0.5

466 24 60
                                    

Basketbol sahasındaki izleyici koltuklarında sıralanmış, sıkıcı beden dersinin sonlanmasını beklerken kızların saatlerdir konuştuğu gereksiz magazin olayları ve seken topun sesi şakaklarımı zonklatıyordu. Dün çok zor bir gece geçirmiştim. Üst üste yaşadıklarım krizlerimi tetikliyordu. En son saatlerce havuzda enerjimi harcadıktan sonra bitkin bir şekilde fayansa kendimi çıkartmıştım. Fiziksel yorgunluk zihnimdeki karmaşayı unutturuyordu. Bu yüzden bir gram uyumamıştım. Güneşin doğuşuyla sıcak bir duş almış yine tüm göz kamaştırıcığımla okula gelmiştim. Bugün kusursuz rolümü oynarken her zamankinden daha fazla efor harcayacaktım. Zilin sesiyle kızlar ayaklanmıştı. İçimden 'sonunda' diye zafer çığlıkları atarken ben ayağa kalkmamıştım. Ece yanımdaki koltuktan çantasını alırken sessizliğimden şüphelenmiş olmalıydı ki tüm dikkatiyle beni izliyordu.
'Sanırım sınıfa portremi yaptıracaksın Ece!' dediğimde gözlerini kaçırdı. Her zaman zayıf anımı görmek isteyen insanlar vardı çevremde ama ben hiçbirine fırsat vermemeye yemin etmiş gibiydim.
'Yemeğe gidiyoruz biz sen neden gelmiyorsun onu soracaktım.' dediğinde yapmacık bir şekilde gülümsedim.
'Ozan'ı bekliyorum onunla gelirim ben. Sizin vasat ötesi sohbetinizden kafam şişti!' dediğimde 'peki' anlamında kafasını sallayıp salondan çıktı.

Artık kapalı alanlarda durmak ruhumu daraltıyordu, temiz hava almak için bahçeye çıkacaktım. Son bir kez sahaya baktığımda Ozan topu potayla buluşturmuştu.
Attığı üçlüğü bana hediye etmek için dönüp 2 parmağına öpücük kondurup göndermişti.
Bu hallerine gülümseyip ayaklandım.

Ben ayaklanınca arkadaşlarına topu atıp sahanın çıkışıma yönelmişti.
İlk basamağı indikten sonra gözümün kararmasıyla merdiven korkuluğuna elimi zor atmıştım.
Dünden beri hiçbir şey yememiş, üstüne üstlük saatlerce yüzmüş, tek bir saniye gözümü kırpmamıştım.

Tutunduğum yerden güç alıp gözümü açtığımda karşımda endişeli bir çift kahverengi göz görmeyi beklemiyordum.
'Melisa.'
Ozan'ın endişeli sesi kulaklarımı doldurduğunda tüm samimiyetimle gülümsedim.

'Kızlar saatlerdir kafamı şişirdiler.' buna inanmadım dercesine yüzüme bakıyordu.

'Ne zaman bana yalan söylemeyi bırakacaksın?'

'Ozi, lütfen!' geçmek için yöneldiğimde kolunu merdiven korkuluğuna koyup engel olmuştu.

'Tamam hiçbir şey sormayacağım ama bir şartla!' dediğinde sabır dilenircesine önüme koyduğu eline baktım.

'İyi alıştın ha , tehditle bana bir şeyler yaptırmaya!' dediğimde sırıttı.

' Birbirimize çok benziyoruz öyle değil mi?'

'Tamam hadi ne istiyorsan söyle!'

'Benimle birlikte yemek yemeye geliyorsun.' dediğinde kaşlarımı çattım.

'Ozan lütfen, başka bir şey iste. Hava almak istiyorum şu an.'

'Olmaz ben bunu istiyorum. İstersen bahçede yeriz ama yemek yiyeceksin Melisa!' dediğinde üstelememin gereksiz olduğunu anlamıştım.

Ozan önüme koyduğu elini çekip sırtıma koymuştu.
Bu günü sonra hesaplaşacağız dercesine yüzüne bakıp yemekhaneye doğru yöneldim.

x

Bir şeyler yediğimde sabahki halime göre daha iyi hissediyordum ama yine de başım çok ağrıyordu. Yangın merdiveninde Ozan'la yan yana oturuyorduk. Buraya bizden başka kimse gelmezdi. Okulun tamamı bizimdi ama burası kesinlikle en rahat olduğumuz yerdi.

Bilir O Beni #OzMelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin