Bahar hocanın odasında oturmuş , tırnaklarımla oynuyordum. Uzun zaman sonra ilk defa kalbim umutla teklemişti.Bahar Hoca kendi koltuğuna oturmuş beni süzüyordu.
'Melisa'cım anlatacaklarım karşısında beni yanlış anlamanı istemem o yüzden lütfen sözüm bitmeden kesin kararlar verme.'
Dişlerimi birbirine bastırırken yüzüne dikkatlice baktım. Kötü niyetli olmadığını biliyordum ama gereksiz ilgisi sinirlerime dokunuyordu.
'Ne anlatıcaksanız anlatın ben de bir an önce gideyim değil mi hocam?'
Sert tutumum karşısında bozulsa da artık alışmıştı. Derin bir nefes aldığında anlatacakları karşısında tedirgin olmaya başlamıştım.
'Biz rehberlik bölümü olarak her hafta belli konular üzerinde yazılar yazıyoruz Melisa'cım. Bu hafta da Gerçek Koleji adına ben bir yazı yazdım. Öğrencilerimizin sorunlarını hedef aldığımız için seninle olan konuşmam temelinde hazırlamıştım yazımı.'
Anlattıkları karşısında gözümü devirdim. Sadede gelmeyi bir türlü beceremiyordu. Herhangi bir yorum yapmadığımı görünce konuşmasına devam etti.
'Ve bu yazıya bir yorum geldi.' duraksamıştı sanki uygun cümleleri seçmeye çalışıyordu.
'Yazımda isim , olay detayı vermememe rağmen gelen yorumu senin de görmen gerektiğini düşündüm.' dediğinde yutkundum. Bilgisayar ekranını bana çevirdiğinde okuduklarım karşısında gözlerimden bir damla yaş süzülmüştü.
XXXXX
Okuduğum bir kitapta şöyle bir cümle geçiyordu 'Herkes bir gün kendi yıldızını bulabilsin diye mi parlaktır bütün yıldızlar?'Sinirden masadaki tüm eşyaları yere fırlatmıştım. Nemli gözlerimi dağınık odadan çekip odamın penceresine baktığımda o küçük kızı gördüm. Oturmuş yıldızları seyrediyordu ve annesinin bir gün geleceğini umut ediyordu.
'Aptal.' diye fısıldadım kendime.
Bahar Hoca'nın gösterdiği mesajın anneme ait olması ihtimali bile içimde sonsuz bir umut beslememe sebep oluyordu öte yandan kendime kızıyordum çünkü eğer annem değilse bu sefer kendimi nasıl toparlayacağımı bilmiyordum.
Elimdeki telefona baktığımda bir türlü cesaret edip o anonim hesaba mesajı atamıyordum.
Odamın kapısı tıklatıldığında kendimi toparlamaya zaman kalmadan kapı açıldı. Gözlerim Ozan'ı bulduğunda önce bana sonra tüm odaya göz gezdirmişti.
'Melisa, sen iyi misin?'
Gözlerimi kapattığımda süzülen yaşlar artık sinirlerimi bozuyordu. Kafamı olumsuz anlamda salladığımda Ozan benim gibi yatağın yanına oturdu.
'Hadi anlat bana, anlat da seni bu kadar üzmek ne demekmiş göstereyim onlara.'
'Bu sefer öyle değil Ozan.' sesim güçsüzdü. Ben hiçbir zaman çaresiz kalmamıştım ama bu sefer çok farklıydı.
Baş parmağıyla yanağımı okşayıp yaşları uzaklaştırırken meraklı gözlerle konuşmaya başladı.
'Her zaman bir yolunu bulmadık mı bu sefer de bulacağız.'
Telefonumu açıp Ozan'a gönderemediğim mesajı gösterdim ve Bahar Hoca'nın canımı sıkan konuşmasını anlattım.
'Ozan ben ne yapacağımı bilmiyorum.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilir O Beni #OzMel
Teen Fiction'Ozan ne zaman seni üzen birini affetti ki?' dediğinde gülümsedim. 'Ozan, beni hiç bırakma olur mu ?' koyu kahverengi gözleri tüm samimiyetiyle parladı 'Seni hiç bırakmam.' ozmel için yazılmış bir kurgu, karakterler diziyle aynı olay örgüsü fark...