chapter three

547 37 57
                                    

-1-

İstediğin oldu mu?" dedim bana doğru yürürken.

"Temiz çıktı."

"Bir şey demeyecek misin anne?"

Beklediğim gibi hiç bir şey söylemedi.Haklı olduğumda hep böyle yapardı zaten.Haklı olmadığımda ise kıyamet kopardı.

O gün neredeyse hiç odamdan çıkmadım.Sürekli yatakta bir sağa bir sola dönmekten başka çarem kalmamıştı.En sonunda sıcaktan bayılacak dereceye geldiğinde kendimi duşta buldum.

Uzun süren soğuk bir duşun ardından havluyu bedenime sarıp mutfağa indim.Tam kendime içecek bir şeyler hazırlıyordum ki kapının çalmasıyla elimdekileri tezgaha bıraktım.

"Billy?"

"Maggie?" diye karşılık verdi.

"Neden bornozla duruyorsun, karşımda."

"Duştan çıktım Bay Aptal.Noldu neden geldin?" üstümdekini düzeltmeye çalıştım.

"Max kayıp, bugün okula gitmemiş.Ben de sorumluluk sahibi saygın bir abi olarak onu arıyorum."

"Anladım.Peki sana nasıl yardımcı olacağımı mi söylesen artık?" dedim gözlerimi devirirken.

"Şu her zaman takıldığı çocuk...Adı neydi ya?" başını salladı.

"Lucas?"

"Ha evet o.Onların evinin adresini versene bana bi' bakayım."

"Neden sadece Lucas?" dedim içeri doğru yürüyüp kalem ve kağıt çıkarttıktan sonra.

"Genelde onunla takılıyor,dedim ya."

"Saçma sapan bir şey yapma Billy,ve yavaş sür.Oralar karanlıktır." dedim elimdeki adres yazılı kağıdı verirken.

"Hayatımı kurtardın."

"Her zaman."

"O zaman,görüşürüz." elindeki kağıtla birlikte kapıya yöneldi.

"Hargrove mu geldi yoksa yanlış mi duydum."

"Hey senin çocuklara bakıcılık yapman gerekmiyor mu?Ne işin var burada?"

Soruma cevap bile vermedden tekradan merdivenlerden odasına çıktı.Yüzünü düşük olduğunu anladığımdan peşinden gittim.

"Ne oldu?Prensesle geceniz güzel geçmedi mi?" dedim yatağına otururken.

"Aslına bakarsan,hayır.Kavga ettik."

Sürekli kavga edip barıştıkları için artık şaşırmıyordum bile.

"Ben anlamıyorum,birbirinizi bu kadar sevip aynı zamanda nasıl nefret edebiliyorsunuz?"

Çok sessizdi normalin aksine,ne cevap veriyor ne de yüzüme bakıyordu.Steve'i böyle görmek gerçekten de çok garipti.

"Neyse,ben uyuyacağım." demesiyle odasından çıkmam arasında bir kaç saniye vardı sadece.Konuşmak istememesinden belliydi her şey.

Odama gidip geç saate kadar oturmamın ardından sabah erken kalkacağımı hatırlayıp yatağıma yöneldim.

-2-

try me : billy hargrove & maggie harringtonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin