- 19 -

671 71 152
                                    

(Minho'nun anlatımı)

- 1 hafta sonra -

"Ağlayacağım ulan... Şaka maka bitti yaz." Changbin bir yandan yakınırken bir yandan da araba sürüyordu.

"Zaman çok hızlı geçiyor gerçekten." Sevgilisinin yakınmalarını devam ettiren Felix ise Changbin'in yan koltuğunda oturuyordu. İki dakikada bir yediği bisküvileri Changbin'in ağzına tıkıyor ve kendisi yemeye devam ediyordu.

"Eve gitmek istemiyorum!" Chan hyung ise gergindi. Malum üniversite heyecanı falan...

Evet, harika vakitler geçirdiğimiz yaz bitiyordu. Bu yaz hakkında söyleyeceğim o kadar çok şey var ki... Berbat başlayan ama bir şekilde fazlasıyla güzelleşen bir yaz. Yeni edindiğim arkadaşlıklar, ilk aşkım, bilmem kaç yıllık arkadaşlarımla geçirdiğim harika vakitler... Harikaydı benim için bu yaz. Gerçekten de tarif edilemez bir duygu bu.

Şimdi ise bu güzel vakitleri sonlandırma zamanımızdı. Birazdan eve dönmek için yola çıkacaktık. Bütün hazırlıklarımız tamamdı. Nasıl olsa yaklaşık altı saatlik bir yol vardı önümüzde. Gitmeden önce Jisungların evine uğrayacak ve veda edecektik. Ben ise gözlerim dolu dolu araba camından dışarıyı izliyorum. Seungmin bizim yaşadığımız şehire taşınacakmış, üniversiteyi orada kazanmış. Chan hyung bu yüzden çok şanslı. Hyunjin, Jeongin ve Jisung ise söylemek istemediğim kadar uzak bir şehirde okuyacakları için Jisung'la ilişkimiz uzak mesafe ilişkisine dönüşecek. Tabiki sürekli arayacağım onu. Konuşmayı asla kesmeyeceğiz ama tatiller dışında görüşemeyecek olmak çok canımı yakıyor işte. Jisung'u deli gibi özleyeceğim.

"Min, sana soruyorum."

"Efendim? Duymadım pardon." Gözümden akan yaşları silip Chan hyunga döndüm.

"Niye ağlıyorsun kuzum? Noldu?"

Chan hyungun sormasıyla daha çok doldu gözlerim. Hemen Chan hyunga sarılıp alnımı omzuna yasladım.

"Lan noluyor? Minho iyi misin? Felix yemeyeceğim diyorum hayatım durur musun bir?"

"Kes sesini ve zıkkımlan Changbin. Sabah kahvaltı da yapmadın sen."

Ağlamam şiddetlenince ve ağzımdan hıçkırıklar dökülmeye başlayınca Chan hyung beni daha çok sarmalayıp saçlarımı okşadı. "Sorunun ne olduğunu söyler misin Minho?"

"Oğlum endişelendirmesene. Başladın bir anda zırlamaya. Korkutuyorsun adamı."

"Changbin kes sesini! çocuk ağlıyor sen ne diyorsun? Yok bence biz çocuk falan sahiplenmeyelim. Bok gibi baba olur senden."

Changbin ve Felix'in kavgasını siklemeden bir anda bağırdım. İkili yerinden sıçradı ve susmak zorunda kaldılar. "Jisung'u kaç ayda bir göreceğim ben amına koyayım!"

"Bebeğim bak, zor olduğunu biliyorum ama elimizden bir şey gelmez. Hem sürekli irtibat halinde olacaksınız zaten. Kendini üzmeye değer mi?"

"Chan hyung değer tabi! Her şeyi geçtim Jisung'a sarılmadan duramam ben. Gerçekten söylüyorum bak. Ne yapacağım!"

"Jisung üniversiteyi iki yıllık okumayacak mıydı? İki yıl dediğin ne ki, geçer hemen. yıpratma kendini. Felix yemeyeceğim diyorum hayatım zorlamasan mı?"

"Hem iki yıl boyunca hiç görüşmeyecek değilsiniz ya Minho'm. Tatillerde sen onun yanına gidersin, o senin yanına gelir. Ayrıca ilişkiler için arada böyle mesafeler gerekli. Bir de öyle düşün. Sen de kes sesini Changbin yiyeceksin!"

Canım arkadaşlarım çok doğru konuşuyorsunuz ama malesef ki bunlar benim ağlamama veya Jisung'u özlememe engel değil.

...

love the summertime // minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin