12.BÖLÜM

15 7 2
                                    

Bilmiyorum kaç gündür bu hezeyanın içinde savrulup duruyordum. Yüreğim göğsüme sığamıyordu , bazen göğüs kafesimi parçalayıp çıkacak diye korkuyordum. Ne ara bu hale geldik bizi bu duruma sokan kimdi bilmiyorum. Koskoca bir aile dağılmıştı. Efsun abla o gün vurulmuştu , bense hiçbir şeyi doğru dürüst hatırlamıyordum. bilincim yerine geldiğinde ellerin ayaklarım, dolaşımımı tıkayacak kadar sıkı bir halde bağlanmıştı. bir sandalyede öylece duruyordum. Gözlerimdeki o biz çıkardığıma etrafta ölüm sessizliği vardı , öncekinin aksine kimse yoktu etrafta.
 
Kokmuştum neredeydi onlar. Aklım minik avcılardaydı. onlara bir şey olması düşüncesi bile beni mahvediyordu. Şimdi o gecenin ardından aylar geçmişti. Onlardan bir haber nede bir iz bulabilmişti. Bunu her kim yaptıysa profesyonelce hazırlanmış bir plan hazırlamıştı. O gece yine normal bir gün geçirmiştik. Hala Banu ablanın evinde kalıyorduk. O gece kapı kırılarak açılmıştı biz kendimizi savunmak adına hemen silahlarımızla onlarla çatışmıştık. Birkaç kişiyi öldürdüğümüzü hatırlıyordum. En son Gaye vurulacakken ona doğru koştuğumu hatırlıyorum. Efsun abla onun üzerine kapanmıştı. Gerisi bende yoktu. Bayılmıştım ,zaten nefes darlığı çektiğimi hatırlıyordum. Muhtemelen astım krizi geçirmiştim.
 
- Kapla haydi ne bekliyorsun ? Bana seslenen Ahmet'e şöyle bi baktım. Hep beraber çekindiğimiz avcılar fotoğrafını masamın dolabına kitabımın arasına kattım. Kaplanlar adında bir ekibe zorla da dahil edilmiş sonradan buna alışmış sorgulamamıştım. Yine monoton bir gün geçirmiştik. Kahvaltı edilmiş ve yoğun spor programımızı uygulamaya başlamıştık.
 
Ela adında bir başkanımız vardı. Ekiptekilerle fazla samimi olmamıştım. Bana da zaten soğuk nevale diye hitap ediyorlardı. Mükemmel bir giriş yaptığım için herkes bana karşı biraz önyargılıyı. Ekibin güvenliğinden sorumlu adının Ertan olduğunu çok sonra öğrendiğim adamın boynuna çakımı dayamıştım. Beni serbest bırakmalarını yoksa onu öldüreceğimi söylemiştim.
 
Ela biz ona aslan diye hitap ederiz. Buradan onu öldürsem bile sağ çıkamayacağımı belirtince adama da acımam sonucunda bu hamlemden vazgeçmiştim. -Evet tek sıra halinde dizilin. Aslan'ın komutuyla hepimiz hızla yerimizde tek sıra olmuştuk. -Bu gün farklı bir çalışma yapacağız. Dövüş çalışacağız. İlk kanı akıtan kazanır. Birincimizse yaptığımız operasyonlarda başkanınız olup sizi yönetecek.
 
Avcılara olan özlemim kat ve kat artıyordu. Aralarında özlemekten çok daha fazlasını hissettiğim biri vardı. Sezgi, bana evlenme teklif eden o kişi. Ondan tek bir kötü haber alsam neler olurdu bilmiyordum. Avcılardan kötü bir haber alsam yaralanırdım , toparlanamazdım ama Sezgi'den kötü bir haber alırsam kendimi öldürürdüm.
 
-Yazı mı ? Tura mı ? Aslan önüme gelmiş ve bana bir lirayı uzatıyordu. Ona garip bir şeyler hissediyordum. Buradaki herkesten nefret ediyordum ama ona saygı duyuyordum. Yazı dedim. Parayı yukarı akıp elinin üst kışımın kapattı. Açtığında yazı üst kısımdaydı. -Seç bakalım kiminle dövüşmek istiyorsun. - Eylül'ü seç bak o tam sana göre. Bahsettiği kız bir elli boyunda ve kırk beş kilo bir kızdı. Hem beni hemde onu küçümsüyordu.
 
Tek kaşımı kaldırıp aslana döndüm. Ben Kadir'i seçiyorum. Bir anda herkes kıkırdamaya başlayınca sinir küpüne dönmüştüm. -Ne yapıyorsun sen onun altında ezilmek istiyorsan gece odasına gitmen yeterli.
Arkama bile bakmadan dövüş yapılan yere ilerledim. Kadir arkamdan eline bir bez sararak geliyordu.-Sen bez sarmayacakmışsın. Başımı iki yana salladım.
 
Düdüğün çalmasıyla gard alıp bana hamle yapmasını bekledim. Tam burnuma doğru bir yumruk attığında geri çekilip kendimi yumruğundan kurtardım. Çelme takıp ellerimle boynunu tuttum. -Helal sana Onu seçtiğimde benimle dalga geçen insanlar şimdi beni alkışlıyordu. - Pes bırak beni.
 
Üzerinden kalktım. -Ertuğ sıra sende. Bu biraz beni yormuştu. Fiziksel olarak benden kat ve kat güçlüydü ama en sonunda onu da altıma alıştım. -Kazanan Nazlı sıra sende Gökhan Sabırsızlıkla beklediğim kişi sonunda gelmişti. -Bu son kişi Gökhan yenerse başkan o olacak. Düdük sesi geldi. -Bana nazik davranma.
Tek kaşımı kaldırarak ona baktım. Karnına sert bir yumruk geçirip geri çekildim.
 
Onu saniyeler içinde altıma alabilirdim ama ona daha fazla kinlenmiştim açıkçası ona acı vermek bana zevk veriyordu. -Tamam ,pes ediyorum bırak beni ! Üzerinden kalıp yerime gittim. -Nazlı yanıma gelebilir misin ? Aslanın yanında yerimi aldım. -Evet herkes beni dikkatle dinlesin.
 
Kimi sinirli , kimi kıskanç , kimi şaşırmış halde bana bakıyordu. -Evet Nazlı benden sora buradaki başkanınız bana bir şey olursa nefes almak için bile Nazlı'ya danışacaksanız. Ona yapılacak  saygısızlık , bana yapılmıştır ona göre. Nazlı söylemek istediğin bir şey var mı ?
 
Bir süre karşımda ki bana çok yakın bir o kadar uzak duran kişilere baktım. -Öncelikle başkanınız bile olsam bir karar alınacaksa hep berber alınacağını bilmenizi istiyorum. Madem başkanım ve buradaki en yetkili kişilerdenim sizden birkaç isteyim olacak. Daha doğrusu bir uyarı yapağım, ban yapılan herhangi bir saygısızlığı kesinlikle kabul etmiyorum ona göre kendinize başka bir ekip ararsınız. İkincisi bana da yardımcı olacak birini istiyorum yanımda.
 
Aslan sessiz kaldığına göre buna bir sakınca yoktu. -Gökhan gel bakalım yanıma.
Onaylama bakışlarına karşılık olarak tek kaşımı kaldırdım.
Başka seçeneği olmadığını anladığında yanıma geldi.
-Evet Gökhan benim yardımcım . Daha fazla bir şey söylemden odama gittim. Herkes dağılmıştı. Öğle yemeği vakti gelmişti.
 
Bundan sonrası da yorucu olan kısmıydı sahaya inecektik. Öğle yemeğimizi yedikten sonra herkes hazırlandı sahaya uygun kıyafetler giyip arabaya bindik. -Gençler bir suikast olacak hemde lunaparkta. Şöyle ki kimsenin şüphelenmemesi için orayı seçmiş olmalılar. Ve asıl konu canlı bomba .Oraya bir canlı bomba gönderileceğini öğrendik. Yani orada tek bir hata yapmamanız gerekiyor. Asıl mevzu canlı bomba değil. Önceliğiniz canlı bombanın elinde ki çantayı almak olacak.
 
Dehşet içinde ona döndüm. lunaparkta onlarca çocuğun yanında canlı bomba patlatılacak ve biz o çantayı almaya mı çalışacaktık ? -Ne var bu çantada orda ki çocukların canından daha önemli olan ? Aslan bana kaşlarını çatarak baktı. -Bizim burada toplanmamıza neden olan kişileri bitirecek olan şeyler Nazlı . Eğer yapamam diyorsam arabada kalman gerekecek.
 
Tek kaşımı kaldırarak ona baktım. Elimle saçlarımı geriye atıp hiçbir şey söylemedim. Araba lunaparkın tam olarak görüldüğü o yerde durdu. Lunapark Sezgiyle gelmiştik en son. Kafamda ki düşünceleri atmaya çalıştım.
 
-Evet çocuklar şuan o lunaparkta bir canlı bomba var hepiniz çok hızlı olun ve hızla o dosyaları bana getirin. Size güveniyorum ,sizi burada bekliyor olacağım. -Arabadan inip lunaparka doğru ilerledik. Başkan bendim şuan yetki bendeydi. - Herkes bir yere dağılsın. Çok iyi gözlem yapmanız gerekiyor. Siyah bir çantası olan birini görürseniz onu sakın gözden kaybetmeyin.
 
Komutumla beraber herkes bir yana dağılmıştı. Bende gözümü dört açmış siyah çantalı birini arıyordum.
Allah'ım onu gördüm. -Gençler şuan korku evinin yanında siyah çantalı birini gördüm. Atlı karıncanın o tarafa geliyor sizde.
Beyinim bana bir oyun mu oynuyordu ? Bizim oturduğumuz yerde Sezgi' ye çok benzeyen birini görmüştüm.
 
-Çantayı aldım çantayı Aslana götürüyorum. Herkes hızla boşaltsın burayı. Nazlı sana diyorum napıyosun ?
Gökhan bana sertçe çıkıştığında kendime geldim.
-Yürü gidiyoruz.
-O sadece o kelimesini söyleyebiliyordum. Birkaç kez onu görmüştüm ama sadece hayalden ibaretti . Fakat bu sanki oydu. - Aslan bize komut verdi ben gidiyorum ne halin varsa gör !
 
Tamda bizim oturduğumuz banktaydı. Etrafa bakıyordu benim olduğum yer haricinde gözü her yerdeydi.
Çocuklar koşmaya başlayınca şaşkınlığım kat ve kat atmıştı.
Bir anda büyük bir gürültü koptu. Ellerimle kulaklarımı kapattım. Birkaç patlama sesi daha duyuldu. O an üzerimde bir sıcaklık hissettim. Biri bana siper olmuştu. Ses beni mahvediyordu. Kalkıp kim olduğuna bakacak gücüm bile yoktu.
 
Sesler kesildiğinde, bana siper olan kişi benden uzaklaştı. Vücudum bir anda titremeye başlamıştı. -Allah'ım tek parçasın çabuk ol Aslan seni bekliyor. Özünde iyi kalpli olan Gökhan beni bırakamayıp geri gelmişti.
Kolumdan destek oldu. Dakikalar içinde arabaya bindik. -Nazlı iyi misin konul benimle Nazlı ,Şok geçiriyor çabuk ilacını verin bana
 
Gerisini asla ve asla hatırlamıyordum. Uyandığımda sıcacık bir yatakta uyanmıştım. Gözlerimi açtığımda karabasan misali başımda dikilen Gökhan’ı görmüştüm. -Yıllardır uyumuyorsan sanki bu ne uyku kış uykusuna mı yattın.
Sinsi bir şekilde gülümsedi. -Yoksa benim yatağımın ve üstüne sinen kokumun etkisi mi bu ?
 
Sinirle yataktan kalktım. Ona bir şey demeden ayakta kalkmaya çalışarak odama gittim. Kendimi var gücümü kullanarak yatağıma bıraktım. Dakikalarca uymak istiyordum. Hatta hiç uyanmamak istiyordum. O lunaparkta üzerime kapanan kişi Sezgi olmalıydı. Her şeyi unuturdum ama onun kokusunu asla unutmazdım.
Peki eğer o Sezgi ise neden beni orda bırakıp gitti ?
 
Bu düşünceler başımın dönmesine neden olmuştu. Sezgi beni bırakıp gitmez, içimden sürekli bunu tekrar edip duruyordum. Bu kafamda ki düşünceleri susturamıyordum. Aklımda bindir türlü kötü düşünce vardı. Gece kendimi dışarı zor atmıştım. Yürüyüş yapıyordum öncekinin aksine burada daha özgürdüm. Deniz kenarına gittim. Gözümden yaşlar akıp duruyordu.
Ben özgürdüm. Kimse yoktu.
Yüreğimin acısını dışa vurdum. Sesli bir şekilde bağırdım.
 
O an yanımda birisi belirdi. Benimle aynı noktaya bakıyordu denizin derinliklerine. "-Bırakılıp gitmek nasıl oluyormuş, canın çok yanıyor değil mi ?"

Oyuncak Maskeler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin