13

493 33 6
                                    

Maalesef uyuyakalmışım ve 11 de uyandım... Kahvaltı falan yap odanı topla derken şimdi müsait kaldım yazmaya devam edeyim.

Herkes dövülmenin verdiği yorgunlukla kendini bir yerlere atmıştı bile. "Bir şeyler almaya çıkıcam." dedim ve kapıya yöneldim. Felix "Dur lan bi." diye bağırınca yanına geldim. "Tek başına gitme. Bu Seungmin'in ne yapacağı belli olmaz. En az yaralı Hyunjin, o seninle gelsin." dedi. "Bana farketmez." dedim Hyunjin'e bakarak. "Trip yiyeceğim için mecburiyetten geliyorum." dediğinde hafifçe sırıttım. "Bekle beni, üstüme doğru düzgün şeyler geçireyim." dedi. Kafamı sallayıp onu beklemeye başladım. Felix papağan gibi kendime dikkat etmemi söylüyordu. Bu durumdan Han sıkılmış olmalı ki "Aaaa, kafam şişti yeminle. Aranızdaki en mantıklı insan Minho ona bir şey olmaz." dedi. Felix pislik gibi sırıttı ve "Oooo, sevdiğini de ne güzel korurmuş." dediğinde yanımdaki yastığı ona fırlattım. "Ağzımı açtırma benim, açarsam gece çığlık seslerini duyabiliriz." dediğimde ona attığım yastığı geri bana fırlattı ve "Pislik.." diye mırıldandı. Kıkırdadım ve o anda Hyunjin geldi. "Hadi çıkalım." dediğinde ayağa kalkıp kafamı salladım.

Markete doğru sessiz bir şekilde gidiyorduk. Sürekli üstümde bir izlenme hissi vardı bu da beni çok rahatsız ediyordu. Orta bir sesle "Sana bir şey sorucam." dedi. Elimi dudaklarıma götürerek sus işareti yaptım. Kulağına yaklaştım ve "Ne diceksen kulağıma de. Sanki biri bizi izliyormuş gibi hissediyorum." dedim. Kafasını hafifçe salladı ve kulağıma yaklaştı. "Han'ı seviyor musun?" dediğinde aniden duraksadım. Yutkundum ve "Bilmiyorum." dedim. Arkamızda biri vardı ve bize yaklaşıyordu. Hyunjin'e yaklaştım ve "Arkamızda biri var. Büyük ihtimalle bizi dinlemeye çalışıyor." dedim. Bize daha çok yaklaştığında arkamı dönüp onu tuttum. "Senin olayın ne?" diye sordum. Sesini çıkarmayınca yüzüne sertçe bir yumruk geçirdim. "Bir daha tekrarlıyorum, eğer gerçeği söylemezsen ölümün benim elimden olur." dediğimde tir tir titremeye başladı. "Söyle!" diye bağırdığımda "Tamam tamam, ama beni kurtarın." dedi. Yüzündeki maskeyi çıkardığımda- Bu Jeongin'di. "Jeongin?" diye mırıldadığımda "Beni bırak, sana her şeyi anlatıcam." dedi. "Bir gece biz Changbin'le buluştuğumuzda evi bastı ve beni kaçırdılar. 1 gece bana işkence uyguladılar ve sizle ilgili ifşa, ses kaydı vb. bulmamı istedi." dedi. Tüylerim diken diken olmuştu. "Kim senden bunu istedi?" diye sorduğumda yutkundu ve ağlamaya başladı. "Söylersem Changbin'e bir şey yapıcak o pislik herif." dedi. "Korkma. Hem seni hem de onu kurtarıcaz. Ama kim olduğunu söylemezsen ona göre plan yapamam." dedim. "S-seungmin." dediğinde elimi sıktım. "O pezevenki cidden öldürücem." dedim ve elimi saçlarıma götürdüm. Hyunjin "Minho, sakin ol. Bu gece elimizden ne gelirse yapıcağız." dedi. Yutkundum ve "Jeongin, bizimle gel. Orası senin için güvenli değil. Bu gece Changbin'i kurtarıcaz." dediğimde bana sarıldı ve teşekkürler etmeye başladı. Bunu yaşamak için daha çok küçüktü. 17 yaşında bunları yaşaması cidden normal değildi. Hyunjin'e market listesini verdim ve "Sen git al gel. Ben Jeongin'i bırakarak bir yere gidicem. Gidiceğim yeri anlamışsındır zaten." dediğimde kafasını salladı ve yola koyuldu. Ben de Jeongin'i aldım ve eve doğru gitmeye başladım. Geldiğimizde kapıyı çaldım. Han açtı ve yanımda Jeongin olunca şaşırmıştı açıkcası. "Jeongin'i içeri alın. O size olayı anlatır. Benim bir yere gitmem lazım." dedim ve hemen ordan uzaklaştım. Bu çocukla ilgili bilgi almak için patronun yanına gidecektim. Geldim ve kimliğimi göstererek içeri girdim. Patronun kapısını çaldım ve onay alınca odaya girdim. "Ne oldu Minho?" diye sordu. "Efendim, bir çocuk var ve biz dahil çoğu kişiye zarar veriyor. Bu gece onu halletmek için bilgi isteyecektim de." dedim. Sandalyesini bana döndürdü ve "Çocuğun ismi ne?" diye sordu. "Kim Seungmin." diye cevapladım. Bilgisayarına döndü ve klavye tuşlarına dokunmaya başladı. Bir süre bekledikten sonra bilgisayarı bana döndürdü ve "Bu çocuk mu?" diye sordu. "Evet." dediğimde çıktı çıkardı ve bana çıktıları verdi. "Çok teşekkür ederim. İzninizle çıkıyorum." dediğimde "Dur." dedi. Duraksadım ve geri ona döndüm. "Şu ismi Han'dı galiba, o çocukla aranız nasıl?" diye sordu. "İyi efendim, aramızda bir sıkıntı yok." diye cevapladım. "İyi o zaman, şimdi çıkabilirsin." diyerek hafifçe bana tebessüm etti. Ben de ona tebessüm ederek odadan çıktım. Artık bu çocuğun içinden geçebilirdik bir sıkıntı çıkmazsa.

YİNE KAOS MUHAHAHAHHA. Kaosa bayılıyorum nedense şu 2 bölümdür kaos yazmıyorum diye çok kötü hissediyordum şuan aşırı rahatladım. Kendinize iyi bakın<3

Minho

Hannie

Felix

Hyunjin

Jeongin

Minsung<3

ChangIN<3



always forever, minsung. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin