- 3 -

1.2K 134 154
                                    

(Minho'nun anlatımı)

"Düğüne gidiyoruz da benim mi haberim yok? Bu ne güzelliktir hyung."

Ben aynadan kendime bakarken belime sarılan kollarla gülümsedim ve Felix'e teşekkür ettim. Fazla süslendiğimin bile farkında değildim aslında. Sadece gergin hissediyordum. Jisung'la aynı mekanda saatler geçirme düşüncesi vücudumun karıncalanmasına neden oluyordu.

Son olarak parfümümü sıktım ve küpelerimi takarak odamdan çıktım. Felix de peşimden geldi. Koridorda bizi bekleyen Chan hyung ve Changbin geldiğimizi görünce kapıya yöneldiler. Felix hızla gidip sevgilisinin elini tuttu. Onu neşelendirmeye çalıştığı belliydi ama Changbin'in mimiklerinde hiçbir değişiklik yoktu.

O çocuklarla arkadaş olduğumuzu onlara söylediğimizde Chan hyung normal karşıladı ve mutlu olduğunu söyledi. Beraber dışarı çıkma işine de sevindiğini söyledi ve itiraz etmedi. Ama Changbin için aynı şeyler geçerli olmadı. Felix'e nasıl ben yanında olmadan yabancı birileriye konuşursun diye saatler boyu trip attı hatta, kabus gibiydi. Neyse ki bir şekilde onu da ikna etmiştik ve hemen Jisung'a gidebileceğimiz hakkında mesaj atmıştım. Jisung ise bana gideceğimiz mekanın konumunu atmış ve buluşacağımız saati söylemişti.

Kol saatime baktım, buluşma saatimize yarım saat kalmıştı ve daha yeni evden çıkmıştık. Arabayla gideceğimiz için yetişeceğimizi düşünerek fazla strese girmedim. Beni strese sokan tek şey Han Jisung'un karşısında afallayabilecek olmamdı. Aptal hareketler yapmadan bugünü bitirmek için elimden geleni yapacaktım.

Yaklaşık 20 dakika süren kısa bir araba yolculuğunun ardından Jisung'un konumunu attığı mekana gelmiştik.

Şık bir yere benziyordu. Küçük ama ihtişamlıydı ve Changbin'in böyle yerleri sevdiğini biliyordum. Belki gönlünü böyle alabilirdik.

"Bak sevgilim, tam da senin sevdiğin gibi bir yer. Hadi, surat asma artık."

Changbin'in ekşittiği yüzünün biraz gevşediğini görünce rahatladım. Eğer biraz daha surat asarsa yumruğumu geçirecektim çünkü.

"Şu çocuklarla tanışmadan hiçbir şey söyleyemem. Önce bir görmem lazım."

"Sanki Felix'i çocuklardan biriyle evlendireceğiz Changbin, abartma."

"Hyung susar mısın düşüncesi bile sinirlerimi bozuyor."

Chan hyung göz devirerek mekanın girişine doğru yürümeye başladı. Restorana girdiğimiz gibi gözümle onları aramaya başladım. Restorana gelmemize seviniyordum çünkü bar tarzı bir yere gelseydik Changlix ikilisinin fazla içip bizi rezil edeceğinden emindim.

Aniden adının Hyunjin olduğunu hatırladığım çocuk yanımızda belirdi ve bir süre bize baktıktan sonra gülümseyerek el salladı.

"Selam! Bizi arıyordunuz sanırım. Biraz kalabalık bu yüzden bizi görmemeniz normal. Gelin geçelim isterseniz."

Kafamızı salladık ve siyah saçlıyı takip ettik. Jisung, Seungmin ve Jeongin'in oturduğu masaya geldiğimizde baş selamı verdik ve biz de oturduk.

Masaya bir daha baktığımda o gün yanlarındaki kızın da burda olduğunu fark ettim.

Seungmin'in heyecanlı sesini duyduğumda yüzümü ona çevirdim. "Tekrardan selam! Gelmenize çok sevindik. Hem sizinle de tanışacağız bu yüzden mutluyum!"

Seungmin son cümlesini Chan hyung ve Changbin'e ithafen söylemişti. Chan hyung da Seungmin'e karşı en sıcak gülümsemesini sundu.

"Ben de mutlu oldum inanın. Adım Bang Christopher Chan. İsterseniz Chan ya da Chris diyebilirsiniz."

love the summertime // minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin