Bölüm 8

186 187 12
                                    

Bölüm 8

•Suskunluğum bir ömre bedelmiş...

" Deniz o geldi" dedim titreyen sesimle, korktuğumu anlamıştı benim baktığım tarafa doğru baktı. Ve o an sanki birşeyler kırıldı ikimizinde içinden canımız yandı onu görünce, Mert'ti bu, bana tecavüz etmeye çalışan o herifti. Şimdi ne yüzle geliyordu buraya hemde ölüm emri verilmişken nasıl bu kadar yüzsüz oluyordu?

Farkında olmadan Deniz'in elini sıkıyordum ve onun arkasındaydım, korkuyordum bu adamdan.Deniz birşey söylemeden oraya doğru yürümeye başladı arkasından  gitmeliydim yoksa yanlış birşey yapardı buna izin veremezdim. Arkasından gittim o adamdan çok korkuyordum ama Deniz oradayken bana bir şey yapamazdı. Ben o şerefsizden korkuyordum o ise Denizden korkuyordu çok iyi biliyordu gözü dönerse Deniz hiç bir şeyi umursamaz. Denizin yanına gidip kolundan tuttum korktuğum için yapıyordum bunu biliyordu o yüzden birşey söylemedi. O adamın yanına gidip karşısına dikildik.

   "Yeniden mi beraber oldunuz? Onca olan şeyden sonra nasıl affettin Çakır?" dedi korkuyordum ya yine aramızı bozarsa diye çok korkuyordum. Deniz'in kolunu daha sıkı tuttum korktuğumu biliyordu o yüzden birşey söylemiyordu " Seni ilgilendirmez" diye söyledi sert bir şekilde "Ama neden bu kıza zorla sahip olucaktım sen eğer oraya gelmeseydin" dedi alaycı bir şekilde bunu nasıl bu kadar rahat bir şekilde söylüyordu gözlerimin dolduğunu hissettim. Deniz ellerini sıkmaya başladı belideki silahı çıkardığı gibi ateş etti. Şok içinde yere yığılan adama baktım,vurmuştu bu adamı ama başkasının öldürmesi gereken kişiyi o öldüremezdi.

   Adamlara bakarak "temizleyin" dedi adamlar hızla gelip o şerefsizi buradan götürdüler çocuklar buraya gelmek istiyordu ama ajanlar izin vermiyordu bunu görmemeliydiler Deniz bana bakarak "gidelim" diyip elimi tuttuğu kendi peşinden götürdü beni. Onun odasına çıktığımız an beni yatağa oturttu öyle şok içindeydim ki bilmiyordum ne yapıyım, ne söyleyeyim.

   " Ne oldu o gece anlatmanı istiyorum" dedi hüzünlü sesiyle sinirliydi ama bana değil hem o adamın söylediği şeylere hem de kendine sinirliydi. "Öldürdün onu" dedim şok içinde "bu senin görevin değil-" dediğim an sustum. Bu onun göreviydi, ona vermiştiler bu görevi. Bunu bu güne kadar neden söylemedi? "Senin görevindi" dedim acı içinde "Neden? Neden söylemedin?" Dedim üzgün sesle " çünkü ne yapacağımı bende bilmiyordum." Dedi üzgün bir sesle, o da bilmiyordu bu gerçekti birini öldürmek o kadar kolay birşey değildir filmlerde verildiği gibi değildir onun acısını unutamayız. Vicdanımız her an bizi o güne götürür başkalarını sustursak bile vicdanımızı susturamayız.....

"Nasıl oldu peki? Bu iş sana nasıl verildi?" Dedim soran gözlerle

Çakır 'dan

İki yıl önce

   O gece Açelya 'nı o şerefsizle görmüştüm ne yapacaktım bilmiyordum, bir küfür savurdum çok sinirliydim ihanet etmişti bana. Hiç kimseyi dinlemeden tesisten çıkmıştım arabama binip sürmeye başladım radyoya bastığım an herhangi bir şarkı çıktı yol boyunca şarkı dinleyerek arabamı sürmüştüm.

Şarkının sözlerini ne dediğini bile bana sorsalar o an söyleyemeyecektim belki.

İnsan sinirlenince böyle oluyordu.
Aslında ne olursa olsun arabayı hızlı kullanmamak gerekiyordu, hele sinirli bir şekildeyken hızlı araba kullanmak daha da büyük sorunlara yol açabilirdi, bunun bilincindeydim ancak...

Yola kendimi bırakmıştım nasıl hissediyordum bilmiyordum ama kendimi  ne de konuşmak istiyordum. Canım yanmıştı ve bu yüzden insanlardan uzak duruyordum, canımı yakanın canını yakardım. Bunu o kadar kolay unutmazdım binlerce düşüncelerle arabayı sürerken telefonum çaldı kim olduğu için baktığımda amirlerimizden biriydi. Telefonu hızla açtım

Sessizliğimde Kayboldum {Düzenlenmede}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin