Jisung
Yatağımın altından çıkardığım kutudaki resmi incelerken hafifçe mırıldanıyorum "Tatlı duruyorum." eski günlerimi hatırlayamamak ve bunun farkında olmak canımı yaksa da bir zamanlar mutlu olduğumu bilmek içimi rahatlatıyor.
Bir süre resmi inceledikten sonra arkasını çevirip gülümseyerek okuyorum ;
Biricik orkidem Jisung ,
Bu mutlu günü her zaman hatırla lütfen , minik ahşap yazlık evimizi , belki yüzeriz dediğin denizi , bizim olsun dediğin tekneyi , güvertesinde defalarca öptüğün dudaklarımı hepsini hatırlata güzel orkidem , seni seviyorum.
- Lee (Ad kısmı çeşitli sıvılarla aşınmış okunmuyor.)Üzgünüm Bay Lee. Sizi hatırlamayı emin olun çok isterdim. Kimsiniz , neredesiniz , ne yapıyorsunuz bilmiyorum ancak elinizde olsa belki korurdunuz beni olanlardan , eminim çok canınız yanıyordur. Orkideniz çirkin kokusu yüzünden solmayı beklerken siz umarım güzel papatyalar gibi solsanız bile güzel kokunuzu kaybetmiyorsunuzdur.
Zihinimi yoran düşüncelerle resmi yerine koyup kutuyu kapatırken Know ortaya çıkıyor.
Selam birtanem
Hoşgeldin know!
Kutudaki resimler ne tatlı değil mi?
Resimler değil know , bir resim var. Biliyorsun diğer resim Felixin. Ona bakmam yasak.
Bir kere bakamaz mıyız sung? Felix yok hem eminim odasındaki o yaşlı çekmecede öylece duruyordur!
Aslında , haklısın know! Hem başka bir açıdan bu benim hayatım bakmaya hakkım var!
Knowun gazına gelip ayaklarımı vura vura Felixin odasına ilerliyorum. Fark ederse beni dövebileceği gerçeği ilk defa gözümü korkutmuyor.
İlerleyip kapının kolunu çevirmemle küçük koyu tonlara sahip odaya adımımı atıyorum. Odadaki basık hava içimi karartırken işimi hızlıca halletmek için masaya ilerleyip çekmeceleri karıştırıyorum.
Sonunda elime aldığım resimle zafer içinde gülümserken fotoğrafta bulunan kişiyi incelemeye başlıyorum.
Tanıdık görünmeyen yapılı güzel suratı tüm ilgimi topluyor. Hayatımda gördüğüm en güzel insan olduğu gün gibi ortadayken gülümsüyorum. Yoksa siz misiniz bu Bay Lee?
Fotoğrafın arkasını çevirip eskimiş yazıyı okuyorum;
Biricik Lee Know'um,
Gözlerindeki yıldızları izlediğim bu güzel günü her an yaşamak dileğiyle yazıyorum sana bu notu , umarım o ahşap yazlık ev hep beni hatırlatır sana.
- Han JisungLee Know... bu muydu adınız Bay Lee?
Know? Yoksa bunda bir parmağınız mı var Bay Lee?
Lee know...lee... li... Lino?
Yoksa blogumda bulunan adam siz misiniz Bay Lee? Başından beri bilmiyorum ayağına mı yatıyorsunuz?
Aklıma gelen düşünce ile bilgisayarımın başına geçip heyecanla blogumu açıyorum , heyecandan titreyen ellerim , hızlanan kalbim ve merak ile dolup taşan zihnimi hayatımda hiç bu kadar net hissettiğimi hatırlamıyorum.
Linonun bloguna girmemle kapının sesini duymam bir oluyor , Felixin görmemesi için hızlıca ekranı kapatırken solan hayallerim zihnimi yakıyor.
Felixin içeriye giren vücudu ile ayaklanıp kolları arasına girip sarılıyorum , onunla temas etmek midemi bulandırıyor ancak başka kimsem olmadığının farkındalığı ile istediğini vermeye mecbur kalıyorum.
Felixin beni bir bok parçası gibi koltuğa atması ile okuduğum cümleyi defalarca tekrarlıyorum aklımda.
Güvertesinde öpüştüğümüz tekne , ahşap yazlık ev , ne ifade ediyor bunlar?
Hatırlamıyor musun?
Hatır...lıyor muyum?
-
Okulun son zili ile zorla getirdiğim vücudunu sürüyerek gelen beden oflayarak yavaşça yürüyor ve ben dayanamayarak kolunun altına giriyorum "Bu tekneyi görmen lazım sevgilim , cidden değecek böyle yapma!" rüzgarda saçları savruluyor , yorgun gözleriyle mırıldandığını duyamıyorum tekrarlaması için ağzımı açtığım sırada istediğim yere ulaştığımızı görüyorum ve heyecanla elinden çekiştiriyorum. Peşimden gelirken çıkardığı kıkırtılar huzur verirken büyük bir güverteye sahip , beyaz ve büyük ihtimalle kullanılmayan tekneyi göstererek gülümsüyorum. Büyülenmiş gözlerini fark ettiğimde yaklaşıp bir öpücük konduruyorum yanağına ve daha önce duyulmamış adını fısıldıyorum.
"Minho , benimle bu güvertede yıldızları izler misin?"
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blogger - Minsung
FanfictionBazı başlangıçlar , cidden başlangıç mıdır? Yoksa geç mi başlarız yarışmaya?