Boyut

20 5 2
                                    

"Karanlık, bizi kurtaran tek şeydi.."

"Lan! Lan uyan!" Ulaşın kolumu dürtüklemesiyle beraber gözlerimi açmıştım.
"Omuzumu kırdın oğlum bi dur!" uykulu sesimle konuşurken, Ulaş omuzumu çürütmüştü.
"Adel kalk!" en sonunda dayanamayıp kalktım. Gözlerim hala kapalıydı. dağılan kahküllerimi düzelltim. Gözlerimi açtığımda gördüğüm manzara inanılmazdı.

"Eeıım.. Bu ne lan?" gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Çünkü sınıf sarmaşıklarla doluydu. Işıklar kapalıydı ve tahtada kan olduğunu düşündüğüm izler vardı.

"Bu rüya olmalı?" dememe kalmadan içeri bir kadın girdi, biraz bakındı ve çıktı. Ulaş arkamızda olan panodaki kartonu düşürdü.

"Aptal, ne yaptın!?" sınıfın açılan kapısı ile oturduğum yerde düştüm. Yani sıranın altına. Aynı kadındı. Deli dana gibi ortalıkta dolanıyordu.

Öğretmen masasına geçince yerimi değiştirmem gerektiğini düşündüm, duvar kenarından orta tarafa neredeyse sürünerek geçtim. Ama Ulaş bana bön bön bakmayı tercih etti. Oturduğum zaman bacaklarıma değen soğuk bir şey hissettim. O yöne baktığımda, demir bir çubuk gördüm. Elime aldım, sanki yıllardır bu anı bekliyormuş gibi nedensizce sırıttım. Kadın duvar tarafına gitti. Yani, Ulaş'ın olduğu tarafa.. Sıranın altına eğilecekti ki yerimden kalktım,

"Selam güzellik." dedim, kadın arkasını döndü. Dönmez olaydı.. Yüzü kan içindeydi. Biraz bakıştık, sonra kafama dank etti ve sopayı kaldırıp kadının kafasına vurdum. Kadın sopanın darpesiyle bayılmış olmalı ki yere yapıştı.

Ulaş'a baktığımda gözünü kapatmış çok masum bir çocukmuş gibi oturuyordu.
"Hadi kalk, gidelim." gözlerini yavaşça açtı. "Oha kızım ne yaptın sen? Elindeki sopa ne öyle." nefes aldım..

"Diyorum ki, bu sopayı Çağdaş'ın münasip bir yerine s-" Ulaş'ın ağızımı kapatmasıyla sözüm kesildi.
"Tamam, sus." elimle kolunu ittirdim. Ulaş bir kadına, bir bana baktı.

"Kızıl cadı seni. Hadi gidelim." kadını orada bırakıp dışarı çıktık. Kapıyı kapattık.
"Ah bekle!" sınıfa geri döndüm. Ulaş arkamdan baktı. Öğretmen masasının arkasında, yere düşmüş olan sandalyeyi kaptım. Kadına son kez baktım ve sınıftan çıktım.

"Ne işe yarayacak bu?" Ulaş'ı dinlemeyip kapıyı kapattım ve sandalyeyi kapının önüne koydum.
"Bu işe yarayacak." Ulaş yüzünü onaylar gibi salladı ve yere attığım sopayı alıp yürümeye başladı.

"Onu ben alayım." elinden sopayı kaptım. Ve sanki podyumda yürüyen bir mankenmiş gibi yürüdüm koridorda.

"Acaba başkaları var mıdır?"
"Başlatma başkalarından Ulaş. Bizimkiler yok." o sırada omuzuma değen el ile bastım çığlığımı.
"NOLUYOR LAN?!" Didem ve Arda'yı karşımda gördüm. Elimi kalbime götürdüm,

"Destur vermeden niye geliyorsunuz anlamış değilim."
Didem yüzüne bir tebessüm ekledi,
"Biz de sizi merak ettik." Ulaş'ın kıkırdadığını duyunca arkamı dönüp kafasına bir tane yapıştırdım.

"Ne gülüyorsun lan? Az önce altına edecektin, n'oldu iki dakikada?" Arda Ulaş'a bir bakış attı,
"Ne oldu az önce?"
"Bi tane kadın geldi yanımıza, yüzünü görmeniz lazım, kan revan.. Her neyse, deli dana gibi dolandı. Sonra çıktı. Ardından bu gördüğünüz aptal varlık ses çıkarttı. Kadın tekrar geldi, ben de yerimi değiştirdim, yanımda bi tane sopa vardı. Aldım onu elime, kadın Ulaş'a doğru eğilince ben de kadının kafasına vurdum bayıldı. Yani umarım öyle olmuştur. Sonra Ulaş'a bir baktım, gözleri kapalı, dizlerini çekmiş gövdesine, çikolatası alınmış bir bebek gibi oturuyor."

KOMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin