Gene geldi enayi
Al oku hadi, iki sevin
Sakusa boynuna sarılan kollar ile afallamıştı. Tabii ki böyle bir şey beklemiyordu. Ani refleksle havaya kaldırdığı elleri öylece asılı kaldı. Yüzü ise şaşırdığını belli eden bir yüz ifadesinde takılı kalmıştı. Ne oluyordu şu an da? Atsumu, ona sarılıyor muydu? Peki neden? Kalbinin ritmi değişirken bedeninin verdiği bu yabancı tepkiyi kontrol edemiyordu. Nefesleri hızlanıyor bedeni kasılıyordu. Neydi bu şimdi?
"A-Atsumu"
Atsumu bir süre sessizce sarılmaya devam etti sonra sardığı kollardan birini çözüp siyah saçlı bedenin omzuna geçirdi.
"Karşılık versene be!" diye tepkisini ortaya koyarken, Sakusa kutsal bir emir almış gibi hızlıca kollarını sarışının beline sardı. İtiraf etmek istemiyordu ama iyi hissediyordu. Ona temas etmek, onunla sevgi göstergesi olan bir eylemi gerçekleştirmek gerçektem güzel hissettiriyordu. Olanları hâlâ algılıyamasa da akışına bırakma kararı verdi. Bunları daha sonra düşünürdü.
Kendine şaşırdı. Bazen annesi ile yaptığı sarılmalar ya da ufak temaslar bile onun midesini bulandırırken kollarındaki bu beden içinde tek bir duyguyu uyandırıyordu. Huzur
Kollarını iyice sıkılaştırıp kendine çekti. İlk defa kokusunu bu kadar net alıyordu. Başı boyun girintisine bu kadar yakınken heyecanlanması normaldi. Çok güzel kokuyordu. Atsumu her şeyiyle çok güzel bir adamdı. Ne kadar sürdü ikiside bilmiyordu ama en sonunda ayrıldılar. Nefesleri, kalp atışları gibi hızlanmıştı.
"Bu ne içindi?" diye sordu Sakusa, az da olsa kendine geldikten sonra.
"Ne anladıysan onun içindi" Sessizce kurduğu cümleden sonra arkasını dönüp hızla odadan uzaklaştı. Yatak odasına geldiğinde kapıyı hızla kapatıp sırtını tahta yüzeye yasladı. Bir elini dışarı çıkmak için savaş veren kalbine atıp durdurmaya çalıştı. Ne yapmıştı o az önce? Sanki dakikalarca öpüşmüşler gibi tepki veriyorlardı ama bu ikili için, bu sarılma bile büyük bir şeydi.
Kalbi yavaşlarken yüzünde beliren izinsiz gülümsemenin farkında bile değildi. Derin bir nefes verip yatağına geri döndü ve hissettiği rahatlamışlıkla, kendini gösteren yorgunluğun üzerine bedenini uykunun kollarına bıraktı. Yüzünde uyurken bile yerini koruyan o gülümsemesi ile.
Sakusa ise bir süre daha öylece dikilmeye devam etti. Bu sarılmanın amacını pek anladığı söylenemezdi. Aklına bir sürü şey geliyordu ama olayın asıl ihtimalini bir türlü kabul edemiyordu. Atsumu ona bir adım mı atmıştı? Elbette ikisi de elinde sonunda bunun olacağını biliyordu ama kendilerini öyle şartlamışlardı ki bir türlü bunu kabullenip ihtimal dahiline alamıyorlardı. Peki, eğer bu gerçek bir adımsa nasıl karşılık vermliydi?
Elini ensesine atıp kaşıdı ve böyle bir yere gelemeyeceğinin farkındalığı ile işine devam etmeye başladı. Bir yandan bunu düşünüyor bir yandan yemek yapıyordu. Hastalık yavaş yavaş bedenini terk etse de hâlâ yerini koruyan bir kırgınlık ve arada vuran kuru öksürüğü devam ediyordu. Kırgınlığın sebebiyeti olan baş ağrısı fazla düşünmeyle iyice artmaya başlamıştı. Yemek yedikten sonra ilaç almayı aklına yazıp işine devam etti.
Bu tarz yakınlaşmalar iki tarafında göz ardı ettiği belli şeylerin gün yüzüne çıkmasına sebep oluyordu. Nasıl ya da ne sürede olursa olsun ikiside buradan el ele çıkıp kendilerini bekleyen hayata atılacaklarını çok iyi biliyordu. Lakin onlar için tek güncel sorun, bunun nasıl olacağıydı.
Kabul etmek istemiyordu ama çok hoşuna gitmişti. İnsanların her türlü temasından nefret duyan Sakusa Kiyoomi, aptal bir çakma sarının sarılışı için yalvaracak kadar sevmişti. Sebebini bile bilmediği bir kucaklamanın içine dolduruğu o duygular, hissettirdiği o tarif edilmez huzuru çok sevmişti. Belki bunu kabul etmek istemiyordu ama hissettikleri öylesine güçlüydü ki, bunu inkar etmek koca bir aptallıktan başka bir şey olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soulmate [Sakuatsu]
Fanfiction(Bir süreliğine askıda) İçindeki boşluğu tamamlayan kişinin en büyük düşmanı olacağını nereden bilebilirdi ki? Sakuatsu BxB içerir