Bölüm 1.50 lerin en güzeli olan noyabenimmanit e ithaf edilecekti ama etiketleyince bölüm atılamadığından böyle oldu
Keyifli okumalar...
Neredeyse iki haftayı geride bırakmışlardı. Birbirleriyle uğraştıkları, durmadan kavga ettikleri günlerden sonra bu gün ikili sakindi. Sakusa sabahın erken saatlerinde yemeğini yemiş, havanın güzel olmasını fırsat bilip balkonda ders çalışıyordu. Sanırım en büyük şanslarından biri arka cephede kalan balkonlarının güneş görmüyor olmasıydı. Sıcak ama serin bir ortam oluşuyordu. Tam Sakusa'nın sevdiği gibi.
Atsumu ise koltuğa yatmış, ayaklarını sırt kısmına uzatacak şekilde yatıyor, telefonuyla oynuyordu. Bir süre sonra oflayarak ayaklandı. Burası artık fazla sıkıcı olmaya başlamıştı. İlk zamanlar yapılacak şeyler bulmak kolaydı ama şu an fazlasıyla bunalmış haldeydi. Artık Sakusa'yla uğraşmaktan da sıkılmıştı. Tatil yapmaktan mutluydu ama dört duvar arasında kalmak bir zamadan fazlasıyla sıkıcı bir hal almıştı.
Özellikle Kuroo ve Lev'i bıraktığı için fazlasıyla mutsuzdu. Arada inadına Kenma ve Yaku'ya küfür içerikli sevgi mesajlarını göndermeyi de unutmuyor.
Boş boş geçirdiği bir saatin ardından ayaklandı Atsumu. Öne ve arkaya eğilerek uzun zamandır yatmanın getirisi olan belini ağrısını geçirmeye çalıştı. Üzerindeki tembelliği atmak için duş almaya karar verdi. Ne diyebilirdi ki su altında vakit geçirmeyi seviyordu. Odaya geldiğinde telefonunu şarja takıp bornozunu alarak banyoya ilerledi.
Banyoda rahatlamakla geçirdiği iki saatin ardından sonunda çıkabilmişti. Sabah kapri giyiyor olsa hava yavaş yavaş soğuyordu. Bu yüzden uzun pijama takımını giyip güzelce saçlarını kuruttu. Şarjı dolan telefonunu alıp mesaj var mı diye kontrol ederken salona ilerledi. Grup yazışmalarına cevap verdikten sonra telefonunu cebine attı.
Tam koltupa oturacaktı ki hala balkonda ders çalışan bedene takıldı gözü. O salak bu soğukta orada nasıl oturabiliyordu ki? Gözlerini devirerek girişteki dolaba ilerledi. İçinde bulanan montlardan birini alıp geri döndü. Kısa sürede balkon kapısına ulaşan beden kapıyu açıp dışarı çıktı. Sakusa, kapıdan gelen sesle odaklandığı kitaptan kaldırdı başını. Bir ona, bir de elindeki monta bakıp bir şeyleri anlamlandırmaya çalışıyordu.
Atsumu bir süre kapıda dikilip yavaş adınlarla Sakusa'nın yanına ulaştı. Elleri hafiften tirerken montu daha sıkı tuttu. Şaşkın gencin yüzüne bakmamaya özen göstererek montu sırtına bıraktı. Kısaca montu düzelttikten sonra hızlıca yüzünü çevirdi o taraftan. Yanında dikilirken dışarıyı izliyordu. "Sakın bir şey söyleme" dedi zorla çıkarttığı sesiyle. İçindeki bu duyguyu anlamlandıramıyordu.
Sakusa ise onun bu haline karşı şaşırsada gülümsedi. O da Atsumu gibi önüne dönüp kısaca "Teşekkürler" dedi. Bir süre öylece durdular. Daha sonra Atsumu daha fazla orada kalamayacağı kanısına vardıktan sonra "Tamam o zaman ben şeye- yani içeriye geçiyorum" diyerek hızlıca içeriye girdi. Arkasından kendisini gülerek izleyen bedenin görüş açısından çıktıktan sonra hızlıca yüzünü kapatıp olduğu yere çöktü. Tabii içten içe kendine küfür etmeyi de unutmuyordu.
Bir süredir böyle şeyler yaşıyorlardı ama ilk defa bu kadar şiddetli şeyler hissetmişti içinde.
Ah, ne kadar da utanç verici
$$$$$(Ervaalaşkımsanapara)$$$$$$$
İkili akşam yemeği için sofradayken ortama sessizlik hakimdi. Yine bir süredir tüm öğünleri beraber yiyorlardı. Montu aldıktan sonra bir süre daha balkonda duran Sakusa, güneşin batmaya başlamasıyla içeri girip akşam yemeği hazırlıkları için kollarını sıvamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soulmate [Sakuatsu]
Fanfiction(Bir süreliğine askıda) İçindeki boşluğu tamamlayan kişinin en büyük düşmanı olacağını nereden bilebilirdi ki? Sakuatsu BxB içerir