Bu bölümü de Miya'larımızın annelerini bulan miwamou ya adayalım.
Nasıl aklıma gelmediler hayret doğrusu
İyi okumalar....
Osamu telefonunu kapatıp ayaklandı. Hemen ellerini çıkarttığı kıyafetlere atan beden pijamalarını çıkarmaya başladı. "Sevgilim ne oluyor?" Suna, Osamu'nun bu aceleci tavrı sebebiyle endişelenmişti. O da hemen ayaklanıp dolabına ilerlemişti. Nereye gittiği önemli değildi. Onu yalnız bırakmayacaktı. Biliyordu, özellikle böyle bir günde önemsiz bir şey için bu kadar telaş yapmazdı.
"Bilmiyorum Suna, bilmiyorum. Kita-san aradı. Bir şeyler anlatıp durdu. Tek bildiğim Atsumu'nun kayıp olduğu" Suna içinden 'Tanrım' diyerek hazırlanmaya döndü. Öyle aceleyle çıktılar ki Suna ailesine haber vermeyi bile unuttu. İkili Osamu'nun motoruna atlayıp eve geri döndü. Evlerinin olduğu sokağa girdiklerinde beklenmedik bir sessizlik vardı. Osamu buradan giderken sokak resmen inliyordu. Komşuları on sekizinci yaşın kutsallığına saygı duyup bir günlüğüne izin vermişlerdi.
İkili motorun durması ile inip kasklarını çıkardılar. Osamu kaskını yere atıp içeri koştu. Ev boşalmıştı. Sadece arkadaşları vardı. Bazıları telefonla konuşuyor, bazıları öylece oturuyordu. Kita ise salonun ortasında dört dönüyordu. Osamu'nun geldiğini gören beden hemen onun yanına ilerledi. "Osamu! Sonunda geldin!" Osamu tekrar etrafına bakındı "Neler oldu burada? Atsumu nerede?"
Osamu'nun sorusu üzerine Lev'in kısık sesi yankılandı odada. "Gitti" Osamu daha fazla dayanamadı ve bağırmaya başladı. "Ne demek gitti! Biri bana burada ne sikim döndüğü düzgünce anlatabilir mi?! Kardeşim nerede?!" Kita onu sakinleştirmek adına "Tamam, bana bak. Kısaca anlatacağım. Sen gittikten yarım saat sonra Sakusa buraya geldi. Komori zorla getirmiş. Atsumu o sıra yukarıdaydı. Ne olduysa aşağıya indiğinde oldu" dedi.
Osamu sabırsızlıkla "Yine kavga mı ettiler? Bunu için niye kaçsın bu çocuk!" diye bağırdı. "Osamu!" diye bağırdı Aran ve "onların kaderleri bağlandı" diye devam etti.
(Şimdi çoğunuz kavga ederken oldu dedi ama atladığınız bir yer var. Kaderin bağlanması göz göze gelince gerçekleşir ve mantıken kavgaya tutuşmak için önce birbirlerini görmeleri lazım. Bu da göz göze geldiler demek)
İkili öylece kalırken ortama kısa süreliğine bir sessizlik hakim oldu.
(AZ ÖNCE NELER YAŞADIM BİLEMEZSİNİZ. APTAL WATTY BİR AN DA BENİ BURADAN ATTI. GERİ GİRDİM BÖLÜM YOK! O KADAR YAZDIM GİTTİ DİYE BURADA SİNİR KRİZLERİ GEÇİRİYORUM. SÖVE SÖVE SİZE AĞLAMAYA GELİYORDUM Kİ neyse ki bölüm hala buradaymış ama KÜÇÜK çaplı bir kriz geçirdim. Bana bu kadarı yetti. Devamını sonra yazarım. APTAL WATTY)
(Üç gün sonra geri döndüm. İki kelime yazıp çıkam bari)
Nasıl yani, Atsumu ve Sakusa ruh eşi miydi şimdi? İki düşman nasıl birbirini severdi? Ruhu bir yaratılan iki kişi nasıl birbirine nefret beslerdi? Osamu ikizinin bunu kaldıramayacağının farkındaydı. Atsumu böyle şeyleri çok dile getirip dışarı vurmasa da sevgi bağını çok önemserdi.
(Yeter bence gidiyom)
Neredeydi şu an? Ne haldeydi? Tahmin ettiği yerler vardı. Nereden başlamalıydı? Çok oyalanmadan kapıya doğru ilerledi. Diğerlerinin ayaklandığını gördüğünde durdu. "Siz burada kalın. Yalnız konuşmam daha iyi olacak" Diğerlerinin içine sinmese de daha mantıklı olduğunun bilicindelerdi. Atsumu kendini gerçek manada bir tek Osamu'ya açardı. Kita üzgün ifadesi ile "Bize haber vermeyi unutma" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soulmate [Sakuatsu]
Fanfiction(Bir süreliğine askıda) İçindeki boşluğu tamamlayan kişinin en büyük düşmanı olacağını nereden bilebilirdi ki? Sakuatsu BxB içerir