yağmur iyice bastırırken şemsiyeyi almamasına lanet ederek çalan telefonuna ulaşmayı denedi.Siyah saçlarından yağmur damlaları damlarken boğuk gözlerle telefonu kapattı ve hemen önünde bulunan cafe'ye girdi.Modern tarzda döşenmiş ahşap cafe'de gözü 3 kız arkadaşını ararken tam karşısında bulunan curcunayla gözünü kıstı.En az 15-20 kişiden oluşan arkadaş grubu birinin doğum gününü kutluyordu ve tam onların arkasında kendi arkadaş grubunu gördü.Kızlar da aynı onun gibi doğum günü partisine bakarken onlar da luna'yı farkettiler.Yüzündeki hafif gülümsemeyle arkadaşlarına doğrulduğu sırada doğum günü partisinin kime ait olduğunu kavradı luna.Lunanın ailesinin zorlamasıyla verildiği özel lisede fazlasıyla popüler bir arkadaş grubuna sahip lise 3 Jeon Jungkook.Her zamanki kahkahasıyla arkadaş grubuna hararetli şeyler anlatıyor ve gülüşüyorlardı.Onları izlemeyi fazlasıyla gereksiz bulan Luna saniyesinde kafasını kendi arkadaş grubuna çevirdi ve masalarına yöneldi. "Nerede kaldın luna? Buluşmaya 2 saat geç kalmak için ne gibi bir bahanen var merak ediyorum doğrusu." dedi açık kahverengi saçlı,pembe şirin dudaklı ve teni canlı beyaz renkte bi' kız olan hara. "Patladık bebeğim sen gelene kadar" diye devam etti Eun.Küçük mazaretler sürerek konuşmasına devam etti ve "Şoför konumu karıştırmış,yağmurdan ötürü bi hayli trafik vardı zaten.Yolda ben de deli oldum" diye devam etti luna.En son mızıkçı bi ifadeyle konuyu kapatıp tekrardan eski hallerine döndüler."Ne şanslıyız ki yakışıklı Jung kook ve tayfası burada" dedi eun aşık bi ifadeyle.Eun'un sosyal hatlarını ve eğlence anlayışını bilen arkadaşları hafifçe gülümsedi.Masada yeni açılan okul senesi,özel okul konuşmaları dönerken yan masalarından gelen ses yüzünden tilt olmuş luna göz devirdi ve sakin kalmaya çalıştı.Toplu bi alanda gereğinden fazla rahat olmaları onu rahatsızlığa sokarken umursamamayı çalıştı ve suratında ki değişimi anında çözen Hara'ya döndü.Kafasını bir şey yok anlamında salladığında hara çoktan sesten şikayet etmeye başlamıştı." Aptal herifler,bu ne rahatlık?" gibi söylenmeleri sürerken konuşmalarını duyan ve Luna'nın yarım yamalak tanıdığı bi çocuk olan Jimin kafasını onlara doğru uzattı ve "Umarım rahatsız olmuyorsunuzdur hanımlar?" diyerek tasdikleme bekledi.Eun saniyesinde erime moduna girerken o saniyeye kadar konuşmaya dahil olmayan Haneul " Rahatsız olmuyoruz diyemeyiz,daha kısık sesle kahkaha atarsınız efsane olur aslında." dedi kendi tavrına yakışan bir sakinlikle.Bilmiş tavırla ona bakan Jimin aldığı cevaba şoke olmuş bir şekilde bakarken hemen suratını toparladı ve tamamdır tarzı bir şeyler fısıldarken masasına döndü.Saniyelik olarak onlara taraf simsiyah saçlarını ve soluk beyaz suratını çevirdi Luna.Beklenmedik bi' şekilde ona bakan doğum günü çocuğunu görmesiyle şaşkın bi ifadeyle arkasını dönecekken cırtlak bir sesin "Yalnız kahkaha sesli atılır şekerim." sesini duydu ve küçük bi yan sırıtışla tekrar kaba masaya çevirdi bedenini.Sarışın ve suratında ağır cırtlak tonlarda makyajıyla konuşan kıza baktı ve iticilik seviyesini ölçerken saniyesinde arkadaşından cevap geldi."Bunu algılayabiliyorsan o kahkahanın tebessüme çevrilebildiğini de bilmen lazım?" dedi haneul sorgularcasına."Tamamdır hanımlar,ortam gerilmesin." dedi Jimin büyük bir rahatlıkla.Hareketleri aşırı derecede Luna'nın gözüne batsa da sessiz kalmaya devam etti ve haneul'ün sözü üzerine moraran çakma sarışının morarış stilini ve cırlamasını izledi.Zevkle gülümserken 2.defa göz göze geldiği doğum günü çocuğu onu gittikçe geriyordu. Buluşmalarının 2 saat sürmesini yeterli bularak eve gitmesi gerektiğini söyledi ve tüm arkadaşlarıyla vedalaştı.Yan masadaki herkesin ona baktığının farkındalığıyla burkulan midesini tutaraktan eteğini düzeltti ve çıkışa yöneldi.
Temiz havaya varmanın rahatlığıyla derin nefesler aldı.Okulun açılmasına sayılı günler kalırken kulüp isleri yüzünden okulda olması gerekiyodu ve ek sorumluluklar sırtına bi yük çuvalı misali inmişti.Uzun kirpiklerini kırpıştırarak hafif dingilinğiyle yağmaya devam eden yağmur eşliğinde taksi aramak için uygun bi köşeye çıktı.Ailesinin onun için tuttuğu şoförü mümkün olduğu kadar az kullanarak kendi benliğini korumaya çalışıyordu.Taksicinin numarasını tuşladıktan sonra boş taksi bulmasının zorlaşacağını farketti ve neredeyse 20 dakikadır dışarıda olduğunun farkındalığıyla cafe'ye göz attı.Hara veya haneul onu eve bırakabilirlerdi diye düşünerek bakması tamamen boşa çıktı ve arkadaşlarının da ayrılmış olduğunu gördü.Bıkkınlıkla nefes verdi ve ne halt yiyeceğim diyerek kendi kendine söylendi.
Aniden omzunda hissettiği el ve ağır nefeslerle kulağına dolan ses onu irkitti.Siyah saçları jungkook'un suratına çarpar şekilde hızla bedenine arkasına çevirdi ve kaygı dolu suratını jungkook'un afallamış suratına döndürdü."Hava hâlâ yağmurlu,sorun olmazsa seni ben bırakabilirim.Yani arkadaşların burada olmadığı için..." hızla jungkook'un lafını kesti ve "Teşekkürler,kendim gidebilirim." dedi Luna.Sertçe kestirip atması jungkook'un dikkatini çekse de elini kendi boynuna götürdü ve muzipçe gülümsedi Jungkook."İyi ki doğdun demek yok mu?" dedi.Bu dediğine ve ve sanki yakın arkadaşmışcasına konuşmasına şaşırsa da "Hum,istediğin 3 kelimeyse İyi Ki doğdun " duyduğu cevapla heyecanla devam etti jungkook "Adım jungkook,Jeon Jungkook." bilse bile belli etmedi ve yeni bir başlangıç adına "Luna,Hwang Luna." dedi Luna.Çaktırmadan karşısındaki çocuğu inceliyor,onun bakışlarına mahsur kalınca 5 ton birden kızarıyordu.Birlikte yan yana dikilmelerine anlam vermesede telefonuna gelen annesinden olan aramayı açtı ve hızlı bir şekilde yanındaki bedene veda etti.Ona gülümseyerek el sallayan çocuğa yarım yamalak baktı ve koşar adım uzaklaştı.*******/Jungkook's Home
Arkadaşlarının ardından kendi evine adımladığı sırada aklında dakikalar önce yaptığı şey vardı.Okulda adı pek bilinmeyen sessiz denebilecek soğuk bi kızla iletişime geçmişti ve nedense garip hissediyordu.Normal konuşmalarında ona ağzı sulanarak bakan kızlar ve faydalanmak isteyen insanlar olurdu.Doğum günü kendisine değişik bir şey getirmişcesine durgunlaşan jungkook anahtarıyla içeri girdi ve saçma sapan görüntüye daldı.Çifte kumrular Seokjin ve Namjoon kucak kucağa film izliyor,tae ve jimin kavga ediyor,yoongi uyumaya çalışıyordu ve masum hobie mutfakta onlar için bir şeyler hazırlıyordu."Hoşgeldin doğum günü bebesi" dedi yoongi kafasını kaldırmadan."Niye geç kaldın?" diyerek sorgu moduna geçti taehyung saniyesinde kavgayı bölerek."Şu kız dışarıdaydı,eve bırakabileceğimi söyledim" tekdüze söylediği cümleyle sırıttı taehyung."Şu kız dediğin luna ve Reddetti görünen o ki." Kafa salladı ve umursamazca kanepeye attı bedenini jungkook.Sadece kafası karışmıştı ama zoru oynadığını tahmin edebiliyordu."Ben olsaydım onu değil Eun'u götürürdüm,kızın ağzı sulanıyor." omuz silkti ve müzik açtı jungkook.Su şişesini kafasına dikerek koskoca yudumlar ardından saatin 3'e geldiğini farketti."Her kızın peşimizde olması alışık olduğumuz şeyler ama ilgisiz gibiydi acaba eşcinsel mi?" bu dediğine koskoca bi kahkaha attı yoongi "Birçok kız gibi olmadığı kesin ama herkes size aşık olacak diye bir kaide yok sayın jeon egoist jungkook." Hyungunun söylemini tınlamadı ve dingin bir şekilde uyuyacağını söyledi jungkook.Takmadığını ima etse de ilk kez görmediği o kız zihnini ele geçirmiş,hareketlerinden sorgulamasını sağlamıştı.Anlam veremeyerek odasına girdi ve sıcacık yatağa ağır bedenini bırakırken aklında o kızı detaylıca araştırmak vardı.İlk defa ciddi manada onu eken kız,buz kalp lakaplı Hwang luna onu eğlendirecek birine benziyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seni dert etmeler' jeon jeongguk
FanfictionEylül ayının henüz başında geç kaldığı arkadaş buluşmasına koşarken ıslak kıyafetleriyle daldığı cafe'de yaşama sebebi olacak bir çift hareye ve onların sahibine tutulmuştu Luna.