#1

53 18 95
                                    

Market poşetlerini elimde taşırken 2 hafta önce ölen babamı düşünüyordum. Çok genç sayılmazdı fakat ölmek için biraz gençti. Hiçbir sebep yokken saatlerce kaybolmuş ve ardından ölü olarak polisler bulmuştu. İntihar diyorlar fakat bir insan neden boş yere intihar etsin ki ? Oğlunu neden bıraksın ? O günden sonra kendimi toparlayamadım. Babama çok bağlıydım, ailemden geriye tek o kalmıştı.. Bu beni hüsrana uğratıyor. Hayatım bok gibi, eminim ki bir çoğunuzunda öyledir. Babam ve ben bir şekilde çalışıp karnımızı doyuruyorduk. Annem yıllar önce gitmişti evden. Yaşıyor mu yaşamıyor mu ? pekte umrumda değildi açıkçası. Yüzünü bile hatırlamıyorum. Ben 6 7 yaşlarındaydım hafızam o kadarda kuvvetli değil. Bu hayatta en çok değer verdiğim kişi babamdı. Bir iki tane arkadaşım var onlarda değerli benim için babamdan sonra gelen ilk kişiler(zaten çevremde başka birisi yok.) fakat babamın yerini kimse alamaz işte. Bir arkadaştı, annemdi, öğretmenimdi yeri geldiğinde benim doktorumdu. Kısacası babam her şeyimdi. Şimdi ise babamın olmaması beni yıkıma sürüklüyor.

Bunları düşünürken ayağıma taşın takılması ile sendeleyip düşmekten son anda kurtuldum. Derin bir nefes alıp evimin önüne geldiğimde anahtarımı cebimden çıkardım, kapıyı açıp içeri girdim. Ardımdan kapıyı kapatarak elimdeki poşeti mutfağa götürüp bıraktım. Salona ilerleyip koltuğa oturarak televizyondan haberleri açtım. Bir yandan telefonum ile ilgilenirken duyduğum haber ile duraksadım, dikkatimi televizyona verdim. Bir örgütün arandığı ile ilgili bir haber yapılıyordu. Cinayetten üç kişi tutuklanmış fakat onlar kaçmanın bir yolunu bulup gitmişler. Onların izini arıyorlarmış. Haberde geçen sokak ismi ile kaşlarımı kaldırıp şaşkınca televizyonu izledim. Çünkü sokak ismi bizim di ve örgütün saklandığı ev ise yakınlardaydı, onlara ulaşmaya çalışıyorlardı. Televizyonu hızla kapatıp bir nefes vererek arkama yaslandım. Evden çok çıkmamaya özen göstermem gerekiyordu. Bunları boş vererek ayaklandım, odama ilerleyip kapısını açarak içeri girdim. Üstümü hızla değişip pijamalarımı giyinerek kendimi yatağa attım. Gözlerimi kapatarak kendimi uykunun kollarına bıraktım.

...

Gözlerimi araladığımda hava henüz aydınlanmamıştı. Yerimden doğrulup gözlerimi ovuşturarak yataktan indim. Banyoya ilerleyip elimi yüzümü yıkayarak biraz kendime geldikten sonra mutfağa ilerledim. Kahve kupasını ve nescafe çıkarttım. Dolaptan sütü çıkartarak tezgaha koydum. Kahveyi bardağa döküp sütü ısıttım. Sütü de bardağa boşalttıktan sonra bardağı elime alıp salona ilerledim. Koltuğa oturarak kahvemi yudumladım. Bir yandan telefondan sosyal medyada takılıyordum. Bir kaç saatin ardından güneş iyice tepeye çıktığında karnım gurultusu ile yanaklarımı şişirip nefesimi üfledim. Mutfağa ilerleyip elimdeki kupayı çalkalayıp makinaya koydum. Buzdolabının kapağını açarak içine baktım. Kendime yiyecek bir şeyler alsam iyi olacaktı. Babam öldükten sonra geçimim çok zordu. Bir işim vardı fakat yeterli değildi.

Odama ilerleyip dolaptan kendime bir şeyler çıkartıp üstümü giyindim. Anahtarımı ve telefonumu alıp evden çıkarak kapıyı kilitledim. Dün ki haberden sonra biraz korkmadım değil. O yüzden hızlıca gidip gelmeliydim. Anahtarımı ve telefonumu cebime atarak hızlı adımlar ile markete ilerledim. İçeri girip neye ihtiyacım varsa alarak kasaya ilerledim, paramı ödedim ve marketten çıkıp eve yürümeye başladım. O sırada yere düşmüş bir çocuk görmem ile ona ilerledim, yardım amaçlı elimi uzattım. Çocuk bana döndüğünde ise biraz garip bakıyordu. Sanki korkmuş gibi ? Anlam vermeye çalışırken başıma yediğim sert darbe ile elimdekiler yere düşmüş ve bilincimi kaybederek yere düşmüştüm. Gerisi karanlık..

...

Bilincim yavaş yavaş yerine gelirken etrafta hiç ses yoktu. Gözlerimi kırpıştırıp nerde olduğumu anlamak için etrafa bakındım. Burası depo değildi ya da işgence odası değildi. Evet kaçırılmıştım bunun bilincindeydim fakat burası güzel bir evdi. Şık mobilyaları, evin tasarımı beni kendine hayran bırakmıştı. Sonradan aklıma dank edince birisi var mı diye kontrol amaçlı etrafa bakındım. Birini bulamayınca sessizce ayaklandım. Saçma bir şekilde ellerim veya ayaklarım bağlı değildi. Madem kaçırıyorsunuz adam akıllı kaçırın onu da mı ben diyeceğim ? Rahat bir şekilde çıkış olduğunu tahmin ettiğim kapıya ilerledim. Kapıyı açmaya çalıştığımda kilitliydi. Elimi anlıma vurup anahtar aramaya başladım. Bulamadığımda sesli bir nefes verdim masanın üzerindeki kutuyu karıştırırken arkamdan gelen topuk sesi ile birlikte içimden büyük bir siktir çekip sertçe yutkundum. Yavaşça başımı kaldırıp arkamı dönerek sesin sahibine baktım. Siması bana birisini hatırlatıyordu, tanıyor gibiydim. Bunu boşvererek konuşmak için dudaklarımı araladım.

PlaymateHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin