1. Bölüm

864 33 7
                                        



Düşündüklerinizi ifade edememek kötü bir duygu olurdu heralde. İnsanlar sizi dinlemeden yargılasa mesela? Nasıl hissederdiniz?

Bunlar son zamanlarda aklımı karıştırıyordu. Çünkü annem ve babam yüzüme dahi bakmıyorlardı.

Bir şey sorduğum da geçiştirip duruyorlardı. Bu durum canımı sıksa da onlara bahsetmemekde kararlıyım.

Bi yandan da Kaan var. Benden iki yaş küçük kardeşim. Onun sorunları ayrı bir dert zaten. Sevdiği kız lezbiyen. Buna bazılarınız gülebilirsiniz ama ben ağlıyorum.

Düşünsenize sevdiğiniz çocuk eşcinsel fazla kötü değil mi?

Aslında bu soruları bırakıp derslerime odaklanmam lazım.
Ama insanın aklına girdimi düşünceler çıkmak bilmiyor açıkçası.
Haftaya okul başlasa da mutsuzum.
Neden mi? Sevdiğim çocuk başka bir şehirde sevdiği kızla yaşıyor. Bense...

Duvarla kesişmeyi bırakıp dolabımın karşısına geçtim. Babamla beraber aldığımız siyah elbiseme baktım.  Sekizinci sınıftaki yıl sonu balom içindi. Çok kavga etmiştik ama en sonunda benim seçtiğimi almıştık.
Şimdi de öyle olmayı her şeyden çok istiyorum. Yanağımda hissettiğim ıslaklıkla gözlerimi tavana diktim.
Ağlamaktan nefret ediyordum.
Başkalarına karşı güçsüz görünmekten.
Genelde tek başıma ağlardım. Bütün hissettiklerimi içime atar, gece odamda kendimi rahat bırakırdım.

Salonda oturan babama haber vermeden evden çıktım. Beni umursamadıklarını söylemiştim sanırım. Yüzüme çarpan soğuk havayla hırkama daha da gömüldüm.
Kışı sevmiyordum. Dışarı da kalan insanlar, aç kalan çocuklar...

Sokak lambasının kaldırımlara düşürdüğü ağaç gölgesini incelemeye başladım. Bu şehri seviyordum. Ne olursa olsun. Aşık olduğum çocukla bu şehirde tanışmıştık. Pek romantik olmasa da güzeldi. Doğum gününde üstüne kola dökmüştüm. O günden sonra yüzüme bakmamıştı. Gerçi ondan öncede bakmıyordu ki. Ama sonradan yani bir kaç sene geçtikten sonra sekizinci sınıftayken müzik öğretmeni ikimize proje vermişti.
Sonrası belli özür dilemiştim. Ve çıkmaya başlamamız ayrı bi delilik zaten.

Yağmur yağmaya başlayınca kendime küfrettim. Şemsiye kullanmayı sevmezdim ama şimdi tam da o şeye ihtiyacım vardı. Bu durumdan nefret ediyorum. Hırkamın cebinden telefonumu çıkardım. Whatsapp'dan arkadaş grubumuza girdim. Dört  yıldır arkadaştık. Hepsini ayrı ayrı seviyordum. Nisa, en yakın arkadaşım oydu. Seneye ODTÜ'de okumak istediği için Ankara'ya gidicek. Bu beni ve diğerlerini üzse de ona bahsetmiyorduk. Hayalleri vardı çünkü.

*Domuzlar*

Emir:Millet sıçmaya gidiyorum! Gelen? ;))

Nisa:Kendin sıçabilirsin Emir.

Emir: Ok bebeğim

Ben: Emir kanka sohbetine bayılıyorum shsjej

Emir: Sıçmakla meşgulüm bebeğim sonra konuşalım mı?

Kahkaha atarak telefonu cebime koydum. Emir... Nisa'nın aşık olduğu çocuk. Her ne kadar nefret ediyorum dese de ona karşı bir şeyler hissettiğine eminim.
Kolumda hissettiğim elle hızla arkama döndüm.

"Mia. Sen misin?"

Adımı nerden biliyordu. Yüzünü incelemiştim ama tanımadığıma eminim.

"Kimsin?"

Gözlerini gözlerime dikti. Yıllardır görmemişte şimdi hasret gideriyormuş gibi bakıyordu. 

"Mia. Sen misin?"

Derin bi nefes alıp kolumu çekmeye çalıştım. Siyah deri ceketi fazla dikkat çekiciydi. Güçlüydü de.
Bu sefer ben dik dik bakmaya başladım.

"Kolumu bırakır mısınız?"

Yavaşca kolumu bıraktı. Ardından yürümeye başladı. Kimdi bu?
Sesi tanıdık geliyordu. Ağzımı açıp konuşucaktım ama o benden önce davrandı.

"Çok yakında tanışacaksın."

Multimedia: Mia.

Uzak BiriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin