Gözlerimi Özge'nin çığlığı ile açmıştım.
"Hey ne oluyor?" dedim gözlerimi açmadan.
"Yemeğimiz ve suyumuz bitmek üzere." Özge'yi hiç bu kadar telaşlı görmemiştim.
Gözlerimi açıp şaşkınca Özge'ye baktım. Normalde kıyafetinin kırışmasına bile çığlık atardı. Ama böyle bir şeyle ilk defa karşılaşıyordum.
Yerimde doğrulup yarı açık yarı kapalı gözlerle kızlara baktım.
"Hey durun bir dakika."
Ayaklarımı yatağımdan çıkarıp bağdaş kurdum. Ve yüzümü sıvazladım. Olayları anlamaya çalışıyordum. Bir dakikalık düşünme sürecinin sonunda neler olduğunu yavaş yavaş çözmüştüm. Gözlerimi yatağımın başında ki giyilmeyi bekleyen ayıcıklı terliğime çevirdim.
"Yani yemeğimiz ve suyumuz bitiyor. Pekala bir düşüneyim."
Ellerimi yanaklarıma koyup düşünmeye başladım. Sonunda aklıma bir fikir geldiğinde gözlerimi kızlara çevirdim.
Ardından derin bir nefes alıp konuşmaya başladım."Neden burayı gezmiyoruz? Belki yiyecek ve içecek bir şeyler buluruz. Filmlerde izlemiştim bu taktiği. Hem de defalarca."
Jale bana garip garip bakıp konuştu.
"Bunun bir taktik olduğundan emin misin?""Hadi ama kızlar. Sadece gezeceğiz." Bunları söylerken oldukça rahattım.
Bu sefer yatağına gömülmüş olan Beyza konuştu."O zaman arabayı nasıl bulacağız?"
"Çok basit Hansel ve Gretel mantığını kullanacağız. Fakat biz farklı olafa ekmek değil de Jale'nin her zaman yanında taşıdığı kurdeleleri ağaçların dallarına bağlayacağız," dedim bir prafesör edasıyla.
Jale ve Özge birbirlerine bakıp olumlu anlamda başları salladılar. Beyza ise gözlerini açıp bana bakmakla yetindi.
Şu an da saatin kaç olduğuna dair hiç bir fikrim yok. Fakat oldukça geç olduğunu anlamak zor değildi. Üç - dört civarındaydı. Kızlar gaz lambası ve fener yakmışlardı. Bunları nereden bulduklarını sorgulamadım. Çünkü buraya Jale'nin arabası ile gelmiştik ve her şey her yerden çıkabilirdi.
Ancak itiraf etmeliyim bu eşyalar çoğu zaman işimize yarıyordu.Çadırda ki loş ışık usulca etrafı aydınlatırken ortamda derin bir sessizlik oluşmuştu. Buranın kitap okumak için mükemmel bir ortam olduğunu düşündüm. Ama şu an gerçekten uykuya ihtiyacım vardı. Gecenin bir vaktinde uyanıp kafamı yeterince yorduğum kaçınılmaz bir gerçekti. Kafamı yastığıma koydum, üstümü örttüm ve ayıcığıma sımsıkı sarıldım.
Gözlerimi kapatmadan önce gördüğüm son şey kızların da uyumaya hazırlanmasıydı.☆゚.*・。゚☆゚.*・。゚☆゚.*・。゚☆゚.*・。゚☆゚.*・。゚
"Bade! Bade! Annen arıyor!"
Karşımdaki ses ile gözlerimi açtım. Özge yanıma gelmiş bana telefonumu uzatıyordu.Yeni uyandığım için Özge'nin ne dediğini anlamamıştım. Uykulu bir ses tonu ile cevap verdim.
"Ne oluyor?"
Özge bana elindeki telefonumu uzattı. Annem arıyordu. Telaşla ayağa kalktım. Özge'nin elinden telefonumu aldığım sırada annem aramayı sonlandırmıştı.
"Hadi ama neden kapattı şimdi?" dedim mızmızlanarak.
Özge gözlerini devirdi ve bana cevap verdi.
"Kadın bir dakikadır seni arıyor. Baktı açacağın yok kapattı telefonu."
Dudağımı büzerek annemi yeniden aramak için telefonumu elime aldım. Ama ne oldu biliyor musunuz? Dehşet verici bir manzara ile karşılaştım. Annem beni 89 kere aramıştı. Annem beni devamlı aradığında ve ben açmadığımda sinirlenirdi. Hemen annemi geri aradım. Bir yandan da alnımda ki terleri siliyordum. Meraklı bir bekleyişin sonunda telefonu açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP ZÜMRÜT LÂNETİ (Eski Bölümler)
FantasíaKAYIP ZÜMRÜT LÂNETİ 1- GERÇEĞİN KAYBOLMUŞ YÜZÜ Bir arkadaş grubu tatile gitmek yola çıkmışlardır. Ama beklemedikleri bir şey olur ve kaybolurlar. Kimsenin olmadığı bir ormanda. Ormanı gezerken buldukları zümrüt onları kurtarabilecek mi yoksa umutlar...