- 20 -

671 69 112
                                    

( Jisung'un anlatımı)

- 2 ay sonra -

"Birkaç dakika sonra düğünden adam kaçıracağız, ay şaka gibi!"

"Jeongin keşke senin kadar heyecanlı olabilseydim bebeğim ama şahsen biraz panik yaptım ben."

Hyunjin ve Jeongin'e göz devirip arkamdaki banka oturdum. "Şu siktiğimin papyonu neden bu kadar sıkıyor? Sıçacağım böyle işe..."

Akşamın karanlığında Hyunjin ve Jeongin'le beraber düğünümün yapılacağı salonun biraz uzağındaki parkta oturmuş babam tarafından çağırılmayı bekliyorduk. Herkes hiçbir şey olmamış gibi Minju'yla evleneceğimi sansa da hayır, asla böyle bir şey olmayacaktı. Hyunjin ve Jeongin sayesinde ailemin baskısından ve Minju'nun saçma sapan tehditlerinden kurtulacak ve Minho'nun yanına gidecektim.

Minju, Minho'nun bizi gördüğü gün bana kendisiyle evlenmek zorunda olduğumu söylemişti. Babam olacak şerefsizle anlaşma yapmışlar, beni zayıf noktamdan vurup kendi yanlarında tutmayı sağladılar. Minho hakkındaydı her bir tehditleri, başka kim için bu kızla evlenmeyi dahi göze alabilirdim ki zaten?

Başlarda ağzımı açamadım. Ne bileyim, aileme değer veriyordum ve özellikle annemi üzmek istemedim. Ayrıca mantıklı düşünemedim, Minho için endişelendim ve o an bana en doğru gelen şeyi yapıp ayrıldım Minho'dan.

Zaten onunla ayrıldığımdan beri Minho'nun arkadaşları iyice düşman oldu bana, Seungmin de dahil. Seungmin'in bana bu kadar kinlenme sebebi Minju'yla barıştığımı sanmasıydı tabiki. Ne yapacağımı bilemediğim iki berbat ay boyunca yanımda sadece Hyunjin ve Jeongin vardı, onlar bana yetti de zaten. Şimdi ise üçümüz oturduk, stresten tırnağımızı yiyoruz. Bir terslik çıkması bizi deli gibi korkutuyor ama pes etmeyeceğiz çünkü bu düğün olmayacak. Ne Minju'yla evleneceğim ne de Minho'yu bırakacağım.

Düğünden kaçıp gitmeyi başardığım gibi Minho'nun yanına gideceğim. Beni kabul edip etmeyeceğini bilmiyorum ama tekrardan güvenini kazanmak için elimden geleni yapacağım. Üniversite için geri buraya dönmek zorunda olsam da ne Minju'nun ne de ailemin yüzüne dahi bakmayacağım bir daha.

"Baban arıyor Jisung, elim ayağıma dolandı konuşamam ben."

"Ağzına tüküreyim Hyunjin ver şu zıkkım telefonu."

Telefonu açtığım gibi babam hemen gelmemize dair bir şeyler zırvaladı ve ben daha ağzımı açmadan kapattı yüzüme. Üçümüz hemen parktan çıkıp düğün salonuna gittik. Babam Minju'nun hazırlanıyor olduğunu ve birazdan geleceğini söyledi. Beş dakika, tam olarak beş dakikamız vardı.

Dikkat çekmemeye çalışarak arka kapıdan dışarı attık kendimizi. Bunu yaparken Jeongin, babamın bizi fark etmesini sağladı. Plan tam tıkırında ilerliyor.

Koşmaya başladığımız sırada babam arkamızdan bize seslendi ve durduk.

"Ne halt ettiğinizi sanıyorsunuz siz? Bu ne şimdi Jisung?"

Jeongin bir yandan üstündeki ceketi çıkarmaya çalışırken konuştu. "Aslında bakarsanız Bay Han, damadı kaçırıyoruz. Bir daha asla takım elbise giymeyeceğim, çok rahatsız!"

"Kafayı mı yediniz siz? Eğer dediklerimi yapmazsan neler olacağını-"

Hyunjin babam daha konuşmasını bitirmeden lafını kesti. "Hiçbir şey olmayacak, Bay Han. Hangi yollardan para kazandığınızı biliyorum ve sanırsam bu bilginin yetkili kişilere ulaşması sizin için sıkıntılı olur."

Babam iyice sinirlendi, yüzü kıpkırmızı olmuştu. "Sen ne biliyorsun da konuşuyorsun ha!"

"Sizden çok şey bildiğim kesin Bay Han. Hukuk öğrencisiyim, beni ciddiye almanızı tavsiye ederim."

love the summertime // minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin