Kaçmak sorumluluklar getirir

101 13 21
                                    

Chan

-28.01.22
Yaklaşık iki yıldır hoşlandığım birisi var ve o Lee Minho. Çok yakışıklı! Ne zaman yanında olsam kalbim olduğunu hissediyorum, beni seviyor o da biliyorum. Yalnızca aramızda birinin olması beni itmesine sebep oluyor.

Ne kadar mutlu dursa da biliyorum onun asıl sevdiği benim , asıl istediği benim biliyorum. Rol yaptıkça o da beni görmeye başlıyor biliyorum. Deli derseniz diyin çok belli ediyor!

Ancak aramızdan çıkmasının çok kolay olmayacağını biliyorum , fazla sustum artık el atmam gerekiyor.

Yaklaşık öğlen saatleri bir sokağın başında çekimser adımlarla yavaşça ilerlemeye başlıyorum gittiğim adres belli , Hwang Hyunjinin asla çıkmadığı , orospu kuyusu barı.

Barın ışıklı tabelası gözümü almaya başlarken elimi kapının üstünde gezdiriyorum. Yapacaklarımla büyük sorumluluklar alacağımın farkındalığıyla içeri adımımı atıyorum.

Hyunjinin odasına emin adımlarla ilerlerken masadaki kırık bardaklar , patlatılan şampanyalar , kucaktan kucağa gezen bir avuç orospu , hepsi beni boğuyor sanki.

Sonunda varıyorum , birkaç tıklamadan sonra kapı sonuna kadar açılıyor. Her zamanki gibi Hyunjin birkaç şarap ve kucağında biricik faresiyle yayılıyor. Ne sinir bozucu ama...

Beni görmesiyle ağzı sonuna kadar açılıyor resmen "Ah Chan! Hoşgeldin!" Kucağındaki herifi ittirirken söyleniyor "Sana saat başı ödemeni yaptım Jeongin , kalk şuradan!". Gösteriş bağımlısı piç , ikinci iş olarak seni halletmeyi çok isterdim.

Jeongin sessizce odadan çıkarken Hyunjin üzerini düzeltip temiz bir kadehe sarap dolduruyor ve gülümseyerek bana uzatıyor "Ne için geldin Chan? Uzun zaman oldu değil mi!".

İlerleyerek üzerinde çeşitli sıvı lekeleri bulunan sandalyeye iğrenerek oturuyorum "Yardımına ihtiyacım var Hwang." Sana ihtiyaç duymak midemi bulandırsa bile.

Hyunjin ciddi bir sebeple gelmemi kavramış olacak ki yüzü ciddileşirken iyice doğruluyor ve pis masasına dirseklerini koyarak gözlerime bakıyor "Ne gibi bir yardım?".

Derin nefes alarak konuşmaya başlıyorum;

"İki yıldır neler yaşadığımı biliyorsun Hyunjin , Minhoya olan sevgimin büyüklüğünü biliyorsun onsuz olduğum her saniye öldüğümü , sen her şeyi biliyorsun."

Hyunjin onaylar şekilde başını sallıyor. Meraklandığı gözlerinden belli olurken elime tutuşturulan kadehi masaya bırakıyorum ve elimde tuttuğum çantadan güç alarak konuşuyorum.

"Ama aramızdaki kaltağı da biliyor olmalısın , Jisungu. Minhonun bir gram yanından ayırmadığı o değerli kaltağını biliyor olmalısın.".

Hyunjin başını sallarken dudakları yukarı doğru kıvrılıyor "Peki benden ne istiyorsun?".

Masasına para dolu çantayı bırakırken Hyunjinin gözlerine bakmak için kafamı kaldırıyorum, nefretle yanan gözlerimi , çarpan kalbimi hissederken net bir şekilde konuşuyorum.

"Burada 3.3 Milyar Won var Hyunjin. Senden öncelikle istediğim yaklaşık bir hafta içinde seni çağıracağım yere gelmen. Geldiğinde yanında bir kaç şişe alkol getirmen. Ve..."

Boğazımda sözler tıkanıyor sanki çıkmamak için kendilerini yırtıyorlar. Zihnimin kavrayamadığı kısımları kelimeler kendi başlarına kavrıyorlarmışçasına yakıyorlar boğazımı.

Gülümserken , Hyunjin parayı sayıyor ve gülümseyen dudakları ile konuşuyor "Ve son istediğin?".

"Jisungu becermen."

-

Başka bir gece daha kabus görerek uyanıyorum. Aylardır her gece Jisungu görüyorum. Orada bana öylece bakıyor bir özür bekliyor , konuşamıyorum belli ki pişmanlık duyduğumu bilmek istiyor ancak kaçırdığı noktayı fark edemiyor.

Ben pişmanlık duymuyorum.

Yaptıklarımdan pişman olmak için çabalıyorum kendimi ancak yapamıyorum. Ne yaptıysam Minho içindi hepsi yalnızca ben biliyorum bu yüzden kimse anlamıyor beni. Ben yanlış bir şey yapmadım.

Ne yaptıysam , aşkım için yaptım.

Sonuç olarak ne oldu , öldü mü? Hayır!
Hala acı çekiyor mu? Hayır!
Minhoyu benim kadar seviyor mu? Hayır!

...

Peki
Yaşaması mı gerekiyordu?
Hayır.

Hayır , hayır , hayır , hayır...
O piç kurusunun ölmesi gerekiyordu. Yaşadığı her an dalga geçiyor sanki benimle. Nefret ediyorum senden Han Jisung.

Hatırlasaydı ne komik gelirdi değil mi? Aşkım için başımı onca belaya soktuktan sonra aşkımın yüzüme bile bakmaması çok komik gelirdi değil mi sana orospu? O attığın boktan kahkahalarının sebebi ben olurdum belki değil mi?

İşte bu yüzden ölmeliydin Han Jisung.

Hayatta olduğun sürece elde edemeyeceğim aşkım için ölmen gerekiyordu aptal! Neden ölmedin ha? Neden ölmedin Han Jisung?

Nefret ediyorum senden ve gün gelecek nefretimin ateşinde kül edeceğim seni Han Jisung. O gün kül edemediğim seni bu sefer kendi ellerimle bitireceğim.

Biricik Minhom için yapacağım. Ve en sonunda dönecek bana , beni fark edecek , beni öpecek! O pis vücudunda gezen dilini her an ürperen vücudumda gezdirirken temizleyecek. Ya sen ne yapacaksın Han? Yukarıdan izleyecek misin bizi? O çok sevdiğin Minhonun inlemelerini zevkle dinleyecek misin kaltak?

Öleceksin Han Jisung , seni öldüreceğim.

-

Blogger - MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin