Bölüm 16

69 47 0
                                    

🌿🌿🌿Yorumlarınızı ve görüşlerinizi yazın lütfen 🌿🌿🌿

Selim

Çocukluğumda ki bir cumartesi sabahını hatırlıyorum şimdi.
Babam, ellerini göğsünde bağlamış çatık kaşlarıyla yaptığım hata için özür dilememi bekliyor ama ben dudaklarımı birbirine bastırmış gözlerimden damlamak üzere olan yaşları geri göndermeye çalışarak sessizlik yemini etmiş gibi bekliyorum.
Annem demeye dilim varmayan kadının beni aşağılayıp durmasına sonunda bir karşılık verdiğim için babamın ölümcül bakışlarına maruz kalmıştım her zaman olduğu gibi.

Annem beni doğururken ölmüş yetim bir kadınmış. Babam onu okulda görmüş beğenmiş peşinden aylarca koşmuş ama benim annem çok ketum olduğu için babamı biraz süründürmüş.
Tabi bir de babamın okulda adı playboy diye anılınca, annem daha çok uzaklaşmış. Eh! kaçan kovalanır misali, annem kaçtıkça bu artık bir gurur meselesi olmuş gibi her yolu denemiş. Sonunda okulda herkesin önünde evlenme teklifi edince annem küçük dilini yutmuş ve zaten tutulup kaldığı adama evet demiş. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine demek çok isterdim ama öyle olmamış.
İstediğini elde etmiş olan babam için annem artık bir heyecan olmaktan çıkmış.

Babamın sevgisizliği bir karanlık gibi çökmüş evlerine.
Hatta çapkınlığı ve küçük kaçamakları elinden geldiğince görmezden gelmiş ama sonunda her kadın gibi vazgeçmiş.
Neticede bir adam yedisinde neyse yetmişin de o'dur. Evi terk etmeye karar verdiğinde bu defa da sürpriz yumurtadan çıkar gibi ben çıkmışım. Belki bu sefer akıllanır çocuğu için uslanır diye umut eden anneme " aldır gitsin " dediğinde annemin koca bir tokadı ve nefreti babamın üstüne lanet gibi çökmüş. Annem onu karnında benimle terk etmiş. Zavallı annem karnında benimle bir tek dilenmediği kalmış. Sonrasında zaten beni doğururken öldüğünde babam varlığımı kabul etmek zorunda kaldı.

Annemi sevmeyen bir adam beni neden sevsin? Sevmedi. Hatta elinde kaldığım için hep küçümseyerek baktı.
Kendi paramı kazanmaya başlayıp da o evden ayrıldığımda daha 16 yaşındaydım. Hem okudum, hem çalıştım ve bugün işte buradayım.

Başkomserim Cüneyt Tuncer, babamın daha önce hiç yapmadığı şefkati ve desteği her zaman göstererek benim için önemli biri oldu.
Hakan, her yaramazlık yaptığımda yanımda olarak abilik yaptı.
Şimdi düşünüyorum da, hayatın bana geç vermiş olduğu aileye artık sahibim.

Okuldan içeriye girerken bunları düşünüyor, yıllar sonra babamla karşılacak olmanın gerginliğini yaşıyordum.
Bugün Hakan maktûllere yardım eden profösorün resmini gösterdiğinde kaskatı kesilmiş ekiptekilerin sorgu dolu bakışlarıyla sertçe yutkunmuştum.
Hakan ne olduğunu sorup dursa da Başkomiserim anlayışla karşılamış zamanı gelince anlatacağımı bilerek konuyu değiştirmişti.

Uzun koridor gözlerimde uzadıkça içimde ki gerginlikte artmıştı.
Kalabalık öğrenci gruplarının meraklı bakışları arasında büyük kapının önüne gelip derin bir nefes alarak kapıya vurup içeriye girdik.

Yıllar sonra babamı, yüzünde ki kırışıklıklar ve saçlarında ki beyazlarla görmek zorlukla yutkunmama sebep olmuştu.
Başını masasının üstünde duran bir tomar kağıttan kaldırdığında meraklı bakışlarını kaldırdı. Hakan dan sonra bana değen hareleri şaşkınlık dolu bir ifadeyle değişmişti.
Hakan'ın anlamayarak ikimizin arasında gidip gelen bakışları babam da durdu.

" Şinasi Eroğlu değil mi?" Diye soran Hakan ile bakışlarımı babamdan çektim.

" E-Evet buyrun " dedi önünde ki koltukları gösterip ve devam etti

" Ezo ve Meryem için geldiniz sanırım " dedi kısık çıkan sesiyle.
Hakan başını olumlu anlamda sallayıp evet dediğinde babamın hüzünlü bakışları beni buldu.

📢📢Konuşan Gözler (KİTAP OLDU)📢📢Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin