Kaybedecek Şey Kalmadı

2 0 0
                                    

-"Beni yenemezsin."
-"Evet, belki yenemem. Ama kaybedecek hiç bir şeyim yok."

(Adel'den)

Sanırım yaklaşık 15 dakikadır buradayım. Kapıya sırtımı dayamış ve yere çökmüş bir vaziyette neden dilimizi yanlışlıkla acıdığını ama bilerek ısırdığımızda acımadığını düşünüyordum.

Normalde şu an buradan çıkmam, arkadaşlarıma gitmem gerekiyordu. Burada beklerken bir el silah sesi daha işittim.

Acele ile ayağa kalktım. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Sadece oraya buraya koşuyordum. Çağdaş olmasaydı bunların hiç biri olmazdı. Başından beridir onda bir şey olduğunun farkındayım. Ama sakalım yok ki lafım dinlensin...

"Hadi kızım, hadi Adel. Kızıl saçına yandığım hadi. Bir şeyler yap ya! Bir şeyler düşün.. Çalıştır saksıyı hadi!" söylenirken de bir yandan kafama vuruyordum.

Buradan çıkmanın güvenli olduğunu düşünmüyordum ve yanımda olan silahın içinde bana yetecek sayıda mermi olduğunu düşünmüyorum. Ama bir şeyler yapmam lazımdı. Yoksa hepimiz ölecektik. Açıkçası tek başıma ölmektense, arkadaşlarımın yanında ölmeyi tercih edebilirdim. İhtiyacım olan zekam şu an yer yarıldı içine girdi! Onların ne yaptığını çok merak ediyorum. Çıktığımdan bu yana iki el ateş duydum. Umarım bir şey olmamıştır...

"Ya burada açlıktan gebereceksin, ya da o kadın gebertecek seni kızım. Kaçışın yok... Bismillah." diyerek kapıyı açtım. Silahı belimden çektim ve elime aldım. Merdivenlere doğru çıkarken merdivenlerin üstünde olan bir gölge gördü gözlerim. Bu... Bu... Çağdaş?

"Hey! Çağdaş sen misin!?" bana doğru baktı.

"Derin! Şükür seni bulabildim. Ben, ben çok özür dilerim! Ne dediğimi bilemedim aklım yerinde değildi! İyi misin!?" gözlerinde bir endişe vardı,

"E-evet iyiyim.. İyiyim de. Sen neden çıktın? Diğerleri nerede!?" ellerini omuzlarıma koydu,

"Söyleyeceğim ama.. Bak sakin olacaksın tamam mı?" başımı salladım,

"Sen çıktıktan on dakika sonra falan bizde çıktık. O sırada zombi gibi bir şey yanımıza geldi. Saldırmaya başladı bize. Bir anda çoğaldılar. Diğerlerini bir yere götürdüler. Zar zor kaçabildim!" tek kaşımı havaya kaldırdım,

"Peki ben çıktıktan sonraki silah sesi? O neydi Çağdaş?" ona güvenemiyordum...

"O mu..? O aslında şöyle gelişti... Sen çıkınca Arda çok sinirlendi bana. Silahı aldı bana doğrulttu, 'seni öldüreceğim' falan dedi. Kendimi korumaya çalışırken silah ateşlendi."

"Arda iyi mi!?"

"E-evet evet hepsi iyi. Yani iyilerdi. Takip edecektim ama çok kalabalıklardı Derin! Korktum.. Sen haklıydın! Ben korkağın tekiyim!" gülümsedim,

"Ha şunu bileydin... Delireceğim ya! Nereye gitmiş olabilirler..?" volta atmaya başladım.

"Ben bakalım diyorum hm? Yani biliyorum şu an bana güvenmiyorsun falan ama.. Onları beraber ararsak bulabiliriz belki. Yanıma iki tane bıçak alabildim sadece.." dedi bana elinde tuttuğu bıçağı uzatırken. Ona asla güvenemezdim. O söylediklerinden sonra hele! Asla! Ama konu can arkadaşlarımdı.

Zehra ve Emir ile çok vakit geçirmemiş olabilirim ama onlarda benim arkadaşım olmuşlardı. Diğerlerini saymıyorum bile...

"İyi! İyi tamam! Ama bak, benim dediğim olacak. Aksi halde basarım bi' yerine tekmeyi bilesin." ellerini havaya teslim olur gibi kaldırdı,
"Siz ne derseniz o patron!" elindeki bıçağı aldım,
"Nereden başlayacağız?" etrafına bakındı, yukarı baktı falan.

KOMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin