Düşüyordu. Çığlık atıyordu ancak duyan yoktu. Düşüyordu ve çevresi, ne olduğu belli olmayacak şekilde bir hızla hareket ediyordu. Sanki bir suyun içinde belli belirsiz bir yer vardı. Sanki biri suya boya damlatmıştı da, boya şekle girmeye çalışıyordu.
Çığlık atmayı bıraktı bir süre sonra. Madem suyun içindeydi, nasıl nefes alıyordu?
"Bu gerçek değil." diye düşündü. Tam o sırada sert bir şekilde yere çakıldı. Canı hiç acımamıştı. Ölmesi gerekmez miydi?
"Burası kesinlikle gerçek değil." diye düşündü bir kez daha. O sırada aklına geldi olanlar. Dumbledore'un ofisine gelişleri, Düşünseli'ne yaklaşması ve düşmesi. Lily, Düşünseli hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyordu ancak insanların anılarını izlemek için kullanılan bir şey olduğunu biliyordu. Öyleyse, bu birisinin anısı olmalıydı. Çevresine bakındı. Geceydi. Etrafta çok kişi yoktu. Etrafta olanlar da hızlı şekilde yürüyorlardı. Bir sokaktaydı.
"Hogsmade burası!" dedi kendi kendine biraz yüksek sesle. Ancak kimse kafasını çevirip ona bakmamıştı. O sırada Dumbledore'u gördü.
"Profesör Dumbledore!" diye bağırdı, Dumbledore dönmemişti bile.
"Profesör Dumbledore!" dedi daha yüksek sesle. Ancak Dumbledore yine dönüp bakmadı. Yürümeye devam ediyordu. Lily, Dumbledore'un yanına kadar koştu.
"Profesör, biz de sizi arıyorduk. Ofisinize geldim ve buraya dü..." Bunları bir saniyede söyledi ama lafını bitiremeden Dumbledore sağına dönüp Lily'nin içinden geçiverdi. Küçük bir çığlık attı Lily ve sonra olanları anladı. Bu bir anıydı, gerçek değildi, Lily de görünmez bir izleyiciydi. Bir video veya film izlemek gibi, sadece izleyebilir, müdahale edemezdi. Kimseye dokunamaz, kimseyle konuşamazdı.
Dumbledore, Domuz Kafası'na doğru yol alıyordu. Lily de onu takip etmeye başladı.
Domuz Kafası'na girdiklerinde ayakta duran turuncu saçlı, büyük gözlüklü, uzun ve zayıf bir kadın hızla Dumbledore'un yanına gidiverdi.
"Merhaba Profesör Dumbledore. Geldiğiniz için size minnettarım. Çok teşekkür ederim." diyerek elini sıktı kadın.
"Ah, rica ederim Bayan Trelawney. Asıl ben teşekkür ederim."
Bir masaya geçtiler. Lily de yanlarına oturdu, onu görmüyorlardı elbette.
"Benle görüşmeye geldiğiniz için tekrar teşekkürler. Kardeşiniz Bay Aberforth Dumbledore da en az sizin kadar kibar. Genetik olmalı bu kibarlığınız. Burada kalmama izin verdi. Ona yardım ediyorum. Tabi Üç Süpürge'ye göre buraya çok az insan geliyor. Gerçi artık hiçbir yerde çok insan yok. Herkes korkuyor. Herkes evlerinde saklanıyor. Çok zor zamanlardan geçiyoruz çok."
"Haklısınız, hepimiz için çok zor zamanlar bunlar. Ancak bildiğiniz üzere buraya sizinle başka bir konu konuşmaya geldim. Hogwarts'ta işe başlamanız için önce bir mülakat yapmalıyız diye düşünüyorum. Kehanet hakkında çok yetenekli olduğunuz söyleniyor. Görüyorsunuz ya, bundan şüphem yok. Sadece merak ediyordum, belki birkaç kehanette bulunabilirsiniz."
"Elbette!" dedi kadın. Dumbledore'a biraz daha yaklaştı. Gözlükleri yüzünden gözleri anormal derecede büyük gözüküyordu. Dumbledore'un gözünün içine baktı ve hüzünlüce homurdandı kendi kendine.
"Ah... Görüyorum. Feci bu." dedi.
"Pardon, bir şey mi diyordunuz?" dedi. Sanki kendi kendine bir kehanette bulunmuş ve kimseyle paylaşmama kararı almıştı. Hogwarts'ta bir işe giremeyecekti anlaşılan. Gülümsedi. Biraz daha konuştular. Ancak Dumbledore etkilenmemişti kadından. Kehanet gördüm diyordu ama devamını getirmiyordu. Pekala yalancı olabilirdi. Pek anlamlı da konuşmuyordu gerçi. Kadıncağızı kırmak da istemiyordu elbette. Tam o sırada kadın birden doğruldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çapulcular - Zaman Yolculuğu Kehaneti
Fanfiction"İmkansızlıklarla baş edip mutlu sona ulaşmak o kadar zor mu?" sorusunun cevabını bulabileceğiniz bir hikaye. Harry Potter'da geçen iki ruh eşinin hikayesi. Peki bir büyücü yanlışlıkla zaman yolculuğu yaparsa ne olur? © All rights reserved. © Tüm ha...