"Tanrım! Birkaç dakika sonra dönmesi gerekiyordu ama dönmedi. Saatler oldu yok!"
Bu sözler Lily'ye aitti. James birkaç dakikalığına dışarı çıkmıştı, hemen döneceğini söylemişti. Ama aradan saatler geçmesine rağmen hala gelmemişti. Sirius konuştu:
"Ne o, James için çok mu endişelendin?"
"Sirius, kapa çeneni!" Sirius iç geçirdi ve önüne döndü. Kaymak birasını içiyordu. Bunu nasıl yapıyorlardı, kimse bilmiyordu ama Çapulcular istedikleri zaman ortaya kaymak birası çıkarabiliyorlardı. Bunu yıllardır yapıyorlardı. Ya bir sihirbazlık numarasıydı, ya da bunun için özel bir büyü bulmuşlardı. Lily ise konuşmaya devam ediyordu.
"Ya yakalandıysa! Ya biri onun James olduğunu fark ettiyse! Peki ya... ya daha kötü bir şey olduysa. Ya Profesör Dumbledore veya McGonagall onu fark ettiyse."
"Endişelenme, Dumbledore ve McGonagall'ın değil profesör olmak, hala yaşadıklarına bile şaşırıyorum. Gözlerinin o kadar iyi görmesi imkânsız." diye konuştu Sirius yine. Sirius'tu işte, hangi durumda oldukları fark etmiyordu tek yaptığı espri yapmaktı.
"Sirius, ne yapacağız."
"Hey, Lils. Endişelenme. Eğer James burada kalır ve biriyle evlenirse ve sen de kedileri olan zırdeli bir yaşlı kadın olursan, kedilerine karışmayacağıma söz veriyorum."
"Sen yine saçmalamaya başladın. Kedilerime karışmak nasıl bir espri olabilir ki? Köpek misin sen Sirius?" Lily bunu söylerken söylediğinin gerçek olduğuyla ilgili hiçbir fikri yoktu. Sirius da Lily'nin onların animagus olduklarını bilmediğini hatırlayınca sustu.
"O zaman, Potter akşama kadar dönmezse onu aramaya çıkacağız."
"Lily'ciğim, işine karışmak gibi olmasın ama pelerin de harita da James'te kaldı. Bilgilerine sunarım."
"Off! Ne yapacağız biz şimdi? Hem burada herhangi birinde de harita olabilir. Ya James'i haritada görürlerse. Ayrıca James'teki pelerin ve haritaya da çok ihtiyacımız var. Dün o kadar plan yapmıştım. Ama bunları o eşyalar olmadan yapamayız. Tam olarak hangi tarihte olduğumuzu anlamak için gazetelere bakmamız gerek. Bunun içinse Gryffindor Ortak Salonu'na gitmemiz gerek. Girmemiz içinse şifre gerek. Eğer pelerin olsaydı saklanıp diğer Gryffindor öğrencilerini dinleyerek şifreyi öğrenebilirdik. Gerisi daha da zor. Orada kesinlikle pelerine ihtiyacımız olacak. Ve zamana. Ve pelerin ve haritadan da önemli olan şey James'in kayıp olması."
"Peki ya şuna ne dersin? Basit bir Hayalbozan büyüsü yap ve olduğumuzdan farklı görünelim. Gece şifreyi öğrenelim ve herkes yattığında Ortak Salon'a girelim. Gazeteleri alıp çıkalım. Sonra James'i bulmanın da bir yolunu düşünürüz."
"Sirius, bu plan, nasıl desem... akıllıca!"
"Neden şaşırmış gibi söyledin. Akıllı olduğumuzu herkes bilir bir kere, sadece derslere çalışmıyoruz."
"Hı hı." dedi Lily inanmış gibi yaparak. Aslında biraz düşününce, haklıydı. Tüm derslerde onun kadar yetenekliydiler. Birçok büyüyü yapabiliyorlardı. Sadece İksir dersleri kötüydü, bunun nedeni ise İksir dersinde akıldan çok çalışmanın gerekli olmasıydı. Hiç bu açıdan düşünmemişti Lily. Gerçekten düşününce kendisini saymazsa James ve Sirius, Hogwarts'ın en yetenekli öğrencileriydiler. Bunu daha önce fark etmediğinden mi yoksa bu fikir ona çok garip geldiğinden mi nedir, ürperdi.
Aradan saatler geçti ve akşam oldu. Lily ve Sirius tanınmamak için birbirlerine Hayalbozan büyüsü yaptılar. Gerçi Sirius Lily'ye büyü yaparken Lily yüzünün mahvolacağı için endişeleniyordu, ama öyle olmadı. Sirius gayet başarılıydı. Lily bundan sonra bininci kez son hatırlatmayı yaptı:
"Unutma tamam mı, özellikle yaşımızda birilerine görünme. Çünkü onlar binalarındaki tüm yaşıtları tanıyorlardır. Doğal davran. Zaten Ortak Salon'a girdiğimizde herkes uyumuş olacak."
"Tamam Evans, aptal değilim anladım. Yine sınıf başkanı havalarına büründün. Tam bir Remus'sun."
"En azından o sizin aksinize normal davranışlar sergiliyor."
Onlar böyle konuşadursunlar, zaman da hızla geçiyordu. Yatma zamanı geldiğinde dışarı çıktılar. Koridorlar da çok az öğrenci vardı. Zaten az sonra gece yasağı başlayacaktı. Ellerini hızlı tutmaları gerekiyordu. Şişman Kadın tablosunun yakınlarında bir yerlere saklandılar. Sonunda bir Gryffindor'lu öğrenci geldi ve şöyle söyledi: "Mimbulus mimbletonia!" Demek ki bu yıl şifre buydu. Şifreyi duyduktan sonra biraz daha beklediler, ta ki koridorlarda öğrenci başkanları bile kalmayıp herkes uyuduktan sonraya kadar. Bir yandan da saklandıkları yerde konuşuyorlardı. Sirius yavaşça sordu:
"Hey, Evans. Sence kütüphanede gördüğümüz çocuk James miydi?"
"Hayır, bence değildi."
"Bence de değildi. Sence adı nedir?"
"Nereden bileyim Sirius."
"Bence o James'in oğlu."
"Evet, hepimiz böyle düşünüyoruz Sirius. Kendini dahi filan sanma."
"İnanmıyorum, kendimi gerçek anlamda dahi sanmıştım." dedi Sirius hayal kırıklığıyla. Gerçekten öyle sanmıştı. Lily ise onun bu söylediğine aldırmadı. Ne yapacaktın? Bin yıl ileri gitsen bile Sirius yine aynı Sirius.
"Peki, sence adı ne? Canım sıkıldı burada beklemekten, sadece tahmin yürüt diyorum. Çok mu büyük iş?"
"Söylersem beni rahat bırakacak mısın?" diye sordu Lily. Sirius ise hevesle başını salladı.
"Harry. Bence adı Harry."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çapulcular - Zaman Yolculuğu Kehaneti
Fanfiction"İmkansızlıklarla baş edip mutlu sona ulaşmak o kadar zor mu?" sorusunun cevabını bulabileceğiniz bir hikaye. Harry Potter'da geçen iki ruh eşinin hikayesi. Peki bir büyücü yanlışlıkla zaman yolculuğu yaparsa ne olur? © All rights reserved. © Tüm ha...