- 4 -

1.1K 123 152
                                    

(Minho'nun anlatımı)

"Minho hyung çık artık şu yataktan ya!Bir de bu sıcakta örtmüşsün üstüne kapkalın yorganı! Hadi kalk artık."

"Felix git ya! Ben burda kendi çapımda depresyona giriyorum git sevgilinle ilgilen."

"Ya ne oldu da depresyona girdin? Bak bebeğim, eğer bana anlatırsan beraber çözüm bulabiliriz. Tatile gelmişiz şurda, kendini üzmeye değer mi?"

Kafamı içine soktuğum yorganı yavaşça üstümden ittim ve bana ilgili bir şekilde bakan Felix'e dudaklarımı büzerek bakmaya başladım. Felix minicik ellerini yanaklarıma yerleştirdi ve yanaklarımı sıkmaya başladı.

"Nolmuş benim minik kedime? Anlat bakalım."

"Yanımda olduğun için teşekkür ederim Lix ama şuanda anlatmak istediğimi sanmıyorum. Hem gerçekten saçma, boşver beni. Dediğin gibi, tatili zehir etmemeliyim. Tekrardan teşekkürler!"

Enerjik bir şekilde söylemeye çalışmıştım ama Felix hala bana garip garip bakıyordu. Güven vermek adına yanağına sulu bir öpücük bıraktım. Gülümsedi ve bedenimi kendine çekip sıkıca sarıldı.

Sarılmaya devam etmiştik, en azından telefonum sesli bir şekilde çalana kadar. Felix'i kendimden ayırdım ve saçlarını karıştırarak oturduğum yerden kalktım. Telefonumu bir kez olsun yanımdan ayırmazdım aslında, şu an neden mutfakta olduğu sorgulamak istemediğim bir şeydi.

Telefonuma ulaştığımda ekranda yazan isimle ofladım. Minju arıyordu. Onu çok seviyordum evet ama aklıma Jisung'u getiriyordu ve ben bundan şikayetçiydim.

Sesimi düz tutmaya çalışırken telefonu kulağıma götürdüm. "Efendim Minju?"

"Minhom! Nasılsın hayatım ya? Çok özlemişim ben seni! Ama dün bir anda gittin diye çok kırıldım sana."

Dün gece sigara içmeye çıktıktan sonra o ortama bir daha giresim gelmemişti. Jisung'un sinirli ve nefret dolu bakışlarının üzerimde olduğunu bilmek iğrenç hissettiriyordu. Ben de Felix'e midemin bulandığına dair bir mesaj atmış ve eve gitmiştim. Başta benimle gelmek için fazla ısrar etmişti ama yalnız kalmak istediğimi söyleyerek bir şekilde ikna etmiştim onu. Bana değer verdiğini biliyordum ama Changbin yanındayken diğer insanlar onun için pek önemli değildi. Sadece sevgilisini düşünürdü. Fazla seviyordu Felix, gerçekten seviyordu.

"Felix'e midemin bulandığını söylemiştim aslında."

"Biliyorum, biliyorum. Şaka yapmıştım sadece. Ah, seni arama sebebime gelelim. Bugün baş başa bir şeyler yapmaya ne dersin? Minho, ben seni gerçekten çok özledim bebeğim!"

Ben de onu özlemiştim, nasıl olsa o beni gören, duyan ve varlığımı fark eden ilk kişiydi, Chan hyungtan sonra. Ona her konuda minnettardım ama eskisi gibi hissettirmiyordu işte. Ne o eski Minju'ydu ne de ben eski Minho'ydum. Artık eskiden yaptığı hareketleri şimdi yapsa bile samimiyetsiz geliyordu ama sonuç olarak hayatımı borçluydum ona, bir anda kötü davranmaya hakkım yoktu.

"Olur, ben de seni özledim."

"Pekala, konum atarım sana. Görüşürüz Lino!"

Bana eskiden seslendiği lakapla seslenmesi gözlerimin dolmasına yol açarken kendimi tokatladım. Aklıma gelen anılar yaşlı hissetmeme sebep oluyordu.

Hızla hazırlanıp evden çıktım. Başta çocuklar tarafından sorguya çekilsem de Minju ile vakit geçireceğimi söylediğimde hepsi onayladı. Minju'yu seviyorlardı ve ona güveniyorlardı zaten.

Buluşacağımız kafeye gidip Minju'nun yanındaki Jisung'u görene kadar her şey güzeldi aslında.

...

love the summertime // minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin