20.gün

293 13 150
                                    

Bu ficte hürkan'ın sevgilisinin adı yok merve'ye pek ısınamıyorum o yüzden bir isim olmayacak yani okurken herhangi biri olarak düşünmeniz sizin için daha sağlıklı olur

Bunun dışında bölümde fazla uzun bir mengola kısmı var umarım rahatsız olmazsınız, olursanız söylemeniz yeterli olucaktır.

İyi okumalar...

Kaan~
Kedicik? Mert'e kedicik mi demişti o, sakin olmalıydım ama bu çok zordu bir bu adam çok sinirimi bozmuştu, iki yüzüne bir tane geçirmek istiyordum, üç mert onun elindeydi işte sırf bu yüzden de dudaklarımı bastırdım ve öfkemi içime hapsettim.

Kapı yavaşca acılıp gıcırdama sesleri kulağımı doldururken başımı kapıya döndürdüm mert kapıdan yavaşca ittirilerek odaya girdi gözleri önce sinirle lyx'ı buldu ama lyx da bana bakıyordu sonra bakışlarını bana çevirdi onun gözlerindeki parıltıya bile hasret kalmıştım yavaşça yanıma yaklaştı hayal gördüğünü düşünüyordu.

Mert~
Hayal değildi karşımda duran kaan kesinlikle hayal değildi ona biraz daha sokulup kollarımı sırtında birleştirdim onun elleri de belimi buldu ve sıkıca kavradı sarılmamız bittiğinde lyx küçük bir 'hah' nidası bıraktı ağzından "Bölüyorum ama artık iş konuşsak" "iş?, ne işi?" "Borç 45.0000 (bin) tl yani parayı teslim etmeden burdan çıkamazsınız" kaan sert bir nefes aldı tam ağzını açıp birşey söyliyecekti ki ben ondan önce davrandım.

"Babamı ara" "Ne?" "Ne!" İkiside aynı cevapı verirken sırıttım "bu borç babamın borcu beni siklemez yani beni değil babamı kaçırmalıydın" "ah, ben o biraz olsun endişelenir sanmıştım bu kadar kalpsiz olması garip" "ver telefonu" telefonumu masadan alıp bana fırlattı az kalsın düşüyordu ama tutmuştum "yakala kedicik" yine sırıttım.

"Ne var, ne istiyorsun"
"Bende seni çok özledim baba"
"Mert ne sikim istiyorsun"
"annem'e kumar borcun olduğunu ne zaman söyliyecektin"
"Ne!, s-sen bunu nasıl ögrendin"

Telefonu biraz kulağımdan çekip lyx baktım "şey ne dersem sen olduğunu anlar" "kaplancık de bence anlar" kafamı tamam dercesine sallayıp tekrar telefona döndüm

"Mert sana soruyorum kimden ögrendin bunu"
"Bir kaplancıktan"
"Se-sen lyx'lasın"
"E sen zekiymişsin"
"Söyle o piçre yoldayım"

Yavaşça telefonumu kapattım "hey babamdan mesajın var" "ne dedi o bunak" "dedi ki 'söyle o piçe yoldayım' çok korkunçtu" "ödüm bokuma karıştı resmen, neyse artık gidebilirsin kedicik" küçük bir kıkırtı verdim lyx'a ve kaan'ı kolundan tutup götürdüm.

Emre~
Sabah başıma vuran ağrı ile uyandım küçük bir esneme ile yatakta doğruldum ve yan tarafıma baktım herzamanki gibi hürkan vardı. Dur bi dakika yanımda hürkan vardı dün ne olmuştu ki aklıma gelen anılarla midem bulanmaya başladı o yüzden hızla banyo'ya girdim ve klozetin önünde diz çöküp ne var ne yok çıkardım.

Yaşadığımız şeyler yüzünden değilde akşamdan kalma olduğum için kusuyordum, banyo kapısı açılırken oraya dönemedim bile acaba hürkan hatırlıyormuydu "Emre iyimisin!" Kafamı olumlu bicimde salladım son kez öğürdüm, hürkan çoktan yanıma çökmüş karnımı okşuyordu. "Gel şöyle ağzını yıkayalım" beni dikkatlice kaldırıp ağzımı yıkamama yardım etti.

Hatırlıyordu peki bunu nasıl anlamışdım, banyo dan çıktıktan sonra beni dizlerinin üstüne yatırmış karnımı okşamışdı, sonra kakktığımda bana yanlışlıkla! "İyisin değilmi bebeğim" demişti en azından kollarına feriha gibi bayılmamıştım, bu laflarından sonra bana herhangi bir tişörtünü vermişti, giymem için çıkmadı bile bende mükemmel taktiğim ile bedenimin sadece 4 saniye gözükmesini sağlamıştım.

317 Gün | SaniyeflixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin