Her Şeyin Başlangıcı

12 3 0
                                    

"dıt, dıt, dıt, dıt"

09.30
"Esleem, okula gitmeyecek misin? Uyann. Kızım gezi yok mu bu gün."

"Yok anne, hayır yani gezi varda ben yokum. Bizim sınıf cezalı gitmeyecek geziye. Hiç sınıfta falan da bekleyemem kusura bakmasınlar." Aşırı uykuluydum sesim doğru düzgün çıkmıyordu bile.

"Yok ya, hadi canım hadi o zaman gideceksin paşa cezanı çekeceksin."

"Anneeeeğ."

10.00
"Saat kaç oldu niye hala çıkmadın sen Muazzez hocan gruba mesaj atmış bak mutlaka gelsinler diye."

"Orospu Muazzez." Ağzımın dolu olması avantajını kullanmıştım. Ama anlaşıyan pek işe yaramamış.

"Ne dedin ne hadi kalk kalk, marş marş rota okul."

"Ne kadar komiksiniz ya şapşik şeyler sizi, öldüm gülmekten." Kapıyı yavaşça çekip evden ayrılmıştım.

"E çantan Esleem, duyuyor mu? Hiç. " Belki de duymazdan geliyordum.

10.30
Okulun sürgülü kapısı açıktı ve güvenlikte yoktu. İçeri doğru yöneldim.

"Günaydın Emel abla. Bu gün okulda bizden başka kimse kalmayacak galiba. " Emel abla resepsiyonda dururdu.

"Evet, sizden başka."

"Nasıl yani?"

"Sadece siz, öğretmenlerde geziye gidecekmiş, bize de izin verdiler. Hiç anlamadım ama tatile hayır demem. " Böyle bir şey olamazdı. Sadece biz ve başımızda bir yetişkin olmadan mı? Okul savaş alanına dönerdi. Hızlıca Muazzez hocanın odasına gittim.

"Hocam, Günaydın kusura bakmayın ama sadece bizim cezada kalmamız mantıklı mı sizce herkes kaçar zaten kimse kalmaz." Muazzez Hoca saçları beyazlamış, kısa, fikirleri ve düşünceleri bayatlamış ama asla bıyıkları beyazlamamış bir rehberlik öğretmeni hemde müdür yardımcısı idi. Milattan önce kalmış psikolojik şeylerini test etmek için tekrar bizi kullanacaktı anlaşılan.

"Canım ne zamandan beri büyüklerimizin düşüncelerini sorguluyoruz Eslemcim. Bugün bunu bana söyleyen 6. kişisin ama üzülme ne kadar uslu durursanız cezanız o kadar sakin geçer eminim ki. " Iy sesi her konuşmasında kulaklarımı tırmalıyordu. Daha fazla dayanamayıp direk kendimi odadan attım.

" Bu kadın ile gerçekten uğraşılmaz." imkansız gibi bir şeydi. Hemen yukarıda ki sınıfıma çıktım. Sınıfta 11 kişi falan ya vardı ya yoktu. Ve bir şeyler olması için beklemeye başladık. Çok geçmeden Muazzez hoca geldi bir kağıda isimlerimizi yazıp hepimizin telefonlarını toplayıp çıkmıştı. Giderken tek söylediği şey ise

" Üslü durmayi ünutmeyin çoçoklarğ. Kancık kadın." Gerçekten Muazzez hocanın aynısı idi hiç kimse gülmeyi durduramadı.

11.23
Saşırtıcı bir şekilde yarım saattir kimseye bir şey olmamıştı. Caner Eren ve Selim uyukluyor, Melisa, Simge ve Eylül her zaman ki gibi dedikodu yapıyor, Sıla herkes ile sohbete girmeye çalışıyor, Barkın, Engin, Akın, Mert ve Serkan muhabbet ediyor, Selin yanımda resim çiziyor, Emir de devamlı olan kıskançlıklarıyla Eceyi darlıyordu.

"Şaşırtıcı olması gerektiğinden sakin kimsede ölmedi çok tuhaf." dedi Selin defterden kafasını kaldırarak. İşte iti an çomağı hazırla. Eceden bir ses yükseldi.

"Rahat bırak artık ya bıktım yeter." Ve ardından hızlı sınıftan çıkıp gitti. Tabi ki bende Selin ile birlikte peşinden gittik. Gittiğimizde Ece ağlıyor Selin de Ece'yi teselli etmeye çalışıyordu. Bir an önce Emir'den ayrılması lazımdı. Emiri bir sülük gibi düşünebilirsiniz. Hayatımda bu kadar toksik bir ilişki görmemiştim. Senenin başından beri çıkıyorlardı. Sürekli kavga ederlerdi ama şu son bir haftadır Ece'nin fazladan sıkıldığını hissetmiştim. Ben bunları düşünürken Selin Eceyi kendine getirmişti bile. Sınıfa tekrar girdiğinizde Emir Ece'nin yanına gelmeye çalıştı Ece Emir ile konuşmak istemiyordu. Selin ve bende doğal olarak engellemeye çalışmıştık. Emir birden Selini ittirdi. Selim her zaman " Emir ile söz dalaşına girmeyin çünkü aşağıda kalmamak için her şeyi yapar" derdi.

"Dur artık gerizekalı dur. Her haksız olduğun durumda insanlara saldıramazsın."

"En azından senin gibi milletin arkasından iş çevirip hayatlarını mahvetmiyorum. Seni ciddiye bile almıyorlar. Hiç fark etmedin mi? Uyum sağlayamıyorsun bize. Kimsenin gözlerinin içine bakmamasından bunu anlaman gerekirdi." Bu okula bu yıl gelmiştim. Her şey ilk başta çok iyiydi ama olaydan sonra her şey başıma yıkılmıştı. Gözlerim doldu. Bu sözlerin konumuzla ne alakası olduğunu zerre anlamamıştım ama canımı aşırı sıkmıştı bu söz. Ölmeden yapmam gereken bir şey vardı. Emirin ağzının ortasına bir tane yapıştırdım.

" Gerizekalı! " Bu sefer üstüme doğru yürümeye başladı. Baktılar Emir iyice çığırından çıktı. Zaten ayaklanan Barkın olaya bir yumruk attı. Barkın her zaman Emir ile kavga etmeye yer arardı. Belki Emire gıcık olmasının başka bir sebebi vardı bilmiyorum ama bildiğim şey Emirin Barkın ile yarışamayacağıdır. Emir üstüne gidildikçe daha fazla kuduruyordu. Selin beni aradan çekti.

" Ona bakılırsa Barkın sen de az değilsin milletin sevgilisiyle arasına açan sen değil miydin? "

"Emir doğuştan kıl doğmuşsun oğlum seni bir döndürmek lazım sanki ha ne dersin." Akın ve Mert ortamı sakinleştirmeye çalışıyordu. Eren okulda yardım isteyebileceğimiz biri varmı diye bakmaya gitmişti. Melisa birden araya girip dedi ki. "Ama ben bu hikayeyi biliyorum Bu bileklik olayı değil mi?" Ece birden Melisayı ittirdi.
"Ya sen bir dursana artık."

"Bunları 5 dakika önce sevgiline söyleseydin bunların hiç birisi olmazdı."Selim uyuduğu sıradan yavaşça kalktı.

" Ne oluyo anasını satayım. "dedi Selim esniyerek.

" Valla bizde anlamadık. Emir kuduz olmuş galiba."Emir hala sağa sola vurma derdindeydi ama Akın onu sıkıca tutuyordu.

" Abisi bak Eceye sen uyanınca sakinleşti gördün mü? "

Ece Melisaya yumruk attı. Bu hiç kimsenin beklediği Bir şey değil di. Hemen Eceyi tutmak için oraya yaklaştım. Tam Eceyi tutacak iken. Eylül kırık bir dolap kapağını Eceye vurmak için savurdu. O an öğrendim ki Ecenin refleksleri baya iyiymiş. Sonrası bende biraz bulanık.

"Bildiğin Eceye kahbe muamelesi yapiyorsun Emir yalan mı? Sanki seninle sevgili iken arkadaşlarıylada takılıyor gibi gösteriyorsun." Ama Ecenin o çocuklarla bebekliklerini birlikte geçirdiklerini biliyordu. Selimin olayı sonunda anlaması ve Emir ile kavga etmeye başladıklarını hatırlıyorum.

"Ya zaten Herkesin arkasından konuşup yüzüne gülüyorsunuz."

"Kim bilir kendi içinizde neler planlıyorsunuz yılanlar."

"Oğlum telefon falan yok mu? Lan yanınızda müdürü, ambulansı, polisi arayın yapın bişeyler."

"Abi şakaysa hiç hoş değil Muazzez odasını kitlemiş giderken." Dedi Eren soluk soluğa

"İşin kötüsü çıkış kapısında kapalı." dedi Sıla anlaşılan kaçmayı denemişti.

"Onu bunu bilmem ama tanıdığım en iyi yılan Sılaydı."

"Ne planlıyor şu kadın hiç bir şey anlayamıyorum."

"Rahat gezebilen insan bırakmadınız şu okulda."

"Kendi aranızda bir şeylere gülüp duruyorsunuz."

"İnsanlar kendilerini sorun hissediyor."

"Bok var okulda niye geldiysem evde yatıcaktım ben."

"Selim yeter artık ölecek şimdi bırak şunu."

"Herkes bıktı artık." sürtüşmeli bir kavgaydı galiba bu cümleler kafamda dönüp duruyordu. En son Selim Emiri masanın üstüne yatırmış dövüyordu. Emir ise tekmeleyerek kurtulmaya çalışıyordu. Hiç kimse Selimi tutmuyordu 55 kilo Caner dışında. Selimin bir sözü vardır beni kavga ederken tutmayı kavga bittikten sonra sizi de döverim. Caner de zaten Emire bayıldığı için tutmuyordu Selimi. İşler daha fazla çığırından çıkmasın diye uğraşıyordu. Emir Selimden altından kalkabilmek için elinin uzandığı yerdeki cam bir şişeyi alıp Selimin başında kırdı. Zaten yerde gözlerim yarı açık yatıyordum. Yanımdaki masanın üzerinden de cam kırıkları her yere saçıldı. Son çığlık sesleri hatırlıyorum.

12.45
"Eslem, eslem beni duyuyor musun? Eslem gözleri aç."

Sıradan Bir GünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin