Bölüm 3- Yolculuk

12 2 0
                                    

Neredeyse bütün işlerimi halletmiştim. Alışverişe çıkmış, Jale'ye uğramış, market alışverişi yapmış ve Ayşen teyzenin dedikodularını dinlemiştim. Yani aslında dedikodulardan hiç bir anlamasamda.
Şimdi tek bir işim kalmıştı. Bavul hazırlamak.

Ayşen teyze gittikten sonra odama çekildim. Dolabımdan bavulumu ve çantalarımı çıkarıp yere koydum. Hepsinin ayrı bir görevi vardı. Bazı çantalarıma günlük eşyalarımı koyuyordum. Bazılarına makyaj malzemelerimi.
Bavul ve çantalarımı çıkardıktan sonra yeniden dolabıma yöneldim.

Ellerime belime koyup kıyafetlerime baktım.

"Sen gel bakalım."

Plaj elbisemi çıkarıp özenle bavulumda yerleştirdim. Ardından diğer kıyafetlerimi.

Yarım saatin içinde bütün eşyalarımı yerleştirmiş ardından yatağıma yığılmıştım. Göz ucuyla, odamın duvarında asılı duran saate baktım.

Saat çoktan 21.00 olmuştu.

Planım basitti. Bakım yapacak ardından film izleyecektim. Sonra doğrudan yatağa.

🍄

Gözlerimi gürültülü zil sesi açmıştım. Telefonumu açıp saate baktım. Daha saat 05.00'ti.
Yatağımdan kalkıp kapıya doğru ilerledim.

"Geldim!" Sözlerim üzerine ısrarla zil çalan kişi sonunda zili rahat bırıktı.

Kapıyı açtığımda karşılaştığım manzara karşında bir anlık şoka uğradım.

En önde Jale bana gülümsüyor, arkasındaki Özge başını Beyza'nın omzuna koymuş gözlerini kapatmıştı. Beyza da gözlerini kapatmış uyumaya çalışıyordu. Korkunç olan şey ise Beyza ve Özge'nin bu hâlleriydi.

Ağzımdan sessiz ama tiz bir çığlık kaçtı.

Elimi kapıya yaslayıp cevap verdim.
"Siz nereden çıktınız? Hem bu hâlleriniz ne? Beyza, Özge ne yaptığınızın farkında mısınız siz?"

Fakat ikisininde o kadar uykusu vardıki beni takmadılar.

"Kanka sen hemen hazırlan. Yola çıkıyoruz."
Dehşete düşmüş bir ifade ile Jale'ye yanıt verdim.

"Ne!? Jale ne saçmalıyorsun?"

"Kızım hemen hazırlan yoksa geç kalacağız."

Ben daha ne olduğunu anlayamadan Jale beni odamın kapısına doğru itti.

Daha fazla laf etmeden odama geçtim.

Acele ile dün gece hazırladığım kıyafetleri üstüme geçirdim ve hızlıca saçımı taradım.

Telefonumu çantama sıkıştırıp, bavulumu kontrol ettim. odamdan çıkarıp kızlara verdim.

"Kızlar siz bunları aşağıya indirin. Ben annemlerle vedalaşıp geliyorum."

Koşarak annem ve babamın odasına gittim.

"Anne uyan çabuk."

Annem gözlerini açmadan konuştu.

"Ne oldu kızım?"

Elimi annemin omuzunu koyup onu hafifçe sarstım.

"Anne ben gidiyorum."

Annem cümlem ile hemen ayaklandı ve duvarda ki saate baktı.

"Kızım siz psikopat mısınız? Sabahın köründe yola mı çıkılır? Az dinlenin öyle gidin. Allah korusun kaza falan yaparsınız."
Bunları söylerken bana uyarıcı bakışlarını atmayı da ihmal etmedi.

"Anne ne olduğunu ben de bilmiyorumki. Az önce yatağımda huzurla uyuyordum, sonra zil çaldı. Kalktım baktım, kızlar gelmiş. Hemen gel yoksa geç kalacağız dediler."

"Aa kızım olur mu öyle şey? Çağırsaydın da bir şeyler yeseydiniz. Şimdi öyle aç gidilmez hem kızlara ayıp olur."

"Anne kızlar zaten acele etmemi söylediler. Hem yanlarına bir şeyler almışlardır. Onları yeriz."

Bizim sesimize babam da uyandı. Beni hazırlanmış bir şekilde annemle konuşurken bulunca bize şaşkın bir şekilde baktı.

"Ne oluyor?"

"Babacığım ben gidiyorum. Sizinle vedalaşmaya geldim."

"Şimdi mi gidiyorsun?"

Babam her zaman saat 07.00'ye alarm kurup uyanır. Daha alarm çalmadığı için saatin erken olduğunu anlaması zor olmadı.

"Evet baba. Geç kalmadan hemen gideyim."

İtiraz etmelerine izin vermeden odadan çıktım.
Ve Çınar'ın odasına koştum.

Zavallı kardeşim daha ne olduğunu anlayamadan beni, ona sarılırken buldu.

"Abla!?"

"Çınar ben gidiyorum. Uslu dur."

Çınar liseye gidiyordu ama ona hâlâ bir çocuk gibi davranıyodum.
Çınarın odasından çıkıp kızların yanına gittim. Jale beni bekliyordu. Beyza ve Özge eşyalarımı indirmiş olmalılardı. Hemen kapıyı kilitleyip Jale ile asansöre bindik.

" Jale neden sabahın köründe benim kapıma dayandığını öğrenebilir miyim acaba?"

"Tek senin değilki."

"Allah'ım sen bana sabır ver. Ben burada güzelim uykumu bölmüş, sabahın köründe hazırlanmış, ailemle bile vedalaşamamışım karnım aç yola çıkacağım kızda ki rahatlığa bak."

"Kızım sanki arabayı sen süreceksin. Uyursun sen yine. Hem tatile gidiyoruz senin rahatlaman lazım."

Sonunda asansör zemin kata inmişti de Jale'nin dırdırını çekmeyecektim.

Asansör kapısını açıp Jale ile birlikte dışarı çıktık.

Apartmandan çıktığımızda hafif esen rüzgar ile titredim. Aslında çok üşüyeceğim bir hava değildi. Fakat bir anda rüzgara çıkınca böyle olmuştu.

Hemen Jale'nin arabasına doğru gittik. Jale en ön koltuğa ben de yanına oturdum. Beyza ve Özge ise arkada uyuyorlardı. Hatta yanlarında bir sürü yastık ve yorgan da getirmişlerdi. Ben ise kulaklığımı takip telefonumdan şarkı açtım.

Olaysız geçen bir yolculuğumuz vardı. Yaklaşık iki buçuk saattir yoldaydık. Beyza ve Özge uyanmış kendi hâllerinde takılıyorlardı. Ben ise şarkı dinlemeyi bırakmış kitap okuyordum.
"Kızlar ben çok acıktım." Özge bunları derken bir yandan karnını tutuyordu.

"Jale istersen arabayı kenara çek. Hem yerlerimizi değşitirelim, arabayı ben kullanayım. Hem de yemek yiyelim." Jale hemen teklifimi kabul etti ve arabayı kenara çekti.
"Beyza sen Özge ile birlikte arabadan kamp sandalyelerini ve masayı çıkar."
Bulunduğumuz alan düz ve ormanlık bir alandı. O yüzden rahatça kahvaltı yapabilirdik.

"Bade, biz de yemekleri tabaklara yerleştirelim."

"Tamam." Jale ile birlikte piknik sepetlerini çıkardım. Jale iki tane sepet hazırlamıştı. Birinde yemekler diğerinde ise tabaklar, bardaklar, çatallar vb. vardı.

Beyza ve Özge sandalyeleri ve masaları çıkarmıştı. Ben ve Jale'de yemekleri masaya yerleştirmiştik.

Çok beklemeden yerlerimize geçip sandviç, içecek, biraz zeytin ve peynir ile kahvaltımızı yapmıştık.
Karnımızı doyurduktan sonra eşyalarımızı yerine yerleştirdik.

Tam sürücü koltuğuna oturacağım sırada Beyza omuzumdan tutup beni kenara itti.

"Arabayı ben süreceğim."
Ben şaşkın bir şekilde Beyza'ya bakarken o çoktan sürücü koltuğuna oturmuştu bile.
Ben daha soku atlatamadan Özge Beyza'nın yanında bitiverdi. Jale ile birbirimize bakıp arka koltuğa geçtik.

"Beyza Turizme hepiniz hoş geldiniz. Eğer yolculuğunuzdan memnun kalırsanız 1289'u memnun kalmazsınız 89'u tuşlayanız."

Bundan sonrası Allah'a emanetti...
🍄
Karakterler, mekanlar, olaylar vb. hakkında bilgi postları paylaştığım Instagram hesabım: locketbloom

KAYIP ZÜMRÜT LÂNETİ (Eski Bölümler)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin