Çapulcular - Zaman Yolculuğu Kehaneti

Bölüm 7 - Huzurlu Kollar

Üçlü yatmaya gittikten sonra, Sirius ve Lily saklandıkları yerden çıktılar. Sirius hala öyleydi, heykel gibiydi. Yürüyor muydu belli değildi. En azından kimsenin ölüm haberini duymamışlardı. Sadece Sirius'un şey olduğunu... Lily buna inanmıyordu ve inanmayacaktı. Nasıl bilmiyordu ama bir şekilde yanlıştı bu. Belki de zamanda ileri gitmek yerine hiçbir şeyin gerçek olmadığı bir paralel dünyaya gitmişlerdi? Hayır, bu çok saçmaydı. Lily bir bahane bulmaya çalışsa da yapamıyordu işte. Bulamıyordu. Bunu söyleyeceğini tahmin etmezdi ama söyledi işte:

"James, sana ihtiyacım var." dedi kendi kendine. İhtiyaç Odası'na gittiler. Lily, Sirius'la konuşmaya cesaret edemiyordu. Onu hiç daha önce böyle görmemişti. Galiba şu anda onunla konuşabilecek tek kişi James olurdu. Ama James de yoktu işte. Lily, gerçek anlamda korkmaya başlamıştı. Kafasını Sirius'tan uzaklaştırmak için kendini başka şeyler düşünmeye zorladı. O üçlüyü düşünebilirdi. Evet, orada yaşadıklarını düşünecekti.

Önce Sirius'la şifreyi öğrenmeye çalışırken çocuğun adını tahmin etmişti. Ve tahmini tutmuştu. Sonra oraya girip gazete almışlardı. O sırada Lily masaya bıraktıkları gazeteyi fark etti. Düşünme işlemini bitirdikten sonra onları okuyabilirdi. Neyse, sonuçta onları okuması için çok zamanı olacaktı. Zamanı kurcalayıp, savaşın olduğu bu yere gelmişlerdi. Sonra yine o üçlü gelmişti. Ve radyoda seri katil Sirius Black'i bulacaklarından bahsetmişti. O sırada ateşten "seri katil Sirius Black" çıkarak "Bul da görelim, Fudge!" demişti. Konuşmalara bakılırsa Fudge, sihir bakanı olmuştu. Oysa Lily'nin zamanında Sihir Bakanlığı'nda çalışan, ama adı çok bilinmeyen biriydi. Lily onu okuduğu bir gazeteden hatırlıyordu, kendi zamanında okuduğu bir gazeteden elbette. Sonra o çocuğun adının Harry olduğunu duymuşlardı. O önceden bilmişti, en azından tahmin etmişti. Şimdiyse şaşkındı. İsim doğru çıktığından değil, ismi bilmesine sebep olan olaydan dolayı.*

Lily düşünmeye devam etti. Umbridge adında birinden bahsetmişlerdi. Bu ismi kütüphanede de duymuşlardı. Sirius -yani büyük Sirius- ve Harry arasında şöyle bir konuşma geçmişti:

"Sirius, burada ne yapıyorsun?"

"Mektubuna cevap veriyorum. Umbridge için endişelendiğini yazmışsın. Ne yapıyor? Melezleri öldürmeyi mi öğretiyor?"

"Umbridge sihir kullanmamıza izin vermiyor."

"Ah, aslına bakarsan hiç şaşırmadım. Son aldığım durumlara göre Fudge savaş eğitimi almanızı istemiyor."

"Savaş mı? Ne sanıyor sihirbazlardan ordu kuracağımızı mı?"

"Aynen öyle! Bakanlığı ele geçirmek için Dumbledore'un kendi ordusunu kurduğunu düşünüyor. Gittikçe paronayaklaşmaya başladı. Diğerleri bunu sana söylememi istemezdi Harry ama yoldaşlıkta işler hiç de iyi gitmiyor. Fudge gerçeğin ortaya çıkmasını engelliyor. Zaten daha önce de her şey kayıplarla başlamıştı. Voldemort harekete geçti."

"Peki, ne yapacağız Sirius?"

"Biri geliyor. Yardım edemediğim için üzgünüm. Bu işte yalnızsınız. En azından şimdilik öyle." Ve kaybolmuştu. Bir süre sonra üçlü ayaktaydı. Kız olan konuşmaya başlamıştı:

"Voldemort gerçekten orada. Kendimizi savunmak zorundayız. Umbridge öğretmek istemiyorsa öğretecek başka birini buluruz." dedi. Ve Harry'ye dönmüştü.

Konuşmalara bakılırsa bu devir gerçekten karanlık bir devirdi. Gryffindor'dan üç çocuğun Sirius'la konuşması Lily'nin içini rahatlatmıştı. Eğer onlar Sirius'a güveniyorsa, demek ki Sirius büyük ihtimalle suçsuzdu. Bir şekilde. Hem bu James'in oğlu değil miydi, kesinlikle doğru taraftaydı. Umbridge'den, melezleri öldürmeyi öğretmesinden ve derslerde büyü yapılmasına izin verilmemesinden bahsedilmişti. "Hogwarts ne hale gelmiş böyle." diye düşündü Lily. Haklıydı da. Nasıl bir Cadılık ve Büyücülük Okulu'nda büyü yapılmazdı ki? Fudge, anlaşıldığı üzere 'Sihir Bakanı' da demek ki kötü tarafta gibi bir şeydi. Çünkü bunu destekliyordu. Belki de kötülerden korkuyordu, -büyük- Sirius onun paronayaklaşmaya başladığını söylemişti çünkü. O sırada Gryffindor Ortak Salon'una giderken Sirius'un söylediği şey geldi aklına Lily'nin. Korku, insana korkunç şeyler yaptırır.