8: Kokain

508 51 12
                                    

Odasına girdiğimde etrafı dağıtma korkum olmamıştı bu sayede etrafı rahatça aramaya başlayabilirdim. Her yer her yerdeydi zaten. Odası havasızlıktan kokuyor olduğu için camı açma ihtiyacı hissettim ancak koku değişiminden bir şeyler anlayabileceğinden şüphelendiğimden dolayı bunu yapmadım.

Şifonyerin üstündekileri birer birer kaldırıp altlarına baktıktan sonra çekmecelerini karıştırmaya başladım. Siktir bu da neydi böyle? Bulduğum küçük poşeti kaldırıp içindeki toza baktım. Kokain mi satıyordu bu herif? Bunu çalarsam başım derde girer miydi? Evet. Çalacak mıydım? Evet. Çünkü iyi para ederdi.

Bulduğum birkaç küçük poşeti alıp patlamayacaklarından emin olarak çantamın içine attım. Şu içi boşalmış bira şişesini de doldurmam gerekiyordu. Büyük ihtimal paketlerin eksikliğini fark ederdi ancak beni nereden bilsindi ki?

Biraz daha etrafta para aradıktan sonra umutlarım suya düşmüştü. Burada para mara yoktu. Neyse, en azından bulduğum maddeler işime yarayabilirdi.

Kapıdan gelen sesle bütün hareketlerimi durdurdum. Okulda değil miydi bu herif?

"Eddie bizi öldürecek."
"Dustin bir dur."

Bunlar Steve'in çocukları olmalıydı. Eddie ile tanışıyorlar mıydı? Bir dakika, bu ucube çocuklara kötü mü davranıyordu?

"Nereye koymuş olabilir?"

Onlar bu telaşla beni fark etmezlerken hızlıca odaya göz gezdirip saklanabileceğim bir yer aradım. Yatağın altı...

Çantamı sessizce yere bırakarak dizlerimin üzerine çöktüm ve ses çıkarmamaya çalışarak yatağın altına doğru süründüm. Yatak arkamda kalacak şekilde kendimi konumlandırdıktan sonra dizlerimden iterek bacaklarımı yatağın altına soktum.

"Odasına bakalım."

Onlar buraya doğru gelirken hızlıca bedenimi de içeri itekleyerek nefesimi tuttum. Tam da bu sırada koluma bir şey batmıştı. Dikkatlice bakınca çok yüzeyli bir zar olduğunu fark ettim. Aradıkları zar bu olmalıydı. Bu sırada odaya girip etrafta dolanmaya başlamışlardı bile.

"Oyun senaryolarının neden bu kadar karanlık olduğuna şaşmamalı."

Ufak bir kıkırtı duyulduktan sonra biri yatağın sağ tarafına ilerlerken diğeri de sol tarafına geçmişti.

"Sence yatağın altına bakmalı mıyız?"

"Iy, hayır. Orayı görmek istemiyorum."

Sikeyim, resmen aralarında sıkışmıştım. Avucumun içinde tuttuğum zarı çaktırmadan sağ taraftakinin ayakkabısının üstüne koydum. Ardından da hızlıca elimi geri çekerek ağzımı kapattım. İçerisi yeterince havasız değilmiş gibi bir de kokuşmuş yatağın altında kısılıp kalmıştım.

"Hey, Mike."

Ah, bu da huysuz olandı. Sağ tarafımdan gelen ses zarı görmüş olabileceklerinin kanıtıydı. Kafamı çok dikkatlice zarı koyduğum ayakkabıya çevirdim. Evet, Dustin'in zarı alışını görebilmiştim.

"Buldum, haydi zehirlenmeden gidelim."

Hızlı adımlarla önce odadan sonra da karavandan çıktıklarına emin olduğumda sürünerek yatağın altından çıktım. Odanın bohem ve boğuk kokusu bile o fare yuvası kılıklı yerden sonra ferahlatıcı gelmişti.

"Şükürler olsun."

Tozdan bembeyaz olan üstümü ve saçlarımı silkeledim. Resmen yirmi yıl yaşlanmıştım. Daha fazla burda kalmaya dayanamayarak eşyalarımı da alıp kendimi odadan dışarı attım.

Kutsal; Eddie MunsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin