Your Love, Your Love, Your Love...23

36 3 3
                                    

Filmi izliyorlardı. Daha doğrusu Luna filmi, Jungkook Luna'yı...

Loren'le konuşmasını duymuştu ve o çocuğun Luna'da nasıl bir etki bıraktığını görüyordu. Loren'den kaçma sebebi kendisinden kaçmasıyla neredeyse aynıydı. Jungkook hepsini onun gözlerinde görürken hiçbir şey yokmuş gibi davranmak acınasıydı onun için.

Filmi izlerken kenara çektiği uzun bacaklarına vura vura kahkahalarla güldü Luna. İlk defa bu kadar kahkaha attığını duymuştu Jungkook. Onun kahkahasına gülerken sevdiği kadının ne kadar tatlı olduğunu tekrar tekrar farketti. Ciddi suratı ne kadar çekiciyse gülümserken de bir o kadar şirindi. Dudaklarını yalayıp kahkahalarına devam ediyor ve elindeki çikolatalı sütü yudumluyordu. Jungkook için her 2 hali de fazlasıyla tehlikeliydi.

Saat geceye doğru ilerlerken filmlerini bitirmiş Luna Hara ile konuşmak için üst kata, misafir odasına çıkmıştı. Hara ile olanların bir kısmını konuştuktan sonra Hara şaşkınlıktan ne diyeceğini bilememiş, yeri geldiğinde ise çoktan tahmin ettiği şeyler olduğu için sadece Luna'ya şans dilemişti. Bu sürede Jungkook soğuk havayı umursamaz şekilde odasının balkonuna çıkmış, günün 5.sigarasını içmişti.

Jungkook onu anlayamadığı şekilde seviyordu. Bunu kabullenmesi, özümsemesi o kadar değişikti ki kendi için alışamıyordu. Okulun en popüler erkek grubunun gözdesi  genç Jungkook aşık ve olgun bir adama dönüşmüştü birden. Fazla büyük değildi kendi gözünde. 18 yaş fazla mıydı, değildi. Yaşadıkları kendini çocukluğa hapsetmişken kendi acılarını görmemeye alışmışken Hwang Luna hayatına girmiş ve gözüne sokmuştu adeta. Her istediğini alamazsın demişti O'na. Küçük Jungkook'un korkularını getirmişti.

Sigarasını dudakları arasında tutarken hatıralarını düşündü. Babası annesini gözleri önünde aldattığında ve ilk yenilgisini ailesinden aldığında kaç yaşındaydı? 4? Belki 5? Yarım yamalak göz önüne gelen anıları sigarasını daha da derinden çekmesine sebep oldu.

Annesinin arkadaşlarını geçip Jungkook'u eve bırakması ardından eve girmişti Jungkook. Küçük çocuk kalbi, hatırlıyordu. Canı o kadar çok babasına sarılmak, onunla oynamak ve diğer herkese en iyi babanın kendisinde olduğunu söylemek istiyordu. Bir de babasıyla Lego oynamak...

Kocaman 3 katlı evin her yerini ararken en son annesi ve babasının odasına gitmişti Jungkook annesinin tek başına oynamasını yasakladığı Legolarını bulmak için. Küçücük zihniyle zıplayarak gittiği odada ilk başta seslerin geldiğini farketmişti. Annesinin ve babasının çıkardığı tarzdan sesler. Buna ayıp dedikleri için içinden gülerken kapıya yaslanmış dinlemişti. Kapıyı birden açacak babasına sürpriz yapacaktı. İçerideki sesler yükselirken Jungkook korktu. Babasına daha da çabuk sarılmak için hızlıca kapıyı açtı ve yataktaki babasına ve yanındaki annesinin arkadaşına baktı. Babası O'na kızgın gözleriyle bakarken hâlâ annesinin en yakın arkadaşını becermekle meşguldü. Jungkook çocukluk aklıyla ne olduğunu anlamadığı için sadece onlara bakmaya devam etmiş, ardından sesli bir şekilde ağlamaya başlamıştı.

Onu susturmak için babası üstünü dahi giyinmeden onu kapüşonundan tuttuğu gibi odadan çıkarmıştı ve kapıda ağlamasını öğütledikten sonra karısının yakın arkadaşını becermeye devam etmişti.

Jungkook ise ağlamasına kapıda devam etmiş ardından annesini bulmak için komşularına gitmişti.

Annesini gördüğünde yan komşulardan annesinin en yakın arkadaşının babasıyla oynadığını söylemişti. 

Herkesin içinde söylediği bu şey annesinin yanaklarını kızartırken Jungkook'u tutmuş ve evden çıkmış, kendi evine gelip o görüntüyü kendi gözleriyle görmüştü. O günden sonra yaşananlar ise klasikti. Boşanma davası ve ortada kalan tek çocuk. Sayısız intihar girişimi ve bozuk psikoloji. Döngü tam orada bozuluyordu. O akşam dershanesinden dönerken dövüldüğünde onu kurtaran sokaktaki çocuklar ve Jungkook'u kendi aralarına almaları...

seni dert etmeler' jeon jeonggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin