1.Bölüm: Sonsuzluğa doğru ilk adım

3 1 0
                                    

Önümde ki kadavraya son bir kez baktım ve elimde ki eldivenleri çıkarıp sedyenin yanında ki masaya bıraktım. Bu işlemi ilk defa yapıyor gibi yüzüm ekşimişti. Her defasında bir ölüye dokunduğumda aynı hissi yaşıyordum. İşim bittiği için amfiden çıktım ve lavaboya girip kapıyı kapattım. Ellerimi sabunlarken o kadavradan kalbi çıkarırken ki iğrenç görüntü gözümün önüne geldi. Bu his ve görüntüden kurtulmak istercesine sabunladın ellerimi, ardından yüzümü yıkadım ve peçete alıp ellerimi kuruladım. 

Okuldan çıkıp arabama doğru ilerlerken yavaş yavaş o his kaybolmaya başlamıştı. Cebimde titreyen telefonu çıkardığımda arayanın annem olması beni rahatlattı. Telefonu açıp kulağım ve omzum arasına yasladım ve çantamda ki arabanın anahtarını aramaya başladım. 

"Megan." diyerek açtı annem telefonu. 

"Evet anne?" anahtarı çıkarıp arabayı açtım ve içeri oturdum. 

"Nerdesin?" diye sordu annem nedense sesi gergin geliyordu. Ya da bana öyle gelmişti. Arabanın kapısını kapattım. 

"Dersten çıktım, eve geçiyorum. Noldu?" diye sordum. Arabayı çalıştırdım ve otoparktan ayrıldım. 

" Seni merak ettim. Bu hafta sonu richmond'a gelmeyi planlıyoruz. Müsait misin?" diye sorduğunda kırmızı yanan trafik ışığını son anda görüp ani bir frenle durdum. Arkamda ki araba neredeyse bana çarpmak üzereydi ki son anda durabildi. 

"Müsaitim anne. Gelebilirsiniz." dedim ve bir kaç kelimeden sonra telefonu kapattık. Işık yeşile döndüğünde gaza bastım ve evin her zaman döndüğüm sokağından döndüm. 

Bir anda sokakta bir çığlık sesi yankılandı. Önüme atlayan bir kadın aniden durmamı sağladı ve arkamdan gelen araç bana çarptı. Her şey aniden olmuştu. Neyse ki çok büyük bir çarpış değildi ve kimseye bir şey olmamıştı. Önüme atlayan kadın şok olmuş bir şekilde çığlık atarken neden bu durumda olduğunu anlayamamıştım. Birden başka biri daha kadının hemen önüne geldiğinde garip bir ses duydum. Hırıltı gibi. Adam kadına doğru saldırdı ve tam arabanın kapısını açacakken adamın yüzü arkamda korna çalan arabaya doğru döndü. 

Adamın yüzünü gördüğüm anda içimden çığlık atmak geldi. Yüzü... Tıpkı parçalanmış bir ölü gibiydi. Derste her gün gördüğüm cinsten değil, gerçekten parçalanmış bir yüz. Dişleri, ağzı kan içinde, yırtıcı bir hayvan gibi. Ve davranışları psikopat bir yam yam gibi. Korktum. Adamın o halinden gerçekten korktum. Açtığım kapıyı kapattım ve arabayı kilitledim. Kadın tekrar çığlık attığında adam hiç düşünmeden kadının üzerine ilerledi ve boynunu kana susamış bir vampir gibi ısırdı. Kadının eti koptuğunda ve adam onu hiç düşünmeden çiğneyip yuttuğunda bunları bir film seyreder gibi izlediğimi fark ettim. 

Dehşete kapılmıştım. Bu gerçek olamazdı. Olmamalıydı. Adam gözlerimin önünde kadını adeta parçalarken ne yapacağımı bilememiştim. Titreyen ellerim direksiyona, onlara eşlik eden ayaklarım da gaza gitti ve yanlarından hızlıca geçtim. Sokakta başlayan çığlıklar, Evlerden koşarak kaçan insanlar, etrafa koşuşturan köpekler... Telefonu elime aldım ve 911 i yazıp aradım. Telefon çalmadan direkt kapandı. Evimin önüne arabayı bıraktım ve çantamı alıp arabadan hızlı adımlarla inip apartmana doğru yürüdüm. Sokakta ki çığlık sesleri başımı döndürmüştü. Herkes o kadar fazla bağırıyordu ki. Ne olduğuna anlam veremiyordum. O adamın gözleri, ağzı, hareketleri, kana susamış gibi kadını ısırıp parçalaması, kadının o korku dolu gözleri. Gözümün önünden gitmiyordu. 

Çantamdan evin anahtarını çıkardım ve titreyen ellerimle kapıyı açıp içeri girdim. Kapıyı kilitledim ve salona gidip koltuğa oturdum. Telefondan tam annemi arayacakken babamın araması ekrana düştü. Telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Megan, bana evde olduğunu söyle." dedi babam gergin sesiyle. 

Darkness in the Night (Gecenin içinde ki Karanlık)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin