga ettiğim çocuğa sıcak bir gülümseme gösterdim. "Hande. Benimle aynı pamukşekerden yer misin?"

Mia'dan...

Maymunlara çekirdek atarken arkamda elleri belimde sarılı olan Aras'a dönmeye çalıştım.

"Senin türünü bulamadık ama."

Gamzelerini gösterdi. Ölmek için gencim ama ben. Çalan telefonumla Aras mızmızlanmaya başladı. Siyah çantamdaki telefonumu aldım. Ekran da Hande'nin adını görünce süs köpeğine bir şey olduğunu düşünmeye başlasamda söylediği cümleyle kasıldım.

"Mia! Bora çok tatlı ama!"

Tamam bu Hande olamaz. Bora ne alaka ya? Konuşmalısın Mia.

"Bora? Hangi Bora?"

Yüksek müzik sesiyle telefonu kulağımdan biraz uzaklaştırdım.

"Şu senin gerizekalı arkadaşın. Ama çok tatlı ya! Gerçi çıkma teklifi ettikden sonra kaçıp gitti ama olsun. Her neyse yerim ben onu!"

Bora? Çıkma teklifi? Hande?

"Eve geliyorum. Anlatırsın."

Yüzüne kapatma sevinciyle Aras'ın kokundan tutup hayvanat bahçesinin çıkışına doğru sürükledim. Çıkışın hemen yanındaki otoparka yürürken etrafdaki küçük çocuklarla annelerinin kavgalarını izlemeye çalışıyordum.

"Gelecekteki seni merak ediyorum."

Söylediği cümleyle yüzümdeki gülümseme daha da arttı.

"Yanımda olucağığını bildiğim için merak etmene gerek yok."

Bir şeyler söylediğini duydum. Ama anlamadığım için sorma gereği duymadım. Arabayı açmasını bekledikten sonra elimdeki çekirdek kesesini çantama koyduktan sonra arabaya bindim. Onunla zaman geçirmek iyi hissettiriyordu.
Kısacası onunla parçalarımı tamamlıyordum.

"Eve mi gidiceksin?"

Evet anlamında başımı salladım. Sesindeki tınıyı hiç bir erkekte bulamamıştım. Bu yüzden onu kaybetmemek için elimden geleni yapmak zorundaydım. Kendi ruh sağlığım için. Radyodan gelen Adele'nin eşsiz sesiyle gözlerimi kapattım. Bu kadını ne zaman dinlesem yaşadıklarımdan tamamiyle soyutlanıyordum. Arabanın yavaşladığını hissedince gözlerimi araladım. Gelmiştik.

"Teşekkür ederim."

Vitesi düzenleyip bakışlarını bana çevirdi. "Ne için?"

"Bugün için, her şey için."

Gözleri dudaklarıma kaydı. Ardından hemen bana çevirdi hayran olduğum bakışlarını.

"Asıl ben teşekkür ederim Mia. Yanında soyutlandığım için."

Gülümsedim. Gülümsedi.

Yanağını öptükten sonra arabadan indim. Kapıyı kapatmamla gaza basması bir oldu. Yanımda rahat olmasını seviyordum. Bu hikayede tek kötü şey hâlâ sevgili olamamızdı. Bahçe kapısını açıp eve yürümeye başladım. Zile basıp beklemeye başladım. Hande kapıyı açmakla kalmayıp üstüme atlaması bir oldu.

"Mia. Baban seninle konuşucaktı. Sonra hemen yanıma gel lütfen."

Sadece baban seninle konuşucaktı.
Kısmına takıldığım için direk çalışma odasında olduğunu öğrendiğim babamın yanına çıktım. Benimle konuşucaktı. Yıllar sonra ilk defa!

Kapıyı tıklattıktan sonra kulpundan hafifçe açtım. Siyah çerçeveli gözlükleriyle önünde bulunan dosyalara bakıyordu.

"Otur," Emir verici sesine karşı gözlerimi devirdim. O, hep aynıydı.
Tavırları bana karşı soğuk olan otoriter bir baba. Söylediği kelime aklıma işlerken hemen masasının önündeki krem rengi koltuğa oturdum.

"Aras Aydınyer'le konuşmandaki amaç?"

Böyle bir cümle kuracağını beklemediğim için kocaman açılan gözlerle ona baktım. Aras'ı nerden biliyordu?

"Anlamadım?"

Odaya girdiğimden beri bende olmayan gözlerini bana dikti.

"Kısa ve net bir soru sordum Mia. Aras denen o dengesizle konuşmandaki amaç?"

Sesi yükselirken rahat oturamadığım koltuğa sindim. "Okuldan bir arkadaşım baba. Sadece bir kaç saat vakit geçirdik. Aramızda da bir şey yok zaten."

Kahvesinden bir yudum alıp ayağa kalktı. "O çocukla bir daha aynı ortamda bile bulunmayacaksın."

Fazla oluyordu. Benim hayatıma bu kadar karışması normal değildi. Beni düşünmesini tabikide de istiyordum ama arkadaş çevremi seçebilecek kadar da büyüdüğüme emindim.
Ben de onun gibi ayağa kalktım.

"Arkadaş çevreme karışmanı sevmiyorum."

"O çocukla konuşmayacaksın Mia!"

Ürktüğümle beraber arkaya bir kaç adım gerilemem bir oldu. "Neden?"

"Çünkü.."

Omzumdaki çantama hakim olmaya çalışıyordum. "Çünkü?"

Konuşmakta zorlanıyor gibiydi. Ya da konuşmak istemiyordu.

"Çünkü o tehlikeli ve sana zarar vericek."

Aras'dan...

"Anlat onu bana Aras."

Kısa bir zamanki halini kafamda toplamak için bir kaç dakika düşündüm.

"Çok güzel bir kız. O kadar narin ki.. Kardeşim olduğu için çok şanslıyım. Ama ne yazık ki babam ve o sürtük kafın ona karşı fazla mesafeli. Onun yanında olmak rahatlatıyor. Kendimi buluyorum. Sanki değişik bir büyüsü var. Herkesi kendine çekiyor. Hep onun yanında olmak istiyorsun. Ve ben korkuyorum anne."

Son kurduğum cümleyle anlamadığını belli eden bir ifade yolladı.

"Neden korkuyorsun Aras? Aşık olmaktan mı?"

Evet. Kesinlikle aşık olmaktan. Ben herkese karşı soğuk davranan çocuk, onun yanında değişiyordum.

"Sanırım evet."

Aslında kardeşim değildi. Babalarımız aynıydı sadece. Bu da kardeş olmayacağımız anlamına gelmiyordu. Siktiğimin kalbi sadece onunla nefes alabiliyordu.

"Aşık olmak için korkma. Yanlış kişiye aşık olacağın için kork. Ve şu anda da yanlık kişiye aşık oluyorsun. Sen ve o imkansızsınız Aras. Biliyorsun değil mi?"

Kafamı salladım. "Biliyorum. Ama neden onu her saniye yanımda istiyorum? Neden başkasını istemiyorum anne?"

Sustu. Herkes gibi.

-

Fazla uzun bir bölüm olmadı biliyorum ama çok şey gelişen bir bölüm oldu ha?

Sizce;

Aras ve Mia imkansız mı?

AraMia.

Uzak BiriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin