8. Bölüm

1K 70 260
                                    

Aramızda çok az bir mesafe kalmıştı. Nefeslerimiz birbirine değiyordu.

Hinata

Dudaklarımız arasında milimler kalmıştı.

Tam o sırada sertçe açılan kapı ile ikimizde birbirimizden uzaklaşıp kapıya döndük aniden. Gelen Natsuydu

N: Onii-chan annem sizi akşam yemeğine çağırıyor.

Hem aniden açılan kapı hem de az önceki yakınlık yüzünden kalbim çok hızlıydı. Kageyamaya baktığımda onun yanaklarının da kızarık ve nefeslerinin de hızlı olduğunu farkettim.

Yavaş adımlarla ve hiç konuşmadan mutfağa gittik.

(Bayan Hinata= B.H)

B.H: Shoyo iyi misin yüzün kıpkırmızı olmuş. Ateşin mi var?

Alnıma koydu elini ve ateşim var mı diye kontrol etti.

"Hayır ateşim yok. Sadece oda biraz sıcaktı o yüzden."

B.H: Eğer iyiysen sorun yok. Hadi oturun sofraya.

Yemeğimizi yerken aynı zamanda sohbet ediyorduk. Bence annem Tobio ve benim aramda bir şeyler olduğunu biliyor ve laf almaya çalışıyor. Çünkü Tobio ya sevgilisi veya hoşlandığı Kişiler hakkında sorular sordu. Ama Tobio asla açık cevaplar vermedi bu yüzden rahatça yemeğimi yedim.

B.H: Tobio, yarın Cumartesi bu gece burda kalmak ister misin? Saat geç oldu Eve gitmen zor olur. Ama ablana haber vermeyi unutma.

Anne ne diyorsun sen?!

T: Ah, burda kalabilir miyim?

Tobio kabul mü edeceksin cidden mi?!

B.H: Tabiki bizim için hiç sorun değil.

T: Tamam ablamı arayıp geliyorum.

Hala az önce ki konuşmayı tam algılayamamış boş boş bakıyordum etrafa. Daha sonra tobio geldi.

T: Ablam izin verdi.

B.H: Tamam öyleyse ben Shoyo nun odasına yatak hazırlayayım. Shoyo sen de sofrayı toparla biraz.

Annem mutfaktan çıktı ve ben de bulaşıkları makinaya diziyordum. Tobio da bana yardım ediyordu.

Mutfağı topladığımızda annem de gelmişti.

B.H: Tamamdır yatağı hazırladım. Siz isterseniz biraz daha oturun ama çok geçe kalmayın Natsu'yu uyuttuktan sonra ben de yatacağım.

"Tamam."

Annem gittikten sonra salonda oturup biraz televizyon izledik. Arada sohbet ediyorduk ama odada olanların bahsi hiç geçmedi ve bu beni çıldırtıyordu. Az daha öpüşücektik ama olmadı! Natsu seni küçük! Neden beş dakika sonra gelemedin ki! Aaaaaaaaaaaaaa! Çıldırıcam!

Ben kendi kendime iç savaş yaşarken Tobio esnedi ve dikkatimi ona vermemi sağladı.

"Eğer uykun geldiyse yatalım."

T: Olur yatalım.

Televizyonu kapattım ve yukarı odama çıktık. Annem Tobio için futon (Japonlara özgü yer yatağı) hazırlamıştı. Tobio'ya bana çok büyük gelen kıyafetlerimi vermiştim ve ona tam uymuştu. Lanet olsun bücürlük.

Yatağıma uzandım o da futona yattı. Bir kaç dakika geçmişti ki aklıma bir şey takıldı. Ya Tobio yer yatağında rahat edemezse. O bizim misafirimiz ve rahat olması gerek değil mi.

"Tobio. Eğer istersen burda yatabilirsin."

T: Tamam.

Direkt kabul etti demekki gerçekten rahat hissetmiyordu. O ayağa kalktı ve ben de futon a geçmek için yataktan kalkmaya çalışıyordum.

Birden Tobio üzerime yattı ve mecbur yatağa düştüm.

"Tobio! N-ne yapıyorsun?!"

Elleri belimi sarıyor kafası ise göğüsümdeydi. Yavaşça bana baktı.

T: Burda yatabileceğim söyledin.

Söylediğim şeyden bunu mu çıkarmıştı bu aptal?!

Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki göğüsümde yatarken bunu duymaması imkansızdı.

Madem böyle uyuyacak o zaman üstümden kalksın çok ağır.

"Tobio üstüme yatmak zorunda mısın? Çok ağarsın."

Bunu söylememle birlikte üstümden kalktı. Ben de kalkmaya yeltenince beni belimden tutup kendine çekti. Elleri belimi sararken göğüsü sırtıma değiyordu. Nefesini boynumda hissediyordum. Ve kalıbımı basarım ki kesin kıpkırmızı oldum.

O gün uyuyamayacağımı düşünüyordum ama aksine hayatımdaki en rahat uykuydu.

Öpüştürmedim onları hehe( ͡° ͜ʖ ͡°).
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Sonraki bölümde görüşürüz.

Sen ve Ben |~Kagehina~|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin