1.Bölüm

88 40 8
                                    

"-Nazlı, uyan kuzum ..."
Yeşim sabahın bu saatinde burada ne yapıyordu. Tabi ya okul okula geç kalacaktık. Bisikletim çalınmış mı diye kontrol ettim. Hayret bu sefer çalınmamıştı acaba başıma neler gelecekti.
 
"- Yürü bu gün matematik sınavı var geç kalıcaz. Yine eve ayak basmadın dimi. Keçi inadı var kızım sende."
 
Yerimde doğruldum. Gelip yanıma oturdu. Deniz manzaralı bir sandalyemiz vardı. Bolca alkol daha ne olsun ki ?
Çantamdan parola uzandım. Elimden sıkıca tuttu. "-Yeşim bir sal beni kuzum ne olursun bak hayatta gelmem sınava ..."
 
Günde üç öğün yemek yerine ilaç atıyordum. Basit bir baş ağrısıyla başladı her şey. Sonra beni tok tuttuğunu fark edince daha fazla atmaya başladım. Hadi anlamında elimi salladım. Çantamı alıp bisikletle hızla okula ilerlemeye başladık.
 
Yine yarışmıştık ve ben yine onu yenmiştim. Okulun dedikoducu kızı Aleyna koştura koştura yanımıza geldi. "-Duydunuz mu ? Matematik hocası Yarenle öpüşürken yakalanmış. Kubilay onun ağzını burnunu kırmış muhtemelen okuldan atılacak..."
 
Işık hızıyla bisikletleri kilitleyip okula doğru koşmaya başladık. Ah be Yaren yine eli kolu rahat durmamış olmalıydı, inşallah Kubilay’ın bursu yanmamıştır.
 
Sezgin'in yanına koşa koşa gittim. Sorun yok dercesine elini salladı. Anlaşılan Kubilay'ın babası Onur Tunç yine olayı çözmüştü. "-Kubilay'da bir şey yok da matematik hocası atıldı okuldan gitti. Kader hoca ağlayıp duruyor, sözde evli ama onunla birlikte oluyor gizli gizli ..."
 
Göz devirdim. Kubilay, Yaren ve babaları kapıdan çıktılar. Yaren gülümsüyordu bana göz kırptı yine ne karıştırıyordu bu kız ?
Kubilay'da bir şey yoktu gidip ona sarıldık.
 
"-Kubilay bir gelir misin ? "
Anlaşılan yine Kubilay’ın canını sıkacak bir şey yapacaktı. Birkaç adım ileriye gittik den sonra kulağına. "-Akşam erkenden evde ol seninle bu konuyu konuşacağız dedi babası ."
Kubilay tamam anlamında kafa sallayıp arkadaşlarının yanına geri döndü.
 
"-Matematik sınavı varmış ya. Bedenci yapacak sınavı ..." Bu Sezgi ciddi miydi ? Galiba bu sefer 100 değil 99 alacaktı.
Ders zili çalınca gidip sıralarımıza geçtik. Sınıfta ki birkaç kişi yüzümüze söyleyemedikleri şeyleri fısıldayarak konuşuyorlardı.
 
Muhtemelen şu öpüşme olayını konuşuyorlardı. Yeşim kulağıma yaklaştı."-Keşke biri cesaretlenip sesli söylese ,Kubilay kırsa ağızlarını sınav iptal olsa ..."
 
Omuzuna sertçe vurdum. Bedenci gelmişti ayağa kalktık. "-Evet 12/B  bu yılki son sınavınızı ben yapacağım. Hazırsanız şuradan elden ele dağıtın bakalım."
 
Kağıdı aldım. Bu sorular çerezdi benim için. 40 dakikada sallana sallana çözerdim. Yavaş yavaş cevapları geçirdim kağıdıma.
Şimdi sıra kağıdı Yeşim'e vermekteydi.
 
Bedenci bahçeden dışarıya bakarken şimdi tam zamanı dedim. "- Son 2 dakika toparlayın artık." 
 
Kağıdı tam Yeşim'e verirken öyle bir durumda göstermiştim ki kendimi sanki ben onun kağıdını alıyormuş gibi görünüyordum. Bedenci hızlı hızlı yanımıza geldi. Kağıdımı aldı. Bomboş bir kağıttı bu. "- Nazlı yaktın kendini ben itiraf edeceğim şimdi."
 
Elimle ağızını sıkı sıkı kapattım. "- Sakın küserim !"
Cevabım net ve basitti. Yapardım bunu biliyordu susması kaçınılmaz oldu.
 
Teneffüste yine hep beraber bahçeye indik. "-Fındık, al fındık al bakalım..."
Kubilay bana fındık uzattı, bir tane ağzıma attım.
Pencerede bana doğru bakan Necdet hocayı görmüştüm eliyle buraya gel işareti yaptı. İşte yine başlıyorduk. Sezgin bana fazlasıyla sinirliydi, kendine bunu yapmama katlanamıyordu.
 
"- Gençler ben son raunduma çıkıyorum geçmiş olsun ..."
Hızlı hızlı toplantı odasına gittim. Bana koridorda dirsek atan o kızı kara deftere yazdım.
 
Toplantı bitti. Kınama almıştım. Odadan çıktığım an Sezgi beni kapıda karşıladı. Gel bakayım sen benimle. Arka bahçedeki yerimize ilerledik.
 
Yine beni sorguya çekecekti anlaşılan. "- Sen bile bile kendini hayatta yakmazsın. Ne oldu da böyle oldun sen ?"
Bir şey yok anlamında kafa salladım. Asıl sorun şimdi başlayacaktı da haberi yoktu.
 
O bana dirsek atan kızın cezası belliydi. Yanıma Yaren ve Yeşimi alıp okul çıkışı onu evine kadar takip ettim. Tam kapıyı kapatırken kapıyı tuttum. "- Defolun evimden defolun !"
 
Yaren kollarından sıkı sıkı tuttu. Alnına  asla silemeyeceği kalemle. NY yazdım artık böyle dolaşırdı günlerce. Evden çıkacakken arkamızdan bağırıp duruyordu sadece gülümsedim.
 
Herkes kendi evine ilerlemeye başladı. Kubilay babasıyla ettiği kavgadan sonra Yeşim'e sığınmaya karar verdi. Onunla bir parkta buluştular. Yaren hayatta eve gitmezdi , bir yerlerde dolaşmaya karar verdi.
 
Bense el mahkum eve gitmek zorundaydım. İki gündür eve uğradığım yoktu. Temiz kıyafet ve güzel bir banyoya ihtiyacım vardı. Eve girdim. Annem güzel güzel yemekler pişirmişti. "-Neredesin sen kaç gündür ?" Asla cevap vermeden odasına geçti.
 
Eşyalarımı bırakıp banyoya ilerledim. Kapıya güzel bir kilit vurup , anahtar yerine siyah bir bant yerleştirdim.
Geçmişte salonda yatan o adam banyo ederken çat kapı banyoya girmişti ,korkuyordu Nazlı.
 
Üzerini giyindiğinde kapıyı açtı ve yemeğini yedi. Beraber televizyon izleyeceklerdi. Tekli koltuğa oturunca mecburi o adamın yanına oturması gerekmişti Nazlı'nın.
 
En sevdiği film vardı , soluksuz izlerdi Nazlı bu filimi. Bacağında bir sıcaklık hissetti. Adam kucağına bir telefon bırakmıştı. Elini sürte sürte çekmişti.
 
Bir vidyo vardı. Sessize alıp o videoyu izleyince kusmak izledi Nazlı. Babası onun banyoda görüntülerini çekmiş altına; Bana kendini vermezsen herkes bu vidoyu duyar diye not düşmüştü.
 
Nazlı tiksinircesine babasına sonra da annesine baktı. Telefonu karşısında ki duvara fırlattı. Annesi telaşla ayağa kalktı. Babası yine oskarlık bir oyunculukla 3 maymunu oynuyordu.
 
Sinirlendim kapıyı çarpıp çıktım evden. Mahvolmuştum, bitmiştim ,tükenmiştim. Kime sığınsam diye düşündü Nazlı. Sezgi o bunu hallederdi. O adam pek ala o videoyu dediğini yapmazsa o vidoyu yayardı.
 
Koşa koşa Sezgi'nin evine gitti Nazlı. Sezgin onun bu halini görünce bir bardak su verip sıkı sarıldı Nazlı'sına. Onun her derdini yok etmek istiyordu.
 
Nazlı utana sıkıla her şeyi tek tek anlattı ,Sezgi'ye. Aklını kaybedecek gibi oldu Sezgi nasıl dokunmaya kıyamadığı kıza bu kötülüğü yapabilirlerdi.
 
Kısa bir sürede vidoyu yok etti Sezgi. Nazlı'yı sakinleştirdi. Nazlı onun koynunda huzur buluyordu, huzurla uyuyakaldı.
 
Sezgi bunun intikamını almazsa kendinden utanırdı. Sessizce evine gitti. Eve girmek adamı kaçırmak çocuk oyuncağıydı Sezgi için.
 
Adamı bir çöplüğe kilitledi.
Çünkü o bir çöpten başkası değildi. Aylarca aç susuz kalsın da çeksin cezasını diye geçirdi Sezgi içinden. Acı çeke çeke ölmeliydi.
 
Eve Nazlı sının yanına geri döndü Sezgi. Saate baktı okul vakti yaklaşıyordu. Biraz erken kalkıp Nazlı'yla dolaşmak iyi gelir diye düşündü.
 
Nazlı'yı uyandırdı ve beraber sahilde yürümeye başladılar. Kubilay ve Yeşim'de onlara eşlik ediyordu. "-Şuradan bir börek yememiz yok mu ?"
 
Kubilay'a herkes katıldı, börekler enfes görünüyordu. Afiyetle yiyip bitirdik börekleri. Artık okula gitme vakti gelmişti.
 
Okula gittiklerinde hiç beklemedikleri bir şey oldu.
Kırmızı bir zarf buldu dörtlümüz. Grubumuza katılmaya hak kazandınız yazıyordu zarfta.
 
Zarfı buruşturup attım. Kubilay , Yeşim ve Sezgi'ye aynı mektup gönderilmişti. Toplanıp bu konuyu konuştuk. Yaren ellerinde kırmızı bir zarfla gelince
onun da gruba dahil olduğunu anladık.
 
Ders zili çaldı ders çok sıkıcıydı ve edebiyattı.
Huzur içinde uyurken kapı çaldı, karşımda bir polis görünce şaşırıp kalmıştım.
"- Kubilay Tunç , Yaren Tunç , Sezgi Yıldırım , Nazlı Yardım ,
Yeşim Gamzeli."
 
Tek tek isimlerimiz çağırıldı.
Sonra kendimizi  bir anda karakolda bulduk.
 
Kubilay bir adamı öldüresiye dövmek nasıl bir şey anlatır mısın dedi polis memuru.
Ben o kıza hiçbir şey yapmadım dedi Nazlı.
Yeşim süt kadar temiz olduğuna onları ikna etmeye çalışıyordu. Sezgi asla birini kaçırmadığına yemin ediyordu.
 
Ama onları asla dinlemediler. Göz altında tutacakları onları bir süre. Sonra inanılamaz bir şekilde serbest bırakıldılar. Siyah bir arabaya binmeleri konusunda itiraz eden bir adam vardı karşılarında.
 
Ön kapıyı açıp güzeller güzeli bir kadın çıktı karşılarına. Gözlüğünü gömleğine taktı. Parlayan gözlerle çocuklara tek tek baktı.
 
"- Sizinle o kadar harika işler yapacağız ki çocuklar... "
 
Birbirine baktılar. Olayları anında anlamıştı Nazlı. Kırmızı zarf ve bir anda serbest bırakılmaları bu kadının sayesindeydi. Bizi gruba davet ediyor hatta ısrar ediyorlardı.

Oyuncak Maskeler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin