YENİLENEN HAFIZA-BÖLÜM ON ÜÇ

42 17 18
                                    

   "Hiç duygularınızın pes ettiği durumlarla karşılaştınız mı? Umarım çoğu kişi bu yazdıklarımı okuyunca anlamaz. Bu duygulara bir yabancılık hissederler. Biliyorum, kimsenin hayatı kolay değil. Dünyada varlığınızın başlangıcından bu yana hiçbir şey kolay olmayacak. İlk nefesinizi aldığınızda ciğerleriniz öyle bir yanacak ki bunun acısıyla ağlayacaksınız. İlk doğumlarda çocuk bu yüzden ağlar, oksijen ciğerlerini yakar çünkü.

   Hayatınıza devam ederseniz sonra, ilk emekleme, ilk anne deme, ilk yürüme, ilk okul günü... Zaman ilerledikçe siz de bir şekilde ilerlersiniz. Bu yolda çok şey değişir; düşünme şekli ve düşünce yapısı, vücudun şekli, yüz hatlarınız, göz renkleriniz. Hayata bakış açınız değiştikçe ruhunuz değişir.

   Benim duygularım artık pes etti çünkü savaşmanın bir anlamı yok. Tek başıma burada yapabileceklerim sınırlı. Evet, gelirken büyük bir güçle geldim ama devamında olacaklara benim gücüm yetmedi. Düzeni anladıkça bedenim ısrarla itiraz etti.

   Zamanla değişirsiniz dedim ya, burada zaman kavramı neredeyse kaybolmuş. Dünyada da öyle ama burada her adımınız ölüme daha yaklaştırıyor sizi. Her geçen yıl dedikleri şey daha yoruyor insanı. Benim çabalayacak gücüm kalmadı, pes etmek üzereyim. Bir daha aynı şeyler yaşayacak olmak canımı yakıyor, düzeni anlamak zihnimi zorluyor.

   O adam gibi zamanın tozlu raflarına karışmak istemiyorum, ruhumun toz olup kelimelere dönüşmesine izin veremem. Daha fazla dayanamam. Ben bu oyuna daha fazla sabredemem. Egosu tatmin olmamış bir ruha hayallerimi adayamam. Ben Dila Yankı, ilk günlüğümü yazmayı burada bırakıyorum. Yaprak kolyemle onu koruyacak ve ulaşması gereken kişiye ulaştıracağım.

   İntihar ediyorum evet, acele etmem gerek. Ne zaman eline geçti bilmiyorum ama hikayenin kısaca devamında canavar gelip Robin'i parçalıyor, ben kapının arkasında onun acı çığlıklarını duyuyorum. Kapıyı açmanın hiçbir yolu yok çünkü Robin önüne set kurmuş. Dayanamıyorum.

   Göz yaşlarım sayfayı çoktan ıslatmaya başladı, istediğim bu değil. Tekrarlanan on yıl diyorlar, bu öldükçe başa dönmem ve aynı acıları yaşamam demekmiş. Değiştirince daha fazla kişinin acılı ölümlerine tanık olacağım söylendi. Ne kadar doğru bilmiyorum ama bugün canımı yakan herkesten intikamımı alacağım.

   Bunu okuyan kişi, sen Dila Yankı, umarım sensindir. Bir haftadır durmadan yazıyorum, diğerleri gibi on yıl sonra unutmamak için. Değişime kadar aynı yollardan geçeceğini bilmek acı verici, daha fazla acı istemiyorum.

   Lütfen bunların bir son bulmasına yardım et. Kurtuluş bizim elimizde, sana inanıyorum. İpler boynumdan geçtiğinde yeniden başlayıp aynılarını yaşamaya razıysam şu an sadece gelecek için yapacağım. Senden tek bir isteğim var, on yıl sonra da günlük yazmaya devam etmen."

   Vücudum sarsılmaya başlandığında kendimi bir yatakta buldum. Başım, feci derecede ağrıyordu ve karşımda bulanık silüetlerde insanlar vardı. Ayağa kalkmaya çalıştığımda bulanık yüzlü bir adam beni omzumdan iterek geri yatırdı.

   "Gazlı bezi uzat," boğuk sesi uzun bir süre kulaklarımda yankılandı. İki üç kelime o kadar çok beynimde tekrar etti ki burnuma dayadığı şeyi anlamadım. Burnumdan bir sıvı akıyordu, kan.

   "Keşke her şeyi bir kerede okumasına izin vermeseydik." yaşlı bir ses tonu zihnimde çalkalandı. Bulanan midem, yanma hissiyle boğazlarıma acı bir tat getirdi. Başımı yana çevirdiğimde yeri gördüm. Kusmuklarla dolu yeri.

   Onları görmek bana iyi geldi diyemem. Çok uzun süredir aynı şekilde periyotlarla kustuğumu anladım. Gözlerim yeniden bulanık görmeye başlayınca pis ağzımla kendimi geriye attım. Sanki yatak zemininden bir şey beni içeri çekmek ister gibi kuvvet uyguluyordu.

Zamanın Tozlu Rafları (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin